Sağlık ürünü olması ve lezzeti dolayısıyla kişi başına tüketimi 2 kilogram seviyesine çıkan zeytinyağında, kalite seviyesini belirleyen en önemli kurum olan İzmir'deki Zeytincilik Araştırma Enstitüsü, aralarında uluslararası deneyime sahip 14 tadım uzmanıyla farklı üretim bölgelerinden gönderilen ürünlere not veriyor.

 Fiziksel ve kimyasal analizlerle belirlenemeyen kusurları ve pozitif unsurları, duyusal analiz yöntemiyle tespit etmeye çalışan uzmanlar, "tadım paneli" adı verilen oturumlarda, ısıtılarak 28 dereceye getirilen ürünleri koklayıp tadarak rapor hazırlıyor.

Kusurlu yağlarla ilgili üreticileri bilgilendiren uzmanlar ayrıca uluslararası yarışmalara gönderilecek ürünler için de ön değerlendirme yapıyor.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü'ne bağlı olarak faaliyet gösteren enstitüdeki tadım paneline liderlik eden tadım uzmanı ve gıda mühendisi Dr. Oya Köseoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, zeytinyağı üretimindeki artışla birlikte üretici ve tüketici bilincinin de yükseldiğini ifade etti.

İyi zeytinyağı konusunda kamuoyunda yanlış yargıların bulunduğuna işaret eden Köseoğlu, tüketicinin evinde yapacağı basit bir tadım testiyle yağın kalitesine ilişkin yargıya varabileceğine işaret etti.

Tadımın sadece ısıl işlem görmeden doğal yollarla elde edilen naturel sızma zeytinyağında yapıldığına işaret eden Köseoğlu, bu özellikte bir ürün alan tüketicinin işe kapağını açtığı ürünü koklayarak başlayabileceğini söyledi.

Köseoğlu, şöyle konuştu:

"Şişenin ağzı açıldığında 10-15 saniyelik koklama işlemi yapılmalı. Koklarken neler hissetti, meyvemsi, taze bir koku algılaması var mı? Çimen kokusu, badem kokusu veya çeşitli çiçek kokularının kaliteli bir zeytinyağında olması gerekir. Zeytinyağında yağlı boya, tiner kokusu hissettiğimiz zaman ürünün eskimiş olduğunu anlıyoruz. Ya da kızışma dediğimiz bir kusur var, tezek kokusuna benzer bir duygu algılanabilir. Küf, rutubet, çamur kokusu, sirkemsi ve ekşi kokular da istenmeyen özelliklerdir."

 "Rengin önemi yok"

İnsanların genelde boğazda yanma yapan zeytinyağını kötü olarak tanımladığına dikkati çeken Köseoğlu, bilinen aksine yanma ve acılığın kaliteli zeytinyağının olmazsa olmazı olduğuna işaret etti.  

Zeytinyağına antioksidan özelliğini veren fenolik bileşiklerin yağa acılık ve yakıcılık kazandırdığını dile getiren Köseoğlu, "Dilimizin üzerinde bakla şeklinde bir acılık, genizde yanma ve taze bir aroma hissettiğimiz yağ, kaliteli zeytinyağıdır. Acılık ve yakıcılık insanları rahatsız edebiliyor, bu tüketim alışkanlıklarına, yanlış yargılara bağlı olabiliyor. Genizdeki yanma ne kadar uzun sürerse zeytinyağı o kadar antioksidan içeriğe sahiptir." dedi.

 Rengin belirleyici bir unsur olmadığını, farklı bölgelerde üretilen yağların renginin değişebileceğini aktaran Köseoğlu, tadım panelleri sırasında yağın renginin görülmemesi için renkli kapların kullanıldığına dikkat çekti.

Zeytinyağının koyu renkli şişede saklanması ve güneşle temas ettirilmemesi gerektiğini kaydeden Köseoğlu, zeytinyağına farklı yağların karıştırılması olarak tanımlanan tağşişin ancak laboratuvar ortamında tespit edilebildiğini, bu nedenle güvenilir markaların tercih edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

"Tadım testi yapılan zeytinyağı daha kolay pazarlanır"

Zeytincilik Araştırma Enstitüsü Müdürü Ünal Kaya ise Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi ve Türk Akreditasyon Kurumu tarafından akredite edilen Duyusal Analiz Laboratuvarının ülke genelinde zeytinyağının en önemli test merkezlerinden biri olduğuna işaret etti.

Laboratuvarda analiz edilen ürünlerin rahatlıkla pazarlanabilmesi nedeniyle firmaların yoğun test talepleriyle karşılaştıklarını aktaran Kaya, enstitünün tüketiciyi de bilinçlendirmek üzere tadım kursları düzenlediğine dikkat çekti.