Aykut Polatlı-İzmir'de iş kadınlarının bir araya geldiği bir platform olarak kurulan Ege İş Kadınları Derneği (EGİKAD), Ocak ayında gerçekleştirdiği seçimlerle birlikte artık yeni Yönetim Kurulu Başkanı Nilhan Antitoros ile yoluna devam edecek. Gelecek dönemden umutlu olduğunu ve EGİKAD üyeleriyle birlikte birçok projeyi gerçekleştireceklerini belirten Başkan Antitoros, EGİKAD'ın başkan odaklı bir yönetim anlayışı yerine üye odaklı bir yönetim anlayışını benimseyeceklerini dile getirdi. Başkan Nilhan Antitoros ile EGİKAD'ı, dernek çatısı altında gerçekleştirilecek projeleri, girişimciliği ve Türkiye'de kadının yerini konuştuğumuz bir söyleşi gerçekleştirdik.

*EGİKAD kurulunda yapılan seçim sonrası başkanlığa geldiniz. Öncelikle hayırlı olsun diyorum. Aslında EGİKAD'ın kurulduğu 2008 yılından beri hem kuruluşuna ön ayak oldunuz hem de yönetim içerisinde önemli mevkilerde yer aldınız ama niye şimdiye kadar beklediğinizi sorabilir miyim?

Derneğin kurucuları arasındayım. 2008 yılında kurduk derneğimizi. İlk kuruluş yönetiminde sayman üyeydim. Sonraki dönemlerde 6 yıla yakın başkan yardımcılığı görevini yürüttüm. 2013 yılı sonu 2014 yılında yapılan seçimlerde kendi özel birtakım nedenlerimden dolayı derneğin işleyişinde herhangi bir aksaklık yaratmamak için başka bir başkan adayı düşündük. O dönem yeni üyelerimizdendi Betül Hanım. Betül Hanımın olacağı şeklinde derneğimizde bir kanaat oluştu ve kendisiyle çalışmaya başladık. Hatta 2014 yılındaki yönetim kurulu üyeleri arasında ben de vardım. Ben de başkan yardımcısıydım ama süreç benim yönetimden ayrılmamı gerektirdi. O dönem işlerimin yoğunluğundan dolayı derneğe yeterince vakit ayıramayacağımı düşündüğümden bir ara verme gereğini duydum. Daha sonra arkadaşlar bu yıl başkanlık konusunda bana teklif getirdiler, sağ olsunlar. Ben de artık zamanının geldiğini düşündüğüm için, dernekte yeni bir devinim olması, yeni bir kan gelmesi babında adaylığımızı açıkladık. Bunun özellikle altını çizerek söylüyorum, adaylıkla ilgili fikrimiz oluştuğunda ilk olarak yönetim kurulu başkanımızla paylaştık. Bu STK nezaketidir. Gittik kendisine aday olduğumuzu ve çalışmalara başladığımızı bizzat kendisine yüz yüze ilettik.

*Değişik bir profil çiziyorsunuz. Mesleğiniz avukatlık. Bir avukatın iş kadınları derneği içerisinde bulunması ve onun başkanlığına gelmesi en azından benim için alışılmadık bir şey. Ne dersiniz?

İş kadını demek sadece büyük şirketlerin sahibi olmak değil. Girişimci kadınlar da iş kadınıdır. Bir çalışanı bile olsa, sadece kendisi dahi çalışıyor olsa, bir emekle hizmet üreten, bir ürün üreten herkes bizim gözümüzde iş kadınıdır. Bizim faaliyet alanımız avukatlık, tamamen bir hizmet üretmekle ilgili ve gerçekten toplumda çok önemli bir vazifeyi yerine getiriyoruz. Adaletin dağıtılmasına aracılık ediyoruz. O anlamda sen nereden çıktın diyen olmadı bana. STK'cılık nereden geliyor diye sorarsanız... Ben meslek hayatıma 1996 yılında İzmir Ticaret Odası'nda başladım. İzmir Ticaret Odası çok büyük bir meslek örgütü ve meslek kuruluşu. Oranın mutfağında çalışmış olmaktan dolayı, özellikle hukuk müşaviri ve sonra da üst düzey yönetici olmaktan dolayı, STK ruhunu ve STK'ların neler yapabileceğini o dönemde çok daha iyi bir şekilde analiz etme imkanım oldu. 2005 yılında odadan ayrıldıktan sonra hem şirket bazında, eğitim araştırma ve danışmanlık şirketimiz olması hem de avukatlık faaliyetleri çerçevesinde İzmir'de de bilinen bir isim olmamdan dolayı sivil toplum örgütlerinde aktif olarak yer almaya da başladık. 2008 yılında derneğimizi kurduğumuzda, bizatihi derneği kuranlardan birisi olarak, derneğin nasıl ön plana çıkarılabileceği, hangi faaliyetlerle efektif çalışabileceği ile ilgili olarak da bir bilgi birikimimiz ve tecrübemiz söz konusuydu. O nedenle biz hep sivil toplum kuruluşlarıyla çalıştığımız için hiç kimse neden Nilhan diye sormadı. Arkadaşlar sağ olsunlar, bu işin üstesinden gelebileceğime kanaat getirmişler. Onların bu teveccühünü de karşılıksız bırakmak istemeyiz.

*Hem aktif olarak bulunduğunuz kurum ve kuruluşlar olsun hem de bu zamana kadar yaptıklarınızla birlikte baktığımızda on parmağınızda on marifet var ama bunun göz önüne gelmesini fazla istemiyorsunuz gibi. İnternette araştırma yaparken bu konuda biraz sıkıntı çektiğimi ifade etmeliyim.

Vakti bu zamanmış diyelim. STK'larda aslında ön plana çıkmakla ilgili insanların zaman zaman kaygıları olabiliyor ama ben karakter olarak çok ön plana çıkmayı tercih eden biri değilim. Yaptıklarımla takdir edilmek benim amacım. Ön plana çıkmadık ama şimdi arkadaşlar demek ki kanaat getirdiler, böyle bir göreve beni layık gördüler.

*EGİKAD'ın diğer dernek ve örgütlerden farkını sorsak...

EGİKAD 2008'de kurulduğunda aslında bir ihtiyaçtan dolayı kuruldu. Yurtdışından gelen bazı işkadınları heyetleri vardı. İşkadınları heyeti bir meslek kuruluşunda kendi muadil işkadınları ile görüşmek istediklerinde, bir muhatap bulamadılar. Meclis üyelerinin eşleriyle karşılaştırıldılar, 'B2B'lere yönlendirildiler. Tabii bu iş yapmak babında herhangi bir netice getirmedi. İşadamları dernekleri var. İşadamları derneklerinin faaliyetleri içerisinde yer alan kadınlarımız da var ama özellikle işkadınlarını o süreçte ön plana çıkarmak adına bir şeyin yapılması gerekliliği, özellikle İzmir'de yapılması gerekliliği doğdu. O döneme kadar İzmir'de işkadınına dair bir dernek yoktu. Bu dönem içerisinde önce İZİKAD kuruldu. Ondan birkaç ay sonra da EGİKAD kuruldu.

*Neden İZİKAD içerisinde yer almadınız da EGİKAD'ın kurulmasına karar verdiniz?

O süreç onu gerektirdi. Fakat bizim düşüncemiz sadece İzmir'e hitap eden değil, tüm Ege Bölgesi'ndeki işkadınlarımızı kucaklayabilecek bir derneğin daha yerinde olacağıydı. İzmir ticar faaliyetler bakımından son derece etkin bir şehir ama bir de hinterlandı var, tüm Ege illeri. Bunların hepsi yapmış oldukları üretim ve faaliyetleri, İzmir aracılığıyla pazarlıyorlar, gönderebiliyorlar. Öyle olunca diğer illeri de kapsayan, diğer illerdeki işkadınlarını da kucaklayabileceğimiz bir derneği kurmak bize daha cazip geldi.
Derneğimizin faaliyetleri ve kuruluş amaçları arasında özellikle işkadınlarımızı rol model olarak toplum önünde bir adım daha ileriye çıkarabilmeyi de amaç edindik.

*Bu rol model dediğimiz şey nedir?

Yeni işe başlayacak olanlar, yeni liseye gidecek, lisedeyken girişimcilikle ilgili faaliyet göstermek isteyen genç kızlarımıza, kadınlarımızın da iş dünyasında, ticari hayatta, ekonomide bir yerlere gelebileceğini ispatlamak adına örnek alabilecekleri bir platform yaratmak. Yani erkeklerin egemen oldukları iş dünyasında biz de varızı bir anlamda gösterebilmek.

*O zaman ataerkil bir toplumda işiniz zor desenize?

Kesinlikle. Yönetim kurulu üyelerimizden Pınar Kılıç'ın yüksek lisans tezi olarak hazırladığı 'Cam tavan sendromu' var. İş dünyasında hiçbir ayrımın olmadığını düşünüyorsunuz ama devamlı görülmeyen bir cam tavana çarpıp düşüyorsunuz. Maalesef kadınlar için çok bariz bir biçimde cam tavanlar var. Hatta yakın zamanda bir haber okudum. İşsizlik rakamları açıklanmış. İşten çıkarılan kesimde birinci sırada üniversite okuyan kadınlar bulunuyor. Yani üniversite mezunu kadınlar ilk gözden çıkarılan işçi grubu.
Kadın işçilerin gözden çıkarılmasının bir nedeni ise kadının anne olma potansiyeli. Anne olan bir kadının daha az verimli çalışacağıyla ilgili bir önyargı var maalesef. Halbuki kadınların organizasyon yeteneğinden faydalansa iş dünyası... 3-4 erkeğin yaptığı bir işi bir kadın tek başına yapabilir. Çoklu düşünme yeteneğine sahip.

*Demin girişimcilikten söz ettik. Girişimcilik hakkındaki görüşleriniz nedir?

Girişimcilik pembe bir durum gibi gösteriliyor ama o kadar kolay bir durum değil. Ofis açtığınızda bile anahtarı çevirdiğiniz anda 3 bin lira yazıyor minimum. Sizin bir ay içerisinde 3 bin kazanmanız ve üzerine bir rakam kazanıyor olmanız gerekiyor. Doğru insanlarla çalışmak, doğru yerlerden danışmanlık hizmeti almak lazım. KOSGEB gibi kurumların verdiği destekler var ama bunlar çok zor koşullarda veriliyor çoğu zaman. Biraz zorluyorlar. Siz harcama yapıyorsunuz, onlar uygun gördükleri miktarda veriyorlar.
Kadın girişimciler ise özellikle bu son on, on beş yıl içerisinde devletin de sağladığı birtakım hibeler ve kredi gibi hususlarda ön plana çıkabiliyorlar.
Kadın girişimcilik AB hibeleri ve uluslararası fonların desteğiyle gerçekten artışa geçti. İnsanların kendi işlerini kurmaları çok değerli. Kadın girişimcinin artması demek, ayakları üzerinde duran kadınların sayısının artması demek. Böyle kadın güçlü çocuklar yetiştirir. Kadın girişimcileri daha fazla cesaretlendirmeli.

*Girişimcilik para ile yapılan bir şey değil midir? Büyük miktarda bir sermayeden söz ediyorum.

Bir iş yapabilmek için öncelikle kenarda bu işi başlatabilecek ölçüde paranın olması gerekiyor. Parası olmayan bir şey yapamayacak mı? Hayır. Girişimcilikte kullanılacak olan sadece ve sadece nakit değildir. Ne yapabilirsiniz? Farklı farklı arkadaşlarınızdan, aile bireylerinden faydalanabilirsiniz. Mesela güneydoğu illerinden birinde evinin nafakasını kazanabilmek için bir kadın borç harç çamaşır makinesi alıyor. Çevredeki dükkanların, kahvelerin masa örtülerini yıkayarak onlara hizmet vermeye başlıyor. Ve şu an işini o kadar büyütmüş ki... Mesela bu sadece işin paraya bakmadığını gösteriyor. Yaratıcılıkla ve çevrenizden alacağınız yardımla girişimci olunabileceğini ortaya koyuyor. Herkesin yaptığını yaparak çok fazla şeye ulaşamazsınız. Yaratıcı fikirlere ihtiyacınız var. Mesela sadece kadınların spor yaptığı merkez fikri, son derece yaratıcı. Bizim üyemiz ve yılın girişimcisi seçildi.

*EGİKAD başkan adaylığınızı açıkladığınızda, başkan odaklı bir yönetim değil üye odaklı bir yapı oluşturacağınızı belirtmiştiniz. Bu düşünceniz devam ediyor değil mi?

Bizim ilk çıkış noktamız başkan derneği değil, üye derneği şeklindeydi. Zaten STK'lar üyelerin faaliyetleriyle bir yere gelebilir. Başkanlık bir sembol. Yönetim kurulumuzu tüm üyelerimize açmak gibi bir çalışmamız var. Yedeklerle toplantılarımızı ve faaliyetlerimizi yapıyorduk daha önce. Üyelerimizin dernekle ilgili alınacak kararlardan haberdar olmaları hatta görüş bildirmeleri bizim açımızdan önemli. Aidiyet önemli, yeni dönemde mutlaka ve mutlaka üyelerin de içinde bulunduğu yönetim kurulu toplantılarını yapmak istiyoruz. Seyahatler düzenleyeceğiz. Ayda bir biz bize yemekli toplantılarımız var. Mutlaka bir konuğumuz olur. Konuşması yemek eşliğinde devam eder. Üyelerimiz bu toplantılarda sohbet edemiyoruz diyorlar. Böyle olunca biz daha kısa aralıklarla bir araya gelinecek toplantılar da düzenleyeceğiz.

*Yeni dönemde planladıklarınız ve projeleriniz neler?

Sadece sosyal sorumluluk projeleriyle kalmamak gerekiyor. Bunlara indirgemek doğru değil. Ticari faaliyetler, iş dünyasına ilişkin sorunlar olabilir. Kamuoyu yaratıp ön plana çıkarabileceğimiz konu ve sorunları belirlemeye çalışıyoruz. Mesela turizm. Türkiye'nin ateş çemberinde olmasından dolayı gerileme var. Yeni hedef pazarlar bulunabilir mi ya da ne tür bir önlem almak gerekir. Bununla ilgili bir toplantı alacağız mesela.
Diğer illerdeki kadınları da bünyemize almak istiyoruz. Bunda açıkçası biraz geri kaldık. Öncelikle buna yoğunlaşacağız. 2013 yılına kadar Bandırma, Aydın, Muğla, Bodrum, Manisa'dan birçok kadınla temastaydık. Yeni dönemde temsilcilik vermek suretiyle ileriki aşamalarda şubeleşerek diğer illerden de katılım olmasını bekliyoruz. BASİFED'e de katıldık. TÜRKKONFED'e de üye gönderdik. Tekrar bu hedefi yakalamayı düşünüyoruz.
Özellikle iş kadınlarına yönelik bir envanter çalışması yapmak istiyoruz. İşkadınlarının sayısının tespitine yönelik çok elle tutulur bir çalışma yok maalesef. Ticaret sicillerinden bakılabilir. Onda da eşi şirket kurmuştur, ortaktır ama ev hanımıdır gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bunu işkadını olarak göremeyiz. Yani kendi işini yapan ve elini taşın altına koymuş, vergi ödeyen, kira ödeyen, SGK düşünen kadınlar bizim için işkadınıdır.

*Türkiye'de kadının yeri ne size göre; ve nereye doğru gidiyor?

Bizler Cumhuriyet kadınıyız. Atatürk'e ve Cumhuriyet'e çok borçluyuz. Ulu önder Atatürk bizi gerçekten toplumda erkeklerle eşit konuma getiren ve çaba sarf eden bir lider. Biz herhalde hakkımızı savaşla almadığımız için haklarımızın değerini çok bilmiyoruz. Haklar kaybedildikten sonra değerleri anlaşılır. Kadının yükselen bir grafiği var. Okuyan ve okumak isteyen kadınların sayısının günden güne arttığını görüyoruz. Ama kadın istediği sıçramayı yapamıyor. Gelişmiş ülkelerde de benzer sorunlar var. Amerika, İngiltere vesairede... Tabii ki onlardaki hakkaniyet beş birim ise bizde bir birim olarak karşımıza çıkıyor. Ancak toplumda kadının yerinin yükseltilmesiyle ilgili çalışma yapılmalı.

*Üye dayanışması hakkında düşünceleriniz nedir? Bir üyenin yapacağı bir şey için kendi üyeleriniz arasında dernek olarak köprü kuruyor musunuz?

Kendi üyelerimizin birbiri arasında iş yapmasını temin etmek, bizim öncelikli konularımızdan bir tanesi.
Kesinlikle. Kendi adıma konuşursam EGEUS danışmanlık şirketimiz bulunuyor. Tabii ki faaliyetlerimizden faydalanmak, üyelerimizin takdirinde. Memnuniyetle hizmet veririz.

*Profilinize baktığımızda yabancı dil olarak İngilizceden sonra İtalyancanızın da olduğunu belirtmişsiniz...

İtalyanca o dönemler çok popülerdi. İngilizcem çok iyi Allah'a şükür. İkinci dil için Almanca ve İtalyancaya aynı anda başladık. Almancayı sevemedim. İtalyanca ise çok sevdiğim bir dil, ceza hukukumuz İtalyanca. Belki akademik çalışma yaparım diye İtalyanca öğrenmiştim.


Nilhan Antitoros kimdir?

2017'de EGİKAD başkanlığına seçilen Nilhan Antitoros, EGİKAD'ın kurucuları arasındadır. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Antitoros, 1996 – 2005 yılları arasında İzmir Ticaret Odası'nda Hukuk Müşavirliği ve Genel Sekreter Yardımcısı olarak görev yaptı. Halen kurucu ortağı bulunduğu EGEUS Danışmanlık Eğitim Araştırma Hizmetleri Ltd. Şti. danışmanı ve eğitmeni. AB onaylı eğitmen ve danışman olup, marka ve patent vekili. ICC (Milletlerarası Ticaret Odası) Sözleşmeler Hukuku Çalışma Grubu üyesidir. İngilizce ve İtalyanca bilmektedir.