Simge Özden-Toplum genelinde insanlar kadın yerine bayan kullanmayı tercih ediyor. Ancak bayan kelimesi  bayda olduğu gibi kişilere hitap edilirken ifade ediliyor. Kişilerin cinsiyetini belirtirken ise kadın ve erkek kullanılıyor. İzmir Kadın Emeği Platformu Sözcüsü, Hazal Beytaş, kadın ve bayan kelimelerinin arasında büyük bir farkın olduğunu belirtti. Beytaş, 'İnsanlar genelde kadın demekten çekiniyorlar. Kadın demek kabaymış gibi kibar şekilde hitap ettiklerini savunuyorlar ancak iki cinsiyet var. Kadın ve erkek. Bay ve bayan hitap edilirken kullanılır. Ayrıca bayan kadınlar arasında ayrımcılığa da yol açıyor. Ben hiçbir zaman köydeki bir kadına bayan dendiğini duymadım. Bayan demek evet yanlış ama bunu belirli bir sınıfa ait olan kadınlara söylemek de ayrımcılık diye düşünüyorum. Kadın kelimesi daha bütünleştirici. Dilimizi en iyi kullanan şairlerimizden Nazım Hikmet de 'Kadınlar bizim kadınlarımız' demiş. Yıllar önce kitabını çıkarmış. Bayan dememiş. Bu durum toplum hayatımızda da yanlış bir şekilde çok fazla yer almış durumda. Bir restoranın tuvaletinde de Bayan-Erkek yazar mesela. Kadın bizim cinsiyetimizi anlatan, dişiliğimizi belirten bir kelime. Erkek gibi kadın da rahatlıkla toplumda dile getirilmeli. Kadınlar da bu konuda rahatsız oluyorlar. Bazen durumun farkında olmayan kadınlar bile kendilerine kadın dendiği zaman 'Biraz kaba olmadı mı?' gibi tepkiler verebiliyorlar. Bu da toplumun bilinç düzeyinden kaynaklanıyor. İnsanlar kadınların cinsiyetlerini belirtirken 'Kadın' demekten korkmamalı' dedi.

Kadın cinayeti bile denmiyordu

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu İzmir temsilcisi Sanem Kural, 'Toplumsal cinsiyet rolleri gereği her ne kadar bazılarını kabul etmesek de belli ayrımlar var' diyerek sözlerine şöyle devam etti: 'Tabi ki erkek kadın veya başka cinsel yönelimler toplumda olabiliyor. Bunların isimleriyle nitelendirilmesi gerekir. Erkekse erkektir, kadınsa kadındır veya kişi hangi cinsel yönelimle kendisini ifade etmek istiyorsa o şekilde ifade edilmesi doğrudur. Erkek egemen sistemden kaynaklanan biçilmiş ifadelerin uygun olmadığını düşünüyoruz. Bu, kadının ezilmiş olan rolünü daha da pekiştirir. Daha ağır olan bir söylem vardı ve biz onu değiştirmeyi başardık. Kadın cinayetlerine kadın cinayeti bile denmiyordu. Onun yerine aşk cinayeti, kıskançlık cinayeti, namus cinayeti gibi tanımlamalarda bulunuyordu. Bu tanımlamaların önüne geçebildik. Kadın cinayeti artık daha oturmuş bir kavram. Keşke cinayetler olmasa ama burada bile kadın denilmiyordu. Bu da belli bir mücadele sonucunda oldu' dedi.