İzmir'de, 60 yaşındaki Lütfiye Yurdaer ile 10 gün sonra gelin olmaya hazırlanan yeğeni 26 yaşındaki Ecem Haliloğlu'na otomobille çarpıp ölümlerine neden olduktan 3 ay sonra Ankara'da teslim olan ve serbest bırakılan müteahhit N.D.'nin yargılandığı davaya devam edildi. Tanık olarak dinlenen Yaşar Kaymak, sürücünün alkol koktuğunu söyledi.


İzmir 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın duruşmasına, 'Birden fazla kişinin ölümüne neden olmak' suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuksuz yargılanan sanık N.D. ile ölen Lütfiye Yurdaer ve Ecem Haliloğlu'nun yakınları katılmazken, tarafların avukatları hazır bulundu. Sanık avukatı Tarık Teoman, kazada yaşamını yitiren Haliloğlu'nun ailesine 300 bin, Yurdaer'in ailesine ise 150 bin lira ödendiğine dair belgeyi mahkemeye verdi.


'ALKOL KOKUYORDU'


Duruşmada ifade veren tanık Yaşar Kaymak, kaza sırasında sahilde spor yaptığını belirterek şunları anlattı:

"Ağustos ayıydı, hava çok sıcaktı. Koşarken, sol tarafımdan bir ses geldi. İlk etapta, travmay çalışması nedeniyle dubalara vurulduğunu düşündüm. Sol tarafıma dönüp baktığımda, yerde iki kişinin yattığını gördüm. Çarpan araç, beyaz renkli BWM marka bir araçtı. Sürücü araçtan indi. Birlikte ön tarafta yatan yaralı genç kızın yanına gittik. Ona bakmak için eğildiğimizde sürücü alkol kokuyordu. Sürucünün, kaza yeri kalabalık olunca ortadan kaybolduğunu farkettim. Bir gün sonra internetten çarpan sürücünün kim olduğunu baktığımda, 'sürücüsü belirsiz' diye yazıyordu. Ben de 155 Polis İmdat hattını arayıp kazayı gördüğümü söyledim. Karakola ve Cinayet Büro Amirliği'ne gidip ifade verdim. Bana gösterilen 15 fotoğraf içinden sanığı teşhis ettim. Arabalar, etraf karanlık olduğu için çok süratli gidiyordu."


'O GECE BENDE KALACAKTI'


Diğer tanık Hikmet Arıcı da, kazada yaşamını yitiren iki kişinin akrabaları olduğunu belirterek şöyle konuştu:

"Ecem, benim ablamın kızıdır. Ertesi gün Ecem'in imam nikahı kıyılacaktı, bu nedenle benim evimde kalacaklardı. Üçü birlikte benim işyerime geldiler. Düğün davetliyeylerini dağıtmak için gittik. Yorulunca da sahilde dinlenelim dedik. Ecem'in tuvaleti gelince, Lütfiye ile birlikte karşıda bulunan bir işyerine gitmek için trafik yaya geçidi butonuna bastılar. Göz hizasına kadar kendilerini takip ettik. Ecem'in annesi bir şey söylerken, birden 'güm' diye bir ses geldi. Dönüp baktığımda, havada yastık gibi bir kütlenin uçarak yere doğru düştüğünü gördüm. Kaza yerine gittiğimizde, Ecem aracın ön kısmında, Lütfiye ise arka kısmanda yerde yaralı halde yatıyordu. Aracı kullanan kişiyi görmedim. Kaza yerinde inşaat çalışmasından dolayı sokak aydınlatma ışıkları yanmıyordu, etraf çok karanlıktı. İkisi de hastanede yaşamını yitirdi."


NİŞANLIYA ZORLA GETİRİLME KARARI


Sanık avukatı Tarık Teoman, tanık ifadelerini kabul etmediklerini belirtti. Cumhuriyet savcısı, duruşmaya çağırıldıkları halde gelmeyen ölen Ecem Haliloğlu'nun nişanlısı Bircan Tektaş ile Samet Arslan'ın bir dahaki duruşmaya zorla getirilmeleri yönünde mütalaa verdi. Mahkeme heyeti de savcının talepleri doğrultusunda, iki tanığın bir dahaki duruşmaya zorla getirilmelerine, Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü'ne olay yerinde yaya geçidi için trafik ışık lambasanın olup olmadığının, İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne ise belirtilen yerde travmay inşaatının olup olmadığının sorulması için yazı yazılmasına karar verip, duruşmayı haziran ayına erteledi.


DAVANIN GEÇMİŞİ


Kaza, geçen yıl 11 Ağustos'ta Mustafa Kemal Sahil Bulvarı'nda meydana geldi. Konak'tan Balçova yönüne giden Ankaralı müteahhit N.D. yönetimindeki 06 DM 4333 plakalı otomobil, yolun karşısına geçmek isteyen Lütfiye Yurdaer ile Ecem Haliloğlu'na çarptı. Sürücü N.D., kazanın ardından otomobilini terk edip kaçtı. Çarpmanın etkisiyle yola savrulan ve ağır yaralanan Ecem Haliloğlu ile teyzesi Lütfiye Yurdaer, kaldırıldıkları hastanede öldü. Sürücü N.D, olaydan 3 ay 3 gün sonra Ankara'da adliyeye giderek teslim oldu. Çıkarıldığı mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. İzmir'deki 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi, acılı ailenin N.D.'nin tutuklanmasına ilişkin istemini reddetti. Buna yapılan itirazı inceleyen İzmir 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi ise sanığın tutuklanması gerektiğini ifade edip, dosyayı tekrar ilk mahkemeye gönderdi. 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi tutuklama kararı vermedi, sadece sanığa yurt dışına çıkış yasağı koydu.