Ali Budak-Merkez Bankası'nın rakamlarına göre İstanbul'da inşaat fiyatları düştü ve eskisi gibi rağbet görmüyor, ilgi de İzmir'e ve Ege illerine kaydı. Bu da akıllara betona dönen İstanbul'u getiriyor. Siyasi iktidar temsilcileri İstanbul'u betona çevirdiklerini kabul etmişti. 'İstanbul'un tarihinden ve şehirciliğinden geride bir şey kalmadığı, geride büyük bir çirkinliğin kaldığı' eleştirileriyle İstanbul sermayesi de gözlerini yeni ilgi ve cazibe merkezi olan İzmir'e dikti. İzmir son 5 yılda ciddi bir ivme kazanırken ev fiyatları da 3 kat yükseldi. Konut fiyatlarının bu kadar hızlı yükselme nedeninin altında ise dış krediler yatıyor. Türkiye'de 2005'ten itibaren konut pazarına canlanma getiren AB süreci oldu ve buna bağlı 10 yıllık 'swap' (Döviz-TL takası) işlemleriyle Türkiye'deki bankalar ucuz TL olanaklarına kavuştu. Şimdi ise finansal koşullar sıkılaşıyor. Bu da inşaat sektöründe daralmayı getiriyor. Siyasal iktidarın ve İslamcıların en büyük gelişim ve zenginleşme aracı olan sektörün daralmaya başlaması, ekonomik kriz söylentilerini de beraberinde getiriyor.

Binalar, İzmir'in ruhuna göre yapılmalı

İzmir'e olan ilginin son yıllarda çok yoğunlaştığını belirten Gözde İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Kalı, 'İstanbul'da çok sayıda yüksek bina yapıldığı için stok fazlalığı oluştu. Zaten bu yüksek bina dolayısıyla da İstanbul betona dönüştürüldü. Bu konudaki hatalar da sorumluları tarafından kabul ediliyor. Bunun içinde inşaat şirketleri de var. İzmir'de ise henüz böyle bir betonlaşma söz konusu değil. Ancak dikkat edilmezse İstanbul ile aynı akıbeti yaşarız. İzmir'i en iyi bilen yine İzmirli firmalar. Dışarıdan da İzmir'e son 3-5 yıldır yoğun bir ilgi var. Bu ilginin nedeni ise İzmir'in henüz inşaata doymamış olmasıdır. Bu nedenle de İzmir'i en iyi anlayacak olan İzmirli firmaların İzmirlilerin isteğine göre bina yapmaya önem vermesi gerekiyor. Örneğin, daha alçak yani yatay mimari ve daha geniş balkonlu binalar yapılması gerekiyor. Ancak son dönemlerde bunun da dışına çıkılmaya başlandı. İzmir'deki bu inşaat anlayışının da gitgide İstanbul'a benzeyeceği yönünde bir tehlike var. İzmir'in ruhunu bilmeden inşaat yapılıyor. Öncelikle İzmir'in ruhunu iyi anlamak gerekiyor. Bu nedenle İzmir'in korunması gerekiyor. Bu konuda herkese görev düşüyor. İzmirli yatırımcı bunun farkında ve ona göre davranıyor' ifadelerini kulandı.

'İzmir tarihi için muhafazakar olmalıyız'

'İzmir'de çok sayıda konut yapılmadığı ama konut ihtiyacı olduğu için ilgi oluştu' diyen Kalı, sözlerini şöyle sürdürdü: İstanbul yaşanması gittikçe güçleşen bir şehir haline geldiği için yaşanacak şehir olan İzmir dikkat çekiyor. Her anlamıyla yaşanacak şehir olan İzmir'e ilgi arttıkça da talep artıyor. Özellikle son 5 yılda İzmir'e büyükşehirlerden beyaz yakalı göçünün nedeni İzmir'in yaşanacak şehir olması oldu. İstanbul'dan da ciddi göç alıyor. İzmir'in bu süreci çok iyi değerlendirmesi ve ona göre davranması gerekiyor. Şu anda ciddi bir talep var ve bu talebin kaçırılmaması lazım. Ancak bu talebi karşılama sürecinde de İstanbul'un hatalarını yapmamalıyız. Bu hatalardan ders çıkarmalı ve İzmir'i ona göre planlamalıyız. Bu konularda yani şehirleşmede muhafazakar olmalıyız. İzmir'in tarihini muhafaza etmeli yani korumalıyız. Gerekirse 40 kere ölçüp 1 kere biçmeliyiz. Hızlı hareket edilirse İzmir'in sonu İstanbul'dan farksız olmaz. Bu konuda çok dikkatli davranmalıyız.

İzmir'de arsa üretilmesi talebi arttırdı

İzmir'de yaşanan bu yoğunluğun ve yeni inşaat sürecinin nedeni olarak arsa üretimindeki artışı gösteren İzmir Müteahhitler Federasyonu Başkanı Necip Nasır, 'İzmir'de arsa üretilemiyordu. Ancak son kentsel dönüşüm ve revizyon planlarıyla İzmir'de arsa üretimi başladı. Bunun yanında İstanbul'da ve diğer Anadolu illerinde arz fazlası oluştu. Çok fazla bina yapıldı ve piyasa doygunluğa ulaştı. İzmir arsa üretemediği için bakir kalmıştı. Ancak sektörün dinamikleri İzmir'e yönelmeye başlayınca ciddi bir hareketlilik yaşandı. İstanbul'dan ve diğer illerden de İzmir'e ciddi bir talep oluştu' diye konuştu.

'Belediye planlamayı yapmazsa İzmir binaya hapsolur'

İnşaat sektöründe son zamanlarda ülke çapında ciddi bir daralma olduğunu ancak İzmir'de herhangi bir daralmanın yaşanmadığına vurgu yapan Nasır, şöyle devam etti: Ancak İzmir'de potansiyel ve pazar var. İstanbul otoyolu ve Ankara hızlı treni gibi yatırımların da başlaması ve hızla devam etmesi de mesafeleri daraltırken, talebi de arttırdı. Bu da bir anlamda İzmir'i çekim merkezi haline getirdi. Özellikle yabancılar da ciddi talep göstermeye başladı. Zaten İzmir önümüzdeki 10 yıl en cazip illerden biri olacak. Tabii arzu edilen gelişmeye ve hıza ulaşması için de şehrin planlanması gerekiyor. Yerel yönetimler gerekli şehircilik planlarını yapmazsa İstanbul'dan daha kötü oluruz. Şu anda tam bir kırılma dönemindeyiz. İzmirliler olarak bölgeyle uyumlu bütüncül planlar yapılması için çaba göstermeliyiz. 1 Ekim'de çıkan yasayla artık belediyeler 'Planlamayı siyasi iktidardan dolayı yapamadık' gibi bir kaçışları da olmayacak. Artık bütün yetkiler ellerinde. Yerel yönetimlerin bunu çok iyi kullanmaları gerekiyor. İzmir'in şu an için planları yok. Bir an önce belediye planlamayı yapmazsa İstanbul'dan daha kötü olur. İzmir, binaya hapsolur.