Gökay Akgün-Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından 2007 yılından beri özelleştirilme çalışmaları devam eden Alsancak Limanı, Varlık Fonu'na devredildi. Devir işlemlerinin resmi yazı ile durumun ilgili kurum ve kuruluşlara bildirildiği ifade edilirken, Varlık Fonu'nun limanı kiralamaya, devretmeye veya satmaya yetkisinin bulunduğu belirtildi.

TCDD'ye bağlı Alsancak Limanı'nın 49 yıllığına özelleştirilmesi için 3 Mayıs 2007'de açılan ihaleyi Hutchison, Global ve EİB LİMAŞ, 1 milyar 275 milyon dolar bedelle kazanmasına rağmen açılan dava süreci 29 ay devam etmiş, Danıştay ise yürütmeyi durdurma kararı vermişti. İkinci ihale ise 21 Eylül 2012'de düzenlenmiş, yeni planlamada limaa apılması düşünülen AVM'ye yerel yönetimler ve sivil toplum örgütleri tepki göstermişti. Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından 3'üncü kez imar revizyonu yapılarak geçen Haziran ayında askıya çıkarılan planlamaya Konak Belediyesi itirazda bulunmuş, ancak özelleştirme idaresi itirazı reddetmişti.
 

Şehir Plancıları Odası Başkanı Kocaer: Atılacak adımlardan endişeliyiz

2007'den bu yana özelleştirme çalışmaları yapılan limanın fona devriyle ilgili açıklamada bulunan Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Özlem Şenyol Kocaer, 'Limanda uygulamak istedikleri projelere itiraz etmiştik. Mahkeme sürüyor. Limanı satma, kiralama, devretme yetkisi bulunan fonun atacağı adımlardan endişeliyiz' dedi.
Yıllardır limanla ilgili, şehre yarar sağlamayacak birçok uygulamanın hayata geçirilmesi için uğraşıldığını kaydeden Kocaer'in ifadeleri şöyle: 'Alsancak Limanı ile ilgili 5-6 ay kadar önce bir plan değişikliği yapıldı. Şu anda yüklerin indirildiği bölümün doldurularak, limanın kara kapasitesinin 2-2,5 katına çıkarılması planda yer aldı. Ancak kentin altyapısı bunun yapılması için elverişli  değil. Ayrıca yapımı süren Çandarlı Limanı faaliyete geçtiği zaman, zaten böyle bir şeye gerek kalmayacak. Bu nedenle konuyu yargıa taşıdık. Dava hala devam ediyor. Çok önemli kurumlarımızın bir anda Varlık Fonu'na devredilmesiyle ilgili şaşkınlığımız sürerken, tarafı olduğumuz bir davanın ana unsuru olan Alsancak Limanı'nın da THY, Ziraat Bankası gibi kurumlarla aynı akıbete dahil edildiğini öğreniyoruz. Daha önce limanı özelleştirmeye çalıştılar, sonra o alana AVM inşa etmeye kalkıştılar. Bunlar İzmir'i sevenlerin, bilime saygı duyanların çabalarıyla bertaraf edildi. Ancak bundan sonra atılacak adımlardan endişeliyiz. Varlık Fonu'nun 'denetim dışı' çalışabilecek geniş yetkilere sahip olması korkutucu. Bu kurumları nasıl işleteceklerini bilmiyoruz. Açıkçası olacakları merak ve endişe içinde bekliyoruz. Alsacak Limanı'yla ilgili bugüne kadar olduğu gibi yine yapılması planlanan işlerin takipçisi olacağız ve şehrin haklarını savunmayı sürdüreceğiz.'
 

Varlık Fonu'nun ayak seslerini duymuştuk

İzmir Barosu avukatlarından Arif Cangı, Alsancak Limanı'nın Varlık Fonu'na devredilmesiyle ilgili olarak, 'Özelleştirme İdaresi'nin limanla ilgili harekete geçtiği günden beri Varlık Fonu'nun ayak seslerini duyuyorduk. Sonunda bu tehlikeli adım atıldı' dedi.
Limanın, şehirde yaşayan herkesin ortak değeri olduğunun kaydeden Cangı'nın sözleri şöyle sürdürdü: 'Yüzyıllardır deniz ticaret kenti olarak varlığını sürdüren İzmir'in limanı bu şehirde yaşayan, buraya sahip çıkan herkese ait. Geride kalan 10 yıllık süreye baktığımızda, bu değerin elimizden alınmaya çalışıldığını görüyoruz. Alsancak Limanı'nın Varlık Fonu'na devredilmesini, daha önce limanın özelleştirilmesi için yapılan çalışmalardan bağımsız düşünmek doğru olmaz. Limanı birkaç şirketin kar edeceği bir ticarethaneye dönüştürmek için uzun süredir çaba gösteriyorlar. Özelleştirme ihalesinin ardından İzmir'in sivil toplum kuruluşlarının ve bilim insanlarının yaptığı itirazları bile yok saymışlardı. O sürecin ardından atılan adımlara baktığınızda, hepsinin limanı Varlık Fonu'na devretme uygulamasının ön çalışması olduğunu görebilirsiniz. Varlık Fonu'nun ayak seslerini o günlerden beri duyuyorduk. Sonunda bu tehlikeli adım atıldı.
Alsancak Limanı İzmir'in kimliğinin bir parçası. İzmir bir liman kenti olarak kalacaksa limanın yönetimi için İzmirlilerin söz sahibi olması gerekir. Yerel yönetimler, deniz ticaret odası, akademik meslek odaları, esnaf odaları, ziraat odaları, barosu,  kent ve çevre hareketleri ve diğer STK'ları, balıkçıları ile İzmirlilerin katılacağı yönetimi olmayan limanın İzmir'e bir faydası olmaz. Limanın doğrudan başbakana bağlı bir şirket ile yönetilecek bir fona devredilmesi izmir'in sorunu olmalı.'