İzmir Büyükşehir Belediyesi, hazırladığı “1/25000 Ölçekli Nazım İmar Planı” ile kentin 15–20 yıllık gelişimine ışık tutacak. 3 bölgede 13 ilçe ve 428 kırsal yerleşmeyi içine alan yeni nazım plan, ülke ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm ve ulaşım gibi yerleşme ve arazi kullanım kararlarını belirleyecek.

Doç. Dr. Koray Velibeyoğlu danışmanlığında belediye bürokratları ve bilim adamlarından oluşan ekibin işbirliğiyle ortaya konulan “1/25000 Ölçekli Nazım İmar Planı”, ilçe belediye başkanları ve mecliste görüşülmeden önce meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerin görüşlerine sunuldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu'ndaki toplantıda, öngörülen planın detayları masaya yatırıldı ve kentin geleceğine yön verecek plan konusunda alanlarında uzman kişilerin görüşleri alındı.

İzmir modeli

Yaklaşık 2 senedir yürütülen çalışmalar sonucunda oluşturulan vizyonda, kentin özgün kültürel ve doğal değerlerini koruyarak gelişen, tarımda sürdürülebilir gelişmeyi öngörerek sektörün itibarını artıran, yerel ürün markalaşmasıyla öne çıkan, turizm çeşitliliğinde önder, korumacı ve ulaşılabilir bir “İzmir Modeli” ortaya konuyor.

1/25000 Ölçekli Nazım İmar Planı’nın stratejisini ise yaşamsal öneme sahip alanlar (su havzaları, tarım ve orman alanları) ile özellikli ekosistemlerin, biyolojik çeşitliliğin, yeraltı ve yerüstü doğal kaynakların, su, toprak ve hava kalitesinin korunması ve sürdürülebilir bir geleceğin öngörülmesi oluşturuyor.

 
Hedefler sıralandı

Plan çalışmalarında, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne 2014 yılında bağlanan alanın bütünü Batı, Doğu ve Kuzey olarak 3 bölüm halinde ele alındı. Bu program alanlarının her biri için nelerin yapılması gerektiği; hangi sektörlerin gelişeceği, nüfus hareketleri, yapılaşma, tarım alanları, su havzaları, korunması gereken doğal, arkeolojik, tarihi sit alanları ve diğer koruma alanları, sanayi bölgeleri, turizm bölgeleri, yeşil kuşak alanları belirlendi. Bu kapsamda, planlama bölgelerinin karakterlerine ve ilçelerin yapısal özelliklerine bağlı olarak;

 
Yeşil kuşak alanlarında doğayla uyumlu, insan odaklı koridorlar yaratılması,

Doğaya saygılı alternatif turizm olanaklarının sağlanması,

Tarımsal üretim faaliyetlerinin ve iyi tarım uygulamalarının desteklenmesi,

Tarım ve hayvancılığın geliştirilmesi,

Kırsal yerleşmelerin sosyal ve teknik altyapı olanaklarının güçlendirilmesi,

Yenilenebilir enerji kaynaklarının verimli şekilde kullanılması gibi konularda önemli ilkesel kararlar geliştirildi ve plan çalışmaları bu doğrultuda şekillendirildi.

 
Neresi, nasıl, hangi yönde gelişecek?

Öngörülen yeni 1/25000 Ölçekli Nazım İmar Planı'yla İzmir genelinde belirlenen 3 program alanında neler yapılacağı, nasıl ve hangi sektörlerin gelişeceği de şekillendiriliyor. Batı, Doğu ve Kuzey olarak 3’e ayrılan İzmir’in 2030 planına ışık tutan öngörüler ise şöyle;

 
Batı Bölgesi Stratejileri (Çeşme, Karaburun ve Urla)

Doğa turizmi zonu kimliği taşıyan bu bölgede, termal kaynakların kıyı ve doğa turizminin ağırlıkla gelişmesi öngörülürken kültürel iyileştirme, günübirlik rekreasyon alanları ve ulaşım yatırım alanları olarak belirleniyor; yenilenebilir enerji kaynaklarının kontrollü gelişiminin sağlanmasına önem veriliyor. Bu planlar çerçevesinde öngörülen kararlar ise şöyle;

Bölgenin potansiyelleri değerlendirilerek kongre turizmi, sağlık turizmi ve kamp turizmi geliştirilecek.
Deniz yolu ulaşımı güçlendirilecek.
Çeşme’de mevcut yük ve yat limanı kararları sürdürülerek, yerleşimlerin çerçevesi tampon niteliğindeki yeşil kuşak alanlar ile sınırlandırılacak.
Bu bölgede bağcılık ve şarapçılık ile zeytincilik ve zeytinyağı üretimine yönelik faaliyetleri destekleyici ‘Özel Proje Alanı’ belirlenecek.
Kırsal yerleşim alanlarında agroturizmin ve ekoturizmin özendirilmesine yönelik politikalar geliştirilecek.
Kırsal yerleşmelerin canlandırılmasına yönelik projeler üretilecek.
Yeşil kuşakları koruyucu olarak bölgede orman, makilik fundalık alan, ağaçlandırılacak alan ile tarımsal alanları geliştirilen plan uygulamalarıyla korumaya gidilecek.
 

Kuzey Bölgesi Stratejileri (Bergama, Dikili, Kınık ve Aliağa)

"Tarım ve rekreasyon zonu" olarak tarif edilen bu bölgede tarım üretimine yapılacak katkı iyileştirmesiyle kentin çevresinde konut saçaklanmasının önlenmesi hedefleniyor. Tarım, turizm ve liman üretimin ağırlıkla gelişmesi öngörülen bu yöre, tarımsal iyileştirme, sulama, demiryolu, ulaşım, lojistik, Organize Sanayi Bölgesi (OSB), teknik altyapı, kıyı, termal ve kültür turizmi yatırım alanları olarak belirleniyor. Planlar çerçevesinde uygulanması öngörülen bazı kararlar şöyle;

Dikili ve Bergama’da jeotermal kaynağa bağlı olarak ‘Teknolojik Sera Bölgesi’ yapılacak.
Dikili limanı ticari liman ve yolcu limanı arasında yer alacak.
Bergama’da kent nüfusunun artışının sürmesi beklenirken, kırsal yerleşmelerde nüfusun azalma eğiliminin tarımın geliştirilmesine bağlı olarak önlenmesi öngörülüyor.
Çandarlı’da Kuzey Ege Limanı ve tersane yatırımı ile çevredeki yerleşmeler gelişecek, Aliağa ve Bergama’da Organize Sanayi Bölgesi’nin önemi artacak.
Kuzey Otoyolu’nun da devamlılığı sağlanarak bölgede hızlı tren hattı ve banliyö hattının entegre edilmesiyle bölge ulaşım yönünden de gelişecek.
Bu bölgede ayrıca biyogaz üretimi ve biyogaza dayalı yenilenebilir enerji tesislerine yönelik çalışmalar yapılacak.

Agroturizmin özendirilmesine yönelik politikalar geliştirilecek.

Kozak Yaylası’nda doğa turizmine dönük küçük ölçekli turizm tesislerine yönelik gerekli düzenlemeler yapılacak.

Sürdürülebilir kültür ve doğa turizmine yönelik olanakların genişletilmesi (yayla turizmi, dağcılık, bisiklet), tercihi kullanım alanlarının; alt ölçekli imar planlarında turizm tesisi olarak özendirilecek.

 
Doğu Bölgesi Stratejileri (Tire, Ödemiş, Beydağ, Kiraz ve Ödemiş)

Tarım, hayvancılık ve turizm zonu olarak ifade edilen tarım ve hayvancılık alanında ihtisas yükünü üstlenme rolü biçilen bu bölgede gelişmiş sektörler olarak tarım, hayvancılık ve sulama; yatırım sektör ve alanları olarak ise "Tarım ve hayvancılık ihtisas, sulama, demiryolu, ulaşım, tarımsal lojistik, OSB, termal, kültür, doğa turizmi, teknik altyapı" hedefleniyor. Öngörülen planlar çerçevesinde verilen bazı kararlar ise şöyle;

Merkez kent ile erişilebilirliği artırmak adına demir ve karayolu ulaşımına önem verilecek.
Tarım ve Hayvancılık Geliştirme Bölgesi belirlenecek.
Sağlık ve yüksek eğitim alanı belirlenerek bölgede sosyal hizmetler güçlendirilecek.
Katı Atık ve Atıksu Tesisleri yapımı planlanacak.
Kentsel ve kırsal yerleşmelerde sosyal ve teknik altyapıya yönelik gerekli plan kararları alınarak istihdam fırsatları yaratılacak.
Ekolojik ve tarihi değerler korunarak gelecek nesillere aktarılacak.
Yerel ürünlerin (patates, kestane, incir, ceviz) markalaşmasına destek verici ihtisaslaşma sağlanacak.
Ovacık yaban hayatı koruma ve geliştirme bölgesinde foto-tracting ve doğa gezileri yapılarak, ekolojik koridor ile de havzadaki yerleşmelerin kuzeye doğru aktarımı engellenecek.  
 

Madra Dağı Jeopark, Karaburun Biyosfer Rezerv Alanı

Ekolojik bütünleşmenin yenilikçi aracı olarak İzmir’in UNESCO listesini kültür dışındaki alanlarda da genişletecek olan 1/25000 Ölçekli Nazım Planı’nda Karaburun’ Biyosfer Rezerv Alanı, Bergama Madra Dağı ise Jeopark potansiyeli olarak değerlendiriliyor. Estetik, nadirlik ve bilimsel değerler bakımından ulusal veya uluslararası yer mirası öğelerinin bulunduğu Jeopark örneği, ülkemizde sadece Manisa- Kula’da var. Öngörülen plan çerçevesinde, jeomorfolojik açıdan hayli zengin olan Madra Dağı çevresi öne çıkıyor.

Biyosfer Rezerv Alanları ise biyolojik çeşitliliğin korunması, ekonomik kalkınma ve kültürel değerlerin devamlılığı açısından büyük bir öneme sahip. İmar planı çalışmaları kapsamında Karaburun Yarımadası’nın biyolojik çeşitliliği göz önünde bulundurularak bölgede biyosfer rezerv alanı potansiyeli değerlendiriliyor.

 
Katılımcılar ne dedi?

Muhsin Dönmez (EBSO Yönetim Kurulu Üyesi):

“Öngörülen plan genelde hizmet, tarım ve turizm alanında gelişmeler kaydetmiş. İzmir’deki OSB parselleri küçük yerlerden oluşuyor; 5 dönüm, 10 dönüm,15 dönüm gibi.. İzmir’de daha büyük OSB’ye, daha büyük mekanlara ihtiyaç var. Mevcut organizeler dışında mega projeler için 2030 planında bu alanlara da yer ayrılması gerekmekte. Yatırımcılara bu tanıtımların yapılması gerekmekte. Sanayi bölgelerine yönelik alanlar ayrılması gerekmekte.”

Hakkı Bulut (TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Üyesi):

“Öngörülen imar planında doğa odaklı çalışmanız son derece önemli. Sadece birkaç önerim var: Barbaros Ovası su yutanları ve gölleriyle önemli bir alan. Bu bölgenin de jeopark alanları içerisine katılması ve koruma altına alınması son derece önemli. Bu alan imara açılırsa kirlenir. Alaçatı kıyısında volkanik tüfler var. Delikli koy diye bir alan var ve bu alanı da ilan ederek turizm adına işgal edilmesini engelleyebiliriz.”

Prof. Dr. Ümit Erdem (Avrupa Ekoloji Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi):

 “Bir imar planı hazırlanırken bu kadar detaylı ve ayrıntılı çalışılması, tabiri caizse iğneden ipliğe kadar her şeyin ayrıntılı incelenmesi, yapılan işin çok değerli olduğunu gösteriyor. Çalışmada sit alanlarından söz edildi ancak devlet politikalarında böyle bir söyleme rastlamıyoruz. Son günlerde sit alanlarının tamamen kaldırıldığını duyuyoruz. Bu çalışma gerçekten yukarıdan gelenlerle nasıl uyuşabilecek diye düşünüyorum. Yenilenebilir enerji çok doğru bir biçimde anlatıldı. 46 tane rüzgar enerjisiyle bir yarımada ele alınıyorsa, hepimizin bunu oturup düşünmesi gerek. Ne tarım kalır, ne turizm kalır; hiçbir şey kalmaz.”

Doç. Dr. Semahat Özdemir (İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi):

“Büyükşehir Belediye Başkanlığınız tarafından gerçekleştirilen havzalara ilişkin çalıştaylarda  ekibinizden arkadaşımızla birlikte çalışma fırsatı bulduk. Projede birkaç şeye daha dikkat çekilmesi gerekiyor. Küçük Menderes havzası İzmir’in sorumluluğunda olan tek havza. 3 havzanın da akarsuyu kirli, toprağı kirli ancak biz bu havzalarda iyi tarım yapmak ve turizmi geliştirmek istiyoruz. Bunun için toprağın, havanın, akarsuyun temizlenmesi gerek. Köylü de bunu biliyor, biz de. İzmir ili sınırları içerisinde plan dahilinde 138 bin tane ikinci konut olduğu söylenmekte. Bu ikinci konutların ne kadar dolu, ne kadar boş olduğunu biliyoruz. Bundan 15-20 yıl önce yapılan yanlışları 1/25000’lik plana taşımayalım. İzmir’in ovaları ve kıyılarını yapılaşmaya açmaya bu lüksü yok.”

Prof. Dr. Yusuf Kurucu (Ege Üniversitesi Ziraat Mühendisliği Öğretim Üyesi):

“Birkaç açıdan Türkiye’ye örnek oluyorsunuz çünkü büyük ovaları dikkate alarak imar planı hazırlayan tek belediyesiniz. O yüzden sizi tebrik ederim. Öngörülen planlar sürdürülebilir ve yasalarla uyumlu şekilde gözüküyor.”