Aykut Polatlı-Bir süredir baroların müdahil olmaya çalıştıkları çevre davalarından baroların yetkisizliğine dair kararlar çıkıyor. En önemli örnekler ise bu konunun başlangıcını oluşturan İzmir-İstanbul Otoyol projesi olmak üzere Ege Bölgesi'ni özellikle ilgilendiren Zeytincilik Yasası. Zeytincilik ve zeytin alanları yasasında bir yönetmelikle yapılmak istenen değişiklikler ile zeytin alanlarının statüsü düşürülüp, daraltılmak isteniyor. Bu konuda Çevre ve Ekoloji Hareketi Avukatlarının (ÇEHAV) Eşsözcüsü Avukat Cem Altıparmak, 'Zeytincilik yönetmeliğinde yapılan değişikliğe itiraz ettik. Biliyorsunuz ki zeyti alanlarının 3 metre yakınına bir fabrika açılamıyor. Bakanlık yaptığı değişiklik ile bu alanları madencilik faaliyetlerine, fabrikalara açmak istiyor. Buna karşı İzmir Barosu'nun da arasında bulunduğu 8 baro dava açtı. Baroların yetkisi dışında diye bu itirazlar reddedildi' dedi.

'Baro bir hukuk örgütüdür'

Hem Arif Cangı hem de Cem Altıparmak, 'Baroların bir meslek örgütü olması istenmektedir' dedi. Avukat Cangı konuyla ilgili şu bilgileri verip eleştirilerilerini dile getirdi: Şimdi mahkemeler sadece avukatlara yönelik bir şey olursa ehliyet yönünden izin veriyor. Yani bir bakıma sen meslek odasısın diyor. Eğer meslektaşlarına müdahale söz konusuysa dava açabilirsin diyor. Avukatlık hukukunda bir şey var. İnsan haklarını korumak, bu kavrama işlerlik kazandırmak. Bu ilkeye dayanarak çevre davalarına müdahil olabilmiştik. Şimdi herkes ileri giderken biz geri gidiyoruz. Barolar normal bir kitle örgütü gibi görülüyor. Önce Barolar Birliğinin ve hak arayan herkesin tepki göstermesi gereken bir şey bu. Baro bir hukuk örgütüdür. Hukuka aykırı herhangi bir olayın yapısal denetimini yapamazsa bir anlamı olmaz. Baro o zaman işlevini göremez. Sıradan bir meslek örgütü haline gelir. Baroları sıradan bir meslek örgütü haline getirmek, kimseye fayda sağlamaz.

'Yargı kararları politik'

ÇEHAV Eş Sözcüsü Cem Altıparmak ise, "'Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını koruyup geliştireceksin ama bunlar avukatın mesleğiyle sınırlı olmak zorundadır' deniyor." diyerek, barolara sadece meslektaşlarının sorunları ile ilglenmesini söylemenin Avukatlık Yasası'yla bağdaşmadığını ifade etti. Bunun bazı sorunları da gündeme getirdiğini öne süren Altıparmak, 'Bu ikililiğe neden oluyor. Danıştay istediği şeye evet demekte, istemediğine hayır demekte. Ne olduğu belli değil, bir kesinlik yok. Tek bir şey biliyoruz ki artık kararların politik verilmesinin önü açıldı' dedi.
Bunun nedeninin de Danıştay 14. Dairesi'nin verdiği İzmir- İstanbul otoyolunun baroların alanı dışında olması kararıyla başladığını sözlerine ekleyen Altıparmak, 'Bu politik bir karar. Zaman içinde yargıda pek çok şey değişti. Yargıda birtakım taşlar yerinden oynadı. Bir kadrolaşma durumu ortaya çıktı. Şimdi iktidar önünde böyle bir engel görmek istemiyor. Engel olacak her türlü girişimi de kapatmak istiyor. Bunun için hukuku da kullanıyor' diye konuştu.