İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Ankara’da partisinin belediye başkanları toplantısına katıldıktan sonra Halk TV’de canlı yayın konuğu oldu. Kocaoğlu, Mersin Milletvekili Fikri Sağlar’ın disipline sevk edilmesi, parti içindeki kurultay ve genel başkanlık tartışmaları, referandum ile sonuçlarına ilişkin birçok konuda net mesajlar verdi. Kocaoğlu, Sağlar gibi deneyimli bir politikacının böyle bir davranışta bulunmaması gerektiğini belirterek, “Öteden beri savunduğum bir şey var. Her kurumdan kurumun ilkelerine uymayan kuruma zarar veren insanların kurumla ilişkisinin verdiği zarara göre uyarılması ihracı vesaire gibi her yolun açık olması gerek. Buna da yetkili kurullar karar verir. Sağlar yıllar önce partinin devamı olan SHP’nin genel sekreterliğini yapmış bir isim. Çok deneyimli. Parti içi disiplini en iyi bilmesi gereken birinin bunu yapması doğru değil. Değerlendirilmesi lazım. Ben, Baykal zamanında da Kılıçdaroğlu zamanında da 'Partiye zarar vereni cezalandırmazsanız partiden adam olmaz' dedim. Partiye zarar veren insanların partinin ve ülkenin geleceği açısından mutlaka disipline edilmesi gerek. Ama herkesin benim adamım buna ceza vermeyelim ona verelim demesiyle olmaz. Adil olacak. Adil işletilecek" dedi.


'CHP'NİN PROBLEMİ GENEL BAŞKAN PROBLEMİ DEĞİL'


Kocaoğlu, CHP'nin genel başkan problemi olmadığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şu anda CHP’nin problemi Genel Başkan problemi değil. Açık söylüyorum. Bugüne kadar siyasette hiç adamcı olmadım. Adamım da olmadı. Doğru yapıyorsam gelin destekleyin yanlış yapıyorsam karşıma geçin. Referandum sonucu var. Beğenin beğenmeyin, Kılıçdaroğlu başkanlığındaki CHP’nin etkisi büyük oldu. Herkesin katkısı var. Ortada bir başarı var. Yüzde 49’un üzerine hesap yapmak son derece yanlış ve hatalıdır. Ülkeye zarar verir. Burada kimlerin oylarının olduğu da bellidir. Üsten bakarsan yüzde 25 alttan bakarsan yüzde 22 oyu var. Yarısı CHP’nin. Diğer oyların da nereden geldiği belli  Biz hayır cephesindeki siyasi partiler ve oluşumlarla beraber yol haritası belirlemeliyiz. Bunlarla beraber 2019’da Cumhurbaşkanını oylarken neyi oylayacağız? Biz anayasa değişikliği istiyor muyuz? Parlamenter sisteme geri dönmek istiyor muyuz? Parlamenterlerin gücünün olmasını istiyor muyuz? Hukuk devletinden yana mıyız? İnsan hak ve özgürlüklerinin gelişmesini istiyor muyuz? O zaman biz yeni bir anayasa, seçim yasası, siyasi partiler yasasını konuşmalıyız. Bu işin hukuki boyutu ve rejimin tekrar normale dönmesidir."