Ali Budak-TEOG sisteminin 'Adrese dayalı mahalli yerleşim sistemi' ile değiştirilmesiyle gözler muhtarlara çevrildi. Ancak gerçek oldukça farklı. Artık mahalleye yerleşme sürecinde muhtarların bir etkisi yok. Çünkü ikametgah değişimleri artık nüfus müdürlüklerinden kolayca yapılıyor. İkametgah almak ise e-devletten çok kolay. 'Yeni süreçte muhtarların çok ciddi bir etkisi olmayacak' diyen CHP İzmir Milletvekili ve İçişleri Komisyonu Üyesi Avukat Murat Bakan, kimsenin ikametgah belgesi almaya muhtara gitmeyeceğini ve teknolojinin de gelişmesiyle birlikte artık her şeyin e-devlete geçtiğine dikkat çekti.
E-devlet sistemiyle birlikte artık ikametgah işlemlerini nüfus idaresinin yürüttüğüne vurgu yapan CHP İzmir Milletvekili ve İçişleri Komisyonu Üyesi Avukat Murat Bakan, 'Adrese dayalı kayıt sistemini artık direkt nüfus müdürlükleri yürütüyor. Küçük yerlerde ya da köylerde muhtarlar hala etkililiğini korur. Alsancak Atatürk Lisesi için kimse muhtara gidip ikametgahını taşımak istemez. İnanmıyorum böyle olacağına. Zira mantıklı değil. Çünkü süreç artık farklı ilerliyor. O nedenle de TEOG yerine mahalli yerleşim olarak tabir edilen 'Veli Tercihine Bağlı Serbest Kayıt Sistemi' ya da 'Liselere Kayıt Sistemi' diye adlandırılan yeni sistemde özellikle şehirlerde muhtarların etkisi olmayacak. Çünkü muhtarlar artık bu süreçte tek işlem yapan yerler değil. Nüfus müdürlükleri bu süreci yürütüyor. Zaten artık süreç e-devletten ilerliyor. Muhtarların önem kazanacağı tamamen spekülatif bir hareket' diye konuştu.

'Asıl sorun dinselleşen eğitim sistemi'

'Eğitim sistemindeki yeni Liselere Kayıt Sistemi adıyla başlatılan süreçte asıl tehlikenin muhtarların belirleyici olup olmayacağı değil' diyen Bakan, sözlerini şöyle sürdürdü: Asıl tehlike yap-boz tahtasına dönen eğitim sistemidir. Eğitim sistemi sürekli değişiyor, çocukların ve velilerin hayatları da ona göre değişiyor. Eğitimde her getirilen sistemin başarısız olduğunu çok net bir şekilde görüyoruz. PISA sonuçlarında okuduğunu anlamayan, UNICEF'in eğitim raporunda Türkiye'nin 41 ülke arasında 41'inci sırada olmasında görüyoruz. Uluslararası ölçütlerde ders çalışmaya en çok vakit ayıran Türk öğrenci iken en az öğrenen de biziz. Yani İzlanda'daki öğrenciye göre 2 kat fazla ders çalışan çocuklarımız var ama eğitimde daha başarısızlar. O nedenle bu sistemi sorgulamamız gerekiyor. Okula kaydederken muhtar rüşvet alır mı düşüncesinden ziyade giderek dinselleşen ve bilimde uzaklaşan eğitim sistemini sorgulamamız gerekiyor.