Gamze Geçer-Ege Bölgesinde yaşam alanlarına yönelik sermaye saldırılarına karşı verilen yerel direnişlerin dayanışması  ve mücadelesinin ortaklaştırılması amacı ile 2005 yılında kurulan EGEÇEP, 24 Haziran 2018 Genel Seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri sürecinde seçime girecek tüm siyasi partilere ve adaylara yönelik yaptığı toplantıda, seçime dair açıklama yaptı.

 Tüm canlıların en başta gelen hakkı yaşama hakkı olduğuna değinen Egeçep Eş Dönem Sözcüsü Korkmaz, 24 haziran'da; ekolojik bakış açısı olmayanlara, yaşamı savunmayanlara oy yok çağrısında bulunarak, 'Yaşamın sürmesi  için sağlıklı bir çevre şarttır. Bu ise temiz su, temiz toprak, temiz hava ve güvenli gıda demektir. Hal böyle iken pek çok uluslararası sözleşme, anayasa ve yasa hükmüne karşın  temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamıyoruz
'Sürdürülebilir kalkınma' ve 'kirleten öder' yaklaşımlarıyla çevre sağlığının ve doğal dengenin korunamadığı artık görülmüştür.  Dünyamız hızla kirleniyor, 'kirleten öder' yerine, 'kirlenmenin önlenmesi' politikaları üretilmelidir. Kirletmenin ve doğal dengeyi bozmanın bahanesi halini almış olan 'Sürdürülebilir Kalkınma' yerine, yaşamın sürdürülebilirliği ilkeleri belirlenmelidir' dedi.

 Ekolojik yaşamı rant kapısı haline getirmek isteyenlere oy yok

Korkmaz, ekolojik yaşamı rant kapısı haline getirmek isteyenlere oy yok diye vurgu yaparak, konuşmasına İzmir genelindeki ekolojik sorunları sıralayıp konuşmasına şu şekilde devam etti, 'İzmir'in su havzasını kirleten Efemçukuru Altın Madeni kapasite artırımına giderek faaliyetine devam etmektedir. Atın madeni işletmesinin önünü açmak için, DSİ tarafından önceden planlanan Çamlı içme suyu barajı projesinden vazgeçilmiştir. Suyumuzu altın işletmelerine feda edenlere, 'bu maden işletilirse İzmir'i taşımamız gerekir' diye 'namus sözü' verenlerin, 'yaşamsal önemdeki' bu konuyu kapalı kapılar ardında çözemeyenlerin halktan kopuk politikalarına oy yok. RES'ler, JES'ler ve GeS'ler her ne kadar yenilenebilir-temiz enerji olarak kabul edilse de Çeşme, Karaburun, Aydın, Ödemiş, Tire başta olmak üzere tüm bölgemize yayılan projelerde, halkın ihtiyaçları değil, sermayenin ihtiyaçları gözetilmekte, yer seçimlerinde, çevre sağlığı ve canlı yaşamı yok sayılmaktadır. 'Temiz-yenilenebilir enerji' görüntüsü altında halkların yaşam alanlarını ellerinden alanlara, tarım topraklarını, meraları, ormanları talana açanlara oy yok. Körfez Geçiş Projesi;  yapay ada ve köprü ayakları ile İzmir Körfezi'nin temelli ölümüne yol açacak, koruma altında Ramsar bölgesi olan Gediz deltasını ve korunması gereken İnciraltı bölgesini mahvedecek  kentin ulaşım sorununun çözümü ile alakası olmayan, birilerine kaynak aktarmayı hedefleyen lüzumsuz bir projedir. İzmir'in iki yakasını bir araya getirtmeyecek olan Körfez Geçişi Projesini savunanlara oy yok. Turgutlu Çal Dağı'nda sülfürik asitle işletilecek olan nikel madeni, verimli tarım alanlarına büyük zarar verecek, Ege Bölgesi'nin  canlı yaşamı için büyük risk oluşturacaktır.  Çal Dağı'nı, tarım cenneti Turgutlu Ovasını, tüm Ege'yi yıkıma götürecek bu talana direnmeyecek partilere oy yok. Aliağa ve yöresi; kurulu Demir Çelik Fabrikaları, Petro-kimya tesisleri, Gemi Söküm Tesisleri, haddehaneler ve diğer tesislerin yarattıkları kirlenme nedeniyle, çevre sağlığı ve canlı yaşamının çok büyük risk altında olduğu bir bölge halini aldığına değinen Korkmaz, 'Bütün bunlar yetmiyormuş gibi kömür yakıtlı termik santrallerle bölgemiz nefessiz bırakılmak isteniyor. Bunun en çarpıcı örneği olan  mahkeme kararının arkasından dolanılarak çalışan İzdemir Termik Santralı derhal kapatılmalıdır. Aliağa ile ilgilenmeyen, gerekli önlemleri almaya söz vermeyen, kirliliğin devamına yol açacak politikaları olan partilere ve adaylara oy yok.'