Çeşme'nin Ovacık Mahallesi'nde, tarım alanları içinde 9 jeotermal kuyusu açılmak istenmesi ve yapılan başvuru için İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nce 'ÇED gerekli değildir' kararı verilmesi, Çeşmelilerin ve çevrecilerin tepkisine yol açtı. Çeşme'nin en verimli ovasında jeotermal enerji santrali kurulmasının kabul edilemeyeceğini belirten çevreciler, Ovacık Mahallesi'nde düzenlenen kahve toplantısında bir araya geldi. Çeşme Kent Konseyi Başkanı Ömer Önal'ın çağrısıyla gerçekleştirilen toplantıya, çevre davalarıyla tanınan avukat Şehrazat Mercan, Gücücek Koyu Doğal Yaşamı Koruma ve Güzelleştirme Derneği Başkan Yardımcısı Avukat Seher Gacar, Türkiye- Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırma Vakfı Yönetim Kurulu ve Mütevelli Heyeti Üyesi Dr. Ahmet Güler, Ovacık Mahallesi Muhtarı Mehmet Koç, Ovacık Mahallesi'ndeki sitelerin temsilcileri, Ovacıklılar ve Çeşmeli çevreciler katıldı.

'ARTIK HUKUK DEVREYE GİRMELİDİR'

Toplantının açılış konuşmasını yapan Çeşme Kent Konseyi Başkanı Ömer Önal, Çeşme Yarımadası'nda yaşam alanlarına sistemli müdahale olduğunu öne sürerek, "Bizler de yaşam alanlarımıza yapılan müdahalelere direnmeye çalışıyoruz. Hepimizi ilgilendiren yaşam alanlarımıza yapılan müdahalelere, tüm Çeşme olarak karşı çıkmayı isterdik. Bu konuyla ilgili üçüncü kez bir araya geliyoruz. Artık 'Hukuk devreye girmelidir' diyoruz. Bizi kimse yıldıramayacak. Yaşam alanlarımıza yapılan müdahalelere karşı tüm yasal haklarımızı kullanarak direnmeye devam edeceğiz" dedi.

'SADECE TARIM ALANLARI DEĞİL, BÜTÜN BÖLGE ETKİLENECEK'

Ovacık Mahallesi'nin muhtarı Mehmet Koç da jeotermal enerji santralinin Ovacık Ovası'na büyük darbe indireceğini savunarak, "Biz ne kadar karşı çıksak da ne yazık ki bizi dinlemiyorlar. Daha önce de rüzgar enerjisi santrali (RES) sorununu yaşamıştık. RES'lere karşı olmadığımızı ama hemen evlerimizin dibine yapılmasına karşı çıktığımızı belirtmiştik. Buna rağmen RES pervanelerini tepemize diktiler. Şimdi de ovamıza jeotermal kuyular açmak istiyorlar. Kimseye bir şey sormadan 'ÇED gerekli değildir' dediler. Şirket, en verimli ovamızda 9 tane jeotermal kuyu açacak. Jeotermal için açılacak derin kuyulardan çıkarılacak jeotermal su, yüzey sularına karışacak. Tarlalarımızı sulayamaz hale geleceğiz. Bu jeotermal kuyulardan sadece tarım alanları değil, bütün bölge etkilenecek. Onun için hep beraber mücadele etmeliyiz" diye konuştu.

'PARAYI TOPLAYIP VERELİM, PROJEDEN VAZGEÇSİNLER'

Türkiye- Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırma Vakfı (TAVAK) Yönetim Kurulu ve Mütevelli Heyeti üyesi Ahmet Güler de 35 yıldır Çeşme'de yaşadığını belirterek, "Bu konuyu çok yakından takip eden birisi olarak çok iyi biliyorum. Geçen 26 Ocak'ta, bir firma tarafından, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na 230 sayfalık bir proje sundu. Ne hikmetse proje verildikten 6 gün sonra bakanlığın internet sayfasında duyuru yayınlandı. Normalde 15-20 makamı ilgilendiren proje, yıldırım hızıyla bakanlığın sayfasında yayınlandı. Jeotermal enerji için 180 derece sıcaklık gerekiyor. Bu bölgede ulaşılabilen en yüksek sıcaklık 42 derece. Bir şirket para kazanacak, diye böyle bir verimli ovayı yok etmenin ekonomik veya sosyal değeri nedir? Bu şirkete gerekirse bağış yapalım. Kazanacakları parayı toplayarak kendilerine verelim, bu projeden vazgeçsinler. 2 kişi zengin olacak, diye koskoca bir bölgeyi yok edebilecek rizikoya girmenin mantığı nedir?" dedi.

'26 HAZİRAN'A KADAR İTİRAZ EDİLMEZSE PROJE UYGULAMAYA GEÇECEK'

En tehlikeli olaylardan birinin de bölgedeki suyun denize kaçması olduğunu kaydeden Güler, "Bu bölgede çok sayıda yazlık site var. Bu sitelerin tek su kaynağı kendi kuyuları. Bu sulara jeotermal suyun karışması ya da suyun denize kaçması halinde bu sitelerde oturunca binlerce insan susuz kalacak. Çeşme'de yeraltı suları zaten yetersiz. Bir de jeotermal kuyuları ile var olan suyu riske etmek mantığa sığmıyor. Bizlerin bu konuyla ilgili yaptığı iki toplantının ardından Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'ne 26 tane şikayet dilekçesi gitti. Müdürlükteki ilgili memur, 'Ben bu kadar şikayet görmedim' dedi. Ama 26 Mayıs tarihinde 'ÇED gerekli değildir' kararı çıktı. 1 ay içinde yani 26 Haziran tarihine kadar hukuksal olarak itiraz olmazsa bu proje uygulamaya geçiyor. Böylece istedikleri yerde jeotermal kuyu açma hakkına sahip olacaklar. Makinelerin önüne geçerseniz hapse girme tehlikeniz var" diye konuştu.

YARGI SÜRECİNİ ANLATTI

Çevre davalarıyla tanınan avukat Şehrazat Mercan ise yargı sürecine ilişkin şunları söyledi:

"'Ben bu bölgede yaşıyorum ve zarar göreceğim' diyenler, tapularıyla tapu yoksa kira belgeleri, mirasçı ise tapu kayıt belgeleriyle ve vekaletname çıkararak bize gelecekler. Bu davalar, avukat için de sizler için de fedakarlık gerektiren davalar. Elde edeceğiniz bir para yok. Çevreye ilişkin hakkınızın mücadelesini vereceksiniz. Öncelikle bir ekip oluşturarak belediye ile görüşmemiz gerekir. Belediye'nin bu bölgedeki gayrimenkulleri, planları nedeniyle bir şekilde Belediye Kanunu'ndan kaynaklanan sorumlulukları da var. Ayrıca sosyal sorumlulukları da var. Ben hazırlıklara başladım. Bu konuyla ilgili Aydın'da da davalar açılmıştı. Ben o davaların bilirkişi raporlarını aldım. Burası ile ilgili de belediyeden imar durumlarını ve planlarını isteyeceğiz. Vekaletlerin de çıkarılmasının ardından yürütmeyi durdurma ve iptal davalarını açacağız. Dava açıldıktan sonra burada keşif ve bilirkişi incelemesi yapılır. Bu aşamadan sonra rapor lehimize geldiğinde, ne kadar itiraz olursa olsun, biz genelde iptal kararlarını alıyoruz. Temyiz edilebilir. Temyize itirazlarımızı hazırlarız."

Gücücek Koyu Doğal Yaşamı Koruma ve Güzelleştirme Derneği Başkan Yardımcısı avukat Seher Gacar da gereken her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi.

Yapılan konuşmaların ardından hukuki masraf için fon oluşturulmasına karar verildi. Avukatlara vekalet verecek kişiler de isimlerini yazdırdı. Avukatların vekaletleri almalarının ardından en kısa sürede hukuki süreci başlatmaları da kararlaştırıldı.