Doğal Sit Alanlarının Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Projesi kapsamında, sit alanlarının koruma statüleri değiştirildi. Yapılan değişikliğin ardından, İzmir'de daha önce 'Nitelikli Doğal Koruma Alanı' olan Urla'nın Balıklıova Mahallesi Bulabaş Tepe mevkisindeki 66,09 hektarlık alanın 18,23 hektarlık kısmı, 'Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı' olarak belirlendi. Orman arazisi olan bölgenin statüsü değiştirildikten sonra, bir şirketin kalker ocağı ve kırma-eleme tesisi projesi başvurusuna onay verildi. 'ÇED gerekli değildir' kararı da verilen bölgede, firma ruhsat alanında 390 bin ton cevher alacak. Ocağın işletme ömrü, yaklaşık 21 yıl olarak hesaplandı. Kalker malzemesinin üzerinde ortalama 10 santim üst örtü tabakası bulunuyor. Firma, alanda üretim faaliyetlerine başlamadan önce üst örtü tabakasının dekapajını (maden yatağının üzerindeki örtü tabakasının delme ve patlatma yöntemi ile gevşetilmesi, kazılması) yapacak. 18,23 hektarlık proje alanında kalker üretimi, açık işletme yöntemi kullanılarak basamaklar şeklinde gerçekleştirilecek. Ocaktan gelen cevher proje alanı içerisinde planlanan kırma eleme tesisine boyutlandırılmak üzere nakledilecek. Kırma eleme tesisinde boyutlandırılan malzeme ise proje alanı içerisinde yer alan cevher stok sahasında depolanacak. Bölgeden alınan cevher, gelecek talep doğrultusunda satılacak.

İZMİR BÜYÜKŞEHİR'DEN UYARI

Proje kapsamında, kurum görüşleri de alındı. Devlet Su İşleri (DSİ) 2'nci Bölge Müdürlüğü, görüş yazısında kalker ocağının kurulmak istendiği bölgede Bulabaş Deresi'nin geçtiğini hatırlattı, stok alanı ve kırma- eleme tesisinin dere yatağı üzerinde yer almasına izin verilemeyeceği kaydedildi. Ancak şirketin dere üzerinde değil de aynı sahada alternatif yerlerde bu tesisleri kurduğunu belirten DSİ, projenin kurum açısından sakıncalı olmadığını bildirdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı da bölgede böyle bir tesisin kurulması halinde yaşanacak sorunlara dikkat çekti. Kurum, görüş yazısında, kalker ocağı sahasında üretimin patlatıcı kullanılarak yapılacağını anımsatılarak, ocakta yapılacak patlatmaların malzeme yüzeyindeki deliklere patlayıcı maddelerin yerleştirilmesiyle gerçekleşeceğini, dolayısı ile bu çerçevede tesisten kaynaklanacak tozluluğun miktarlarının belirlenmesi ve azaltmasına yönelik önlemler ile ilgili bilgi verilmesi gerektiği kaydedildi.

KÜLTÜR VARLIĞINA RASTLANIRSA ÇALIŞMALAR DURACAK

Proje dosyasında, "Ocakta üretim öncesinde sahasındaki bitkisel toprak sıyrılacak ve üretim sonrasında rehabilitasyon çalışmalarında kullanılmak üzere geçici olarak depolanacaktır" ifadelerinin olduğunu da belirten Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı, türlü depolama işleminin kapalı olarak yapılması ya da hava kalitesi standartlarını sağlamak amacıyla gerekli tedbirlerin alınmasını istedi. Proje tanıtım dosyasında kırma ve eleme işlemleri sırasında ortaya çıkacak çevresel etkilerin en aza indirgenmesinin sağlanacağı ifadelerine karşın, söz konusu faaliyet ile alanın doğal yapısının neredeyse geri dönüşü olamayacak şekilde bozulacağına işaret edilirken, yine tesisin, çevresindeki doğal yapıya da zarar vereceği vurgulandı. İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü ise yapılacak uygulamalar sırasında herhangi bir kültür varlığına rastlanması durumunda çalışmaların durdurularak en yakın mülki idare amirliği ya da müze müdürlüğüne haber verilmesini istedi.