Türkiye'nin en önemli tatil beldelerinden Çeşme'de, son yıllarda çevreciler ile rüzgar enerjisi santrali kurmak için EPDK'dan yetki alıp çalışma yapan şirketler sık sık karşı karşıya geldi. Üç projenin hayata geçtiği Çeşme'de toplam 12 RES projesinin faaliyete geçmesi için çalışmaların sürmesi, çevrecileri harekete geçirdi. Rüzgar türbinlerinin kent içine kadar girmesine tepki gösteren ilçe halkı, arazileri için 'acele kamulaştırma' kararı alınması üzerine de hukuk mücadelesi başlattı. Beş çevreci ve arazi sahibi, ilk olarak Danıştay'a başvurup, acele kamulaştırma kararı için yürütmenin durdurulmasını talep etti. Bu talepleri Danıştay'da olumlu karşılanan arazi sahipleri, ardından da Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi'nde açtıkları aynı çerçevedeki davalar için, 'bekletici hükmün' uygulanmasını istedi.

OBJEKTİF BULMAYIP REDDİ HAKİM TALEP ETTİLER

Hem çevreciler hem de arazi sahiplerinin, bu yöndeki talepleri, dava dosyalarına tek ve çift numaralara göre ayırıp bakan iki kadın Asliye Hukuk Mahkemesi hakimi tarafından reddedildi. Bunun üzerine davacılar, iki hakim için, aynı yazının yer aldığı dilekçelerle reddi hakim talebinde bulundu. Çevrecilerin dilekçelerinde de, "Dosya numarası yazılı davanın bugüne kadarki yargılama aşamasında, İdare Mahkemesi'ndeki kamulaştırmanın iptali davasının bekletici mesele yapılması konusundaki talebimiz hakkında olumlu olumsuz bir karar vermemiş olmanız, şu anda adli tatil olması, avukatımızın şehir dışında bulunması ve bu durumu mahkemenize iletmiş olmasına rağmen, ısrarla bir gün sonrasına duruşma günü vermiş olmanız, mahkemenizin tarafsızlığından şüpheye düşmemize neden olmuştur. Bu nedenle Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince ret hakkımızı kullanıyor, hakimi reddediyoruz" yazısına yer verildi.

MATBU DİLEKÇE NEDENİYLE EN ÜST SINIRDAN 5'ER BİN TL CEZA

RES'lere karşı mücadele eden davacıların reddi hakim taleplerini inceleyen 2 hakim, başvuru dilekçesi matbu olduğu gerekçesiyle, bunu 'kötü niyetli davranış' olarak değerlendirdi. Bu gerekçeyle de dilekçeyi veren Gülay Kabadayı, Makbule Tarhan, Ümit Soykan, Nuran Karaburun ve Nurhan Vurmaz'ı, 500 TL ile 5 bin TL arasında ceza gerektiren bu suçtan, en üst seviye olan 5'er bin TL ödemeye mahkum etti.

YARGITAY 'YETKİNİZ YOK' DEDİ CEZAYI BOZDU

Bu ceza için Yargıtay'a itiraz eden davacılardan Gülay Kabadayı, temyiz dilekçesinde, "Hakimin tarafsızlığı demek yargılama yaparken yan tutmaması, taraflara karşı objektif olması ve kişiliğinden sıyrılabilmesidir. Hukuk devleti ilkesinin bir gereği de tarafsız hakim tarafından davaya bakılmasıdır. Aynı davada taraflar başka, kişiler başka, hakim başka olsa da, eğer aynı karar verilecekse, tarafsızlık söz konusu demektir. Bize karşı açılan bedel tespit ve tescil davalarında, topraklarımız haksız acele kamulaştırmalarla ve kamu yararı güdülmeksizin, bazı firmalar üzerine yangından mal kaçırırcasına tescil edilmek istenmektedir" görüşlerine yer verdi.

Kabadayı, ayrıca Yargıtay'a yaptığı temyiz başvurusunda, kendisini 'matbu' dilekçe kullandığı için 'kötü niyetli' olduğu gerekçesiyle cezalandıran hakimlerin de, sadece isimlerle belli bölümlerini değiştirdiği mahkeme kararlarının da matbu olduğunu ileri sürdü.

Gülay Kabadayı'nın başvurusunu inceleyen Yargıtay 20'nci Hukuk Dairesi, çevreci ve arazi sahiplerini sevindiren bir karar verdi. Yargıtay Hukuk Dairesi kararında, "Çeşme İlçesi'nde tek Asliye Hukuk Mahkemesi'nin bulunduğu ve iki ayrı hakimin, müstemiren yetkilendirildiği, aynı mahkemede açılan aynı nitelikteki kamulaştırma nedeniyle tapu iptali ve tescil davalarının müstemir yetkili hakimler tarafından dosya numarasına göre paylaşıldığı, davalılar tarafından her iki hakim hakkında da aynı nedenlere dayalı olarak reddi hakim isteminde bulunulduğu, anlaşılmaktadır. Bu nedenle aynı mahkemenin müstemir yetkili hakimlerinin, seri dosyada aynı nedenle reddedildiğinden, ret talebi inceleme görevi, Asliye Ceza Mahkemesi'ne ait olduğundan, merci kararı usul ve kanuna aykırıdır. Yukarıda açıklanan nedenle, davanın temyiz itirazlarının kabulüne ve merci kararlarının bozulmasına oy birliğiyle karar verildi" ifadelerine yer verdi.

HUKUK VAR

Kararı değerlendiren Gülay Kabadayı, “Biz Türk yargısına en başından beri güvendik. Sadece yasal haklarımızı, anayasal haklarımızı aradık. Eninde sonunda da haklı çıkacağımızı biliyorduk. Hakkımızı aradığımız sırada bu şekilde en üst seviyeden para cezasıyla cezalandırılmamızı anlayamamıştık. Hakimlerin kişiliğine, şahsına yönelik bir tavrımız yoktu ama onlar öyle anlamadı. Şimdi bu kararlarının yanlış olduğu ortaya çıktı" dedi.

Reddi hakim talebinde bulundukları için 5 bin lira cezaya çarptırılan diğer çevrecilerin dosyaları ise halen Yargıtay'da bulunuyor.