Ali Budak-Açıklamayı İzmir Birleşik Haziran Hareketi adına okuyan Turgut Aydın, ‘15 Şubat tarihi itibarıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi, İZBAN’da ‘Gittiğin Kadar Öde’ adı altında yeni bir uygulamaya geçti. Uygulamanın başladığı 15 Şubat’tan bu yana İZBAN istasyonlarında kaos ve mağduriyetler yaşanıyor. Sabah işine, okuluna gitmek için erken saatlerde İZBAN istasyonlarına giden çalışanlar ve öğrenciler, gidecekleri yerin ücreti kadar kartlarında bakiye olmasına karşın; güzergâhın son noktası için gerekli bakiye kartlarında yoksa işlerine ve okullarına gidemiyor. İstasyondaki görevlilerle tartışma yaşıyor. Gidebilenler ise, indikleri istasyonda kartlarını tekrar okutmayı unutabiliyor veya işine, okuluna geç kalma endişesiyle okutamıyor. Böylelikle para üstü alınmadığından, iki istasyon bile gitseniz İZBAN’ı çok pahalıya kullanmış oluyorsunuz ve bu fark ‘İzmir’im Kart’ın işletim hakkını elinde bulunduran şirketin kasasına giriyor’ dedi.

‘İZBAN’da ‘gittiğin kadar soyul’ uygulamasına geçildi’

Vatandaşların İZBAN’a binebilmek kartlarında için 8-10 lira bakiye bulundurmak zorunda olduğuna dikkat çeken Aydın, şöyle devam etti: Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu bir toplumda, bu uygulama, kamusal hak olan toplu ulaşım hakkının gaspıdır. İZBAN’ı kullanmak zorunda olan yoksul emekçi halkın cebindeki parayı son kuruşuna kadar almaktır. ‘Gittiğin Kadar Öde’ diye adlandırılan bu uygulama aslında ‘Gittiğin Kadar Soyul’ uygulamasıdır. Kabul edilemez olan bu uygulamaya halkın tepkisini düşürmek için, uygulamanın tanıtım broşüründe belirtilen ‘Artı Para’ ifadesinde, sanki ‘İZBAN’ı kullandığınızda üste para veriliyormuş algısı yaratma çabası görülmektedir’ diye konuşması İzmirlilerle dalga geçilmesi anlamına geliyor.

‘Belediye sanki bir otobüs şirketi, İzmir Halkı da müşteri’ değildir!

İzmir Birleşik Haziran Hareketi olarak, bir çift sözleri olduğunu söyleyen Aydın, ‘İzmir Halkı’nı siz de iyi tanırsınız. Başka yerlerin halkına benzemez; evet, bir iki sallanır, ama sallanırken sallayanı da aşağı çekmesini bilir. Ayrıca uygulamanın ‘hakkaniyetli ve adil’ olduğundan bahsediyorsunuz. Uygulama başladığından beri İZBAN istasyonlarında yaşanan mağduriyetlere bakınca, bizim göremeyip de sizin gördüğünüz ‘hakkaniyet ve adaleti’ bize de gösterirseniz çok seviniriz. Aslında Kocaoğlu’nun uygulamada İstanbul ve Ankara’yı örnek alması; hakkaniyet ve adalet anlayışının, halkın anlayışından ne kadar uzak, ancak bu anlayışın nereye ve kimlere ne kadar yakın olduğunu da açık bir şekilde gösteriyor. Belediyeler kamu hizmeti veren kurumlardır ve bu halkın kullanımı için verilen hizmetlerde, şirket mantığıyla hareket ederek kâr amacı güdemez. Kocaoğlu’na göre ise, ‘Belediye bir otobüs şirketi, İzmir Halkı da müşteri’ değildir. En doğal hak olan toplu ulaşım hakkının gasp edilmesi asla kabul edilemez. Cebimizdeki paranın, ‘İzmir’im Kart’ın işletim hakkını elinde bulunduran şirkete, belediye eliyle sermaye aktarımı olarak gitmesine izin vermeyeceğiz. Bu uygulama en kısa sürede kaldırılmalı. Aksi takdirde İzmir Halkı’nın da öznesi olacağı daha geniş çaplı ve katılımlı eylemler yapacağız’ dedi.