Gökay Akgün-Ekonominin çalkantılı durumu nedeniyle, bir süre öncesine göre daha az müşteri taşıyan, bir yandan da durmadan fiyatlara yansıyan akaryakıt zamlarıyla mücadele eden taksi şoförleri. Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) muafiyeti sayesinde nefes aldı. Kanun gereği 5 yaşından büyük araçlarla çalışamayan taksiciler, artık otomobillerini ÖTV farkı ödemeden alabiliyor. ÖTV matrahı (çıplak fiyatı) 40 bin lirayı aşmayan bir otomobil satın almak isteyenlerin ödediği paranın yüzde 45'i ÖTV'ye gidiyor. Dolayısıyla söz konusu muafiyet, geçmini ticari taksiden sağlayanlar için önemli bir avantaj oluşturuyor.
ÖTV muafiyeti, ticari taksi olarak görmeye alışkın olmadığımız marka ve modeldeki araçların da yollara çıkmasına neden oldu. "Peki, biz niye göremiyoruz?" diye soruyorsanız hemen yanıtlayalım; İzmir hariç. Bu şehrin sokaklarında hala aynı tip taksiler geziyor.

'Araç lüks olunca daha çok kazanmıyoruz'

25 yıldır İzmir'de taksi şoförlüğü yapan 52 yaşındaki Zeynel Yıldız ve çalıştığı duraktaki arkadaşı Güvenç Başülker (42), ÖTV hamlesinden memnun olduklarını ama araçlarının marka ve modelini değiştirme ihtiyacı hissetmediklerini söylüyorlar. Halihazırda kullandıkları otomobillerin müşterinin beklentisini karşılayacak ölçüde olduğunu ifade eden Yıldız, "Daha lüks otomobiller satın aldığımızda daha fazla para kazanacak değiliz. O zaman neden kaskoya, sigortaya ve bakıma daha fazla para ödeyelim? Kullandığımız araçlardan hem biz memnunuz hem de müşteriler" sözleriyle durumu izah ediyor.

Lüks otomobil oranı yüzde 10'u geçmez

İzmir Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası Yönetim Kurulu Başkanı Celil Anık'ın konuya ilişkin görüşleri de şöyle:
ÖTV muafiyetinin ardından birçok şehirde lüks araçların ticari taksiye dönüştürüldüğü doğru. Ancak bunun İzmir'e çok düşük oranda yansıdığını söyleyebiliriz. İzmir'de, taksi olarak daha lüks marka ve modelde otomobilleri, ağırlıklı olarak sahil kasabalarında yaşayan, yılda 3-4 ay çalışanlar tercih ediyor. İzmir'in içinde ekmeğini taksiden kazanan birinin otomobile çok para harcaması akıl işi değil. Tercihlerini daha ucuz ve az yakıt harcayan modellerden yana yapıyorlar. Çünkü büyükşehirlerde trafik kazası olasılığı, nüfusu az bölgelere göre çok daha yüksek. Olası bir kaza halinde, pahalı bir otomobiliniz varsa, hasarı gidermek için harcayacağınız para da fazla olur. Bu yüzden İzmir, İstanbul ya da Ankara'da, lüks marka ve modelde otomobillere bir yönelim olmasını bekleyemeyiz. Şehrimizdeki 'farklı' modelde otomobillerin oranının yüzde 10 olduğunu söyleyebilirim. Muafiyetin getirilmesinin ardından İzmir'de şimdiye kadar yaklaşık 250 otomobil değişti. 2500 taksici esnafı daha araçlarını değiştirecek. Ancak ben oranın değişeceğini sanmıyorum.