İzmirli kadınlar, kadına yönelik uygulanan her türlü şiddete ‘Hayır’ dedi. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen “25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddete Hayır Günü” etkinlikleri Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nden başladı. Kadınlar gökyüzüne "özgürlük" balonları uçurdu; dans gösterilerine eşlik etti, yürüyüş gerçekleştirip müzikal izledi. 

Özellikle son dönemde artan kadın cinayetlerine ve ülkemizin kanayan yarası ‘çocuk gelinler’e dikkat çekmek, kadına yönelik şiddetin her türüne “dur” demek isteyen kadınların İzmir’den yükselen seslerini duyurmak için gerçekleştirdiği etkinliğe İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da eşi Dr. Türkegül Kocaoğlu ile birlikte  destek verdi. 

 
Hakkımızı arayacağız

Konuşmasında kadınlara seslenen ve şiddete, haksızlığa karşı direnme ve birlik olma çağrısında Başkan Kocaoğlu, "Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ten, bağımsız Türkiye'den, ülkenin bölünmez bütünlüğünden,  kadın ve çocuk haklarından, hukuk devletinden,  adaletten,   paylaşımdan   yani aydınlık Türkiye Cumhuriyeti'nden yana olanlar birleşip,  aramıza provokatörleri sokmadan, bu ülkeye, Atatürk'ün  ilkelerine sahip çıkan insanlarla beraber hakkımızı arayacağız. Yani direneceğiz;  başka çaremiz yok! Cinsel istismara yönelik hazırlan an yasa tasarısına nasıl direndik,  o rezil kanun teklifi bir daha gelmemek üzere nasıl gittiyse, yine yanlışta direneceğiz.  Doğruyu bulacağız.  Direnmeden,  mücadele etmeden başarmak ne dünyada, ne Türkiye'de, ne de İzmir var!  Direneceğiz,  çalışacağız.  Daha çok güçleneceğiz, daha çok kol kola gireceğiz.  Ülkemizi,  ulu önderimizin bize hedef gösterdiği çağdaş medeniyet düzeyinin üzerine çıkaracağız. Bizde bu güç, bu hamur,   bu millet,  devlet, bayrak  sevgisi var.  Yeter ki birlik olalım,  yeter ki haksızlığa, hukuksuzluğa karşı direnelim" dedi.  

 
Üretim yok

Şiddetin artmasında gelir dağılımındaki adaletsizliğin ve aç gözlüğünün etken olduğuna dikkat çeken İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Dünyaya ne oldu? İnsanlara ne oldu? Eğer ekonomi uygunsuz insanların emrine geçerse, eğer para uygunsuz insanların eline geçerse, onun uzantısı siyasiler uygunsuz insanlar olursa, dünyanın başına bu gelir. Şöyle bir dünyaya bakalım. Kolay para kazanılıyor, paradan para kazanılıyor ve paylaşılmıyor.  Gelir dağılımındaki adaletsizlik, aç gözlülük, bırakın toplumu, insanlığı, kendi çocuklarının geleceğini bile düşünmeyen yöneticiler, iş adamları... Dünyanın tablosu bu. Bu tabloda bir de din istismarı var. İslam dininin geleneklerini, göreneklerini, ahlaki değerlerini kimse konuşmuyor. Bir müddet mezhepleri konuştuk ama dinimizi  artık konuşmuyoruz. Hocaları, tarikatları konuşuyoruz. Din diye hocaların  yahut belli  tarikat mensuplarının bir anlamda ekonomik menfaatleri için bize dayattıkları, sözüm ona İslamı, ekonomiyi, sözüm onu siyaseti konuşuyoruz.  Herkes yarınından son derece umutsuz. Herkes bedbaht. Dolayısıyla kadına, çocuğa,  erkek erkeğe, bürokraside üstün asta şiddeti var." 

 
Lambanın gazı bitti

Sevginin, saygının olmadığı, giderek yozlaşan bir  toplum haline dönüştüğümüzü vurgulayan Başkan Kocaoğlu, "Halbuki Ulu Önderimiz Cumhuriyeti kurup devrimleri hayata geçirdiğinde,  bize hukukun üstünlüğünü,  adaleti,  özgürlüğü,  halkçılığı,  aydınlığı salık verdi,  öğretti ve istedi bizden.  Ama ne oldu?  Biz de yozlaştık. Tek kelimeyle yozlaştık.  Sevgi yok.  Saygı yok. Anneye, eş e saygı,  sevgi yok.  Tamamen maddiyat olan bu sistem çöktü.  Dünyada da çöktü.  Çalışmadan,  alın teri olmadan kazanmak devri çöktü. Yani lambanın gazı bitti. Balon ekonomi şu anda çökmüş durumda" diye konuştu. 

Direnme hakkımızı kullanmalıyız

Haksızlığa, hukuksuzluğa karşı yasal çerçeveler içinde herkesin protesto hakkını kullanması gerektiğinin altını çizen Başkan Kocaoğlu şunları söyledi:

"Bize  'konuşmayın',  'evinizden çıkmayın',  'siz bizim dediğimizi yapacaksınız',  'bizim çizdiğimiz sınırların dışına çıkmayacaksınız' diyorlar.  Bunu sadece kadınlara değil tüm topluma dikte ediyorlar.  Tüm topluma dayatıyorlar.  O zaman bir tek çözüm yolumuz kalıyor.  Direnmek... Direnmek... Haksızlığa,  adaletsizliğe karşı direnmek.  'Onun şusu var',  'Bunun busu var',  'Acaba o öy le mi?, ' Acaba bu öyle mi?' diye herkese bir kulp takarak bizleri direnme hakkımızdan uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Ama burası İzmir.! Burası demokrasinin beşiği.  Burada İzmir'i İzmir yapan kadınlarımız var.  Eğer İzmir bugün varsa,  İzmir'in yaşam biçimi varsa,  İzmirlilik kimliği varsa bunu kadınlarımıza borçluyuz. Kadınlarımızın duruşuna,  sosyal olaylara, yaşama, ekonomiye, üretime katılmasına,   özgürlüğüne borçluyuz.  O zaman demokratik hakkımızı  kullanarak,  yasal çerçevede ka larak direnme,  protesto etme hakkımızı sürdürmek durumundayız.  Eğer biz sokağa çıkamazsak,  eğer biz direnmezsek,  hakkımızı alamazsak bizi çok daha karanlık günler bekliyor."

 
Cenneti bu dünyada istiyoruz

İzmir Kent Konseyi  Kadın Meclisi Başkanı Kızbes Aydın da yaptığı konuşmada, kadına karşı uygulanan şiddetinin her türlüsüne karşı olduklarını bir kez daha hatırlatarak şunları söyledi: “25 Kasım Uluslararası Kadına yönelik Şiddete Hayır Günü etkinlikleri kapsamında yetkililer hafta boyunca  cenneti ayağımızın altına serecekler ama  dünyamızı cehenneme çevirmeye devam edecekler.  Biz sizden cenneti bu dünyada istiyoruz;  eşitlik istiyoruz;  şiddetsiz sömürüsüz bir dünya istiyoruz. Laiklik biz kadınların hak ve özgürlükleri için çok önemli. Laikliğin kıymetini bi lip ona sahip çıkacağız ve ödün vermeyeceğiz. Kadınlarımız tecavüzü aklama yasasında birlik oldular. Bu yasa  tasarı geri çekildi. Birlik olursak kadınların hayatına bedenlerine el sürmekten çekineceklerdir."

 
İsyan duvarına yazdılar

Konuşmaların ardından kadınlar hep birlikte İsmet İnönü Kültür Merkezi’ne  kadar yürüdü. İsmet İnönü Kültür Merkezi önünde oluşturulan "isyan duvarı"na kadınlar içlerinden geldiği gibi şiddeti protesto satırları yazdı. Daha sonra   Kadınlar burada ‘Cahide Sonku’ müzikalini seyretti. Gökhan Eraslan'ın yazdığı Kemal Başar'ın yönetmenliğinde  sanat ve özel yaşamı ile bir döneme damga vurmuş efsane sinema ve tiyatro oyuncusu, aynı zamanda film  yönetmeni olan Cahide Sonku'nun dramatik yaşam öyküsünü anlatan müzikal büyük beğeni topladı.