Muammer Kırca- Bugünkü konuğum Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği (YKKED) İzmir Şube Başkanı avukat Mehmet Seyrek. Mehmet Seyrek ile 78. kuruluş yıldönümünde efsane köy enstitülerini ve kurulmaya çalışılan kent enstitülerini konuştuk.

İzmir'de 100 üye ile İzmir Çağdaş Eğitim Kooperatifi (İZÇEK) kuruldu. Amacı, anaokulundan başlayan bir eğitim sürecini üniversiteye kadar sürdürebilmek. Hedeflerini anlatan Seyrek, 'Biz okullarımızda öğrencinin neye ilgisi varsa o yöne kaydırmak amacındayız. Örneğin yabancı dile yeteneği olan oraya, spor, resim, müzik gibi özel yetenek isteyen branşları tercih edenler de o yöne sevk edilecek. Bir de hayalimizde Çağdaş Cumhuriyet yurtları var. Başka illerden gelen öğrencilerimizin gönül rahatlığı ile kalabilecekleri yuvalar inşa etmek amacındayız' dedi.

- Mehmet Bey, nereden çıktı bu kent enstitüleri?

Kent enstitüleri fikri, aslında köy enstitülerine olan hayranlığın devamıdır. Aradan bunca yıl geçmesine rağmen bugün hala köy enstitüleri denildiği zaman insanların söyleyecek çok sözü oluyor. Verilen eğitimden tutun da genç beyinlerin yarınlara hazırlanmasında uygulanan programlar, verilen dersler hiç de küçümsenecek boyutlarda değildi. O zamanın köy enstitülerinden mezun olanlar mutlaka hayata 1 sıfır değil, 5 sıfır önde başlarlardı.

- Kent enstitülerinin kurulma fikrinde, köy enstitülerinin rolü var mı?

Biz her yıl 17 Nisan'da yaptığımız çeşitli etkinliklerle köy enstitülerinin kuruluş yıl dönümünü kutluyoruz. Bu etkinliklerimiz yaklaşık bir hafta sürüyor.
    
- İzmir'den başka ilde var mı kent enstitüsü?

Kent enstitülerinin birincisini Bursa hayata geçirmiş durumda. Orada "Bursa Çağdaş Eğitim Kooperatifi" adı altında bir kooperatif kurulmuş. Bu kooperatif üzerinden eskinin köy enstitüleri, yeninin kent enstitüleri diyebileceğimiz eğitim kurumları çok başarılı şekilde faaliyetlerini sürdürüyorlar.

- Çalışma şekli nasıl? Olmazsa olmazları var mı? Belli başlı ilkeleri neler?

Öğrencilerin yarısı paralı okuyor. Diğer yarıyı ise kırsal kesimden gelen öğrenciler oluşturuyor. Yani yarısı paralı, yarısı burslu. Bir kolej gibi düşünün. Çok iyi eğitimciler istihdam ediliyor. Başarı oranı çok yüksek. Bir kere kesinlikle aktif siyaseti yasaklamışlar. Siyaset namına hiçbir şey yok. Bir de tamamen kooperatif zihniyeti ile çalışıyor. Diğer bir deyişle kooperatif kuruluşunda en çok katkıyı koyan kurucu üye ile, en az parayı veren kurucu üye aynı hakka sahip. Yani her ikisinin de birer oyları var. Temsilde adalet sistemi aynen işletiliyor.

- Kurucuların ve kooperatif yöneticilerinin bir hakkı, bir menfaati oluyor mu?

Kesinlikle hayır. Maaş, huzur hakkı ve benzeri hiçbir hakları yok. Kurucuların kendi çocukları bu kurumdan eğitim almak isterlerse mutlaka ücretini ödemek zorundalar. İndirim dahil bütün "menfaat yolu" diyebileceğimiz kaçakların hepsini kapalı hale getirmişler. Yoksul öğrencilerin tüm ihtiyaçlarını da yine bu kent enstitüleri aracılığıyla kooperatif karşılıyor.
 
- Bursa'dan başka faaliyet gösteren bu ve buna benzer eğitim kurumları var mı?

Eskişehir'de var. Odun Pazarı Belediyesi'nin bünyesinde kurulmuş. Ama bir kooperatiften ziyade orası bir halk eğitim merkezi havası taşıyor. Yani okul oluşumunda değil.
    
- Yeni Kuşak Köy Enstitüleri'nin Türkiye'de kaç şubesi var. Derneğiniz kaç yaşında?

21 şube ile hizmet veriyoruz şu anda. En büyük şubemiz de İzmir'de. Derneğimiz şu anda 17 yaşına girdi. Ayrıca derneğimiz İzmir'de faaliyet gösteren  etkin bir sivil toplum kuruluşudur.

- Nerelerden gelir elde ediyorsunuz, kaynaklarınız neler?

Üye arkadaşlarımızın yaptığı aidat ödemeleri var. Bunların dışında çeşitli yemek ve geceler organize ederek gelir toplamaya gayret ediyoruz.

- Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği olarak burs ve benzeri sosyal yardımlarınız var mı?

Derneğimizin amaç ve ilkeleri doğrultusunda burs vermeye çaba gösteriyoruz. Yüksek öğrenime yeni başlayan ve yüksek öğrenim görmekte olan ancak ekonomik koşullarının yetersizliği nedeniyle desteklenmeye gereksinim duyan başarılı üniversite öğrencilerine yardımcı oluyoruz.

- Bu imece bursları ile neyi hedefliyorsunuz?

Dar gelirli üniversite öğrencilerini destekleyerek ekonomik yaşama katılımlarını sağlamak, sosyal yaşama öz güvenli, etkin ve sorunsuz katılımlarını sağlamak, bilim-kültür- sanat veya spor dünyasına ilgi duymaları ve katkı vermelerine yardımcı olmak, akademik anlamda başarılı olmalarına yardımcı olmak, ekonomik yaşama nitelikli ve donanımlı bireyler olarak katılımlarını sağlamak, Atatürk devrim ve ilkelerini özümsemiş, Köy Enstitüleri eğitim felsefesini ve dayanışmacı kültürünü içselleştirmiş, insan haklarına, temel hak ve özgürlüklere saygılı, demokrasiyi, aydınlanmacılığı, özgür düşünce ve bilimi savunan yurtseverler olmalarına katkı sağlamayı hedefliyoruz.

- Bu enstitüler, hangi eğitim grubunu kapsayacak. Ana okulu, ilkokul, orta, lise ve üniversite gibi mi?

Bizim amacımız, anaokulundan başladığımız bir eğitim sürecini üniversiteye kadar sürdürebilmek. Ama önemli olan bu süreci sadece yime-içme-barınma olarak değerlendirmek değil. Biz okullarımızda öğrencinin neye ilgisi varsa o yöne kaydırmak amacındayız. Örneğin yabancı dile yeteneği olan oraya, spor, resim, müzik gibi özel yetenek isteyen branşları tercih edenler de o yöne sevk edilecek.

- Mezunlarınızın geleceği ile ilgili planlarınız var mı?

Mezun olan arkadaşlarımızın iş bulmaları ve ondan sonraki yaşamları ile ilgili olarak da yanlarında olmayı hedefliyoruz. Onların ilerideki yaşamlarında birer çağdaş eğitim kooperatifçisi olmalarına yardımcı olmak en büyük arzumuzdur.
 
- Sizde kuruluş aşamasında aidat ve ilkeler neler?

Bizim kuruluşumuz yani İzmir Çağdaş Eğitim Kooperatifi'nin (İZÇEK) giriş aidatı 1000 TL. Bir de bizim üyelerimizden 2 isteğimiz oluyor. Birincisi bizim kooperatifimizi denetleyecekler. İkincisi de liyakata saygı gösterecekler. Yani şeffafız ve işi ehline yaptıracağız. Tüm görevlendirmelerde bu böyle olacak.  

- Sivil toplum örgütlerinden veya başka kesimlerden beklentileriniz var mı?

Bizim bir şansımız da Belediyeler Yasası'nda yapılan yeni düzenleme. Eskiden yurt – okulların belediyeler tarafından yapılması yasaktı. Oysa son düzenleme ile bunları yapmak mecburi kılındı. Tabii bu da bizim elimizi güçlendirdi.
 
- Köy enstitüleri ile İzmir Çağdaş Eğitim Kooperatifi (İZÇEK) konusunda son olarak söylemek istedikleriniz var mı?

Bu yıl 16-17-18 Nisan 2018 tarihleri arasında Kaya Termal Otel'de uluslar arası bir sempozyum düzenliyoruz. Sempozyumun içeriği "Köy Enstitüleri'nin Kuruluşunun 78. Yıl Dönümünde Eğitimde Adaleti ve Geleceği Düşünmek."    
Çeşitli sergi açılışlarının yapılacağı bu muhteşem 3 günlük sempozyumda, birçok ünlü yazarımızın yanında gazeteciler, belediye başkanları, eski bakanlar ve CHP Genel Başkanı sayın Kemal Kılıçdaroğlu da konuşmacı olarak katılacak.
 

Köy Enstitüleri tarihi



3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu'na göre "Köy öğretmeni ve köye yarayan meslek erbabını yetiştirmek üzere, ziraat işlerine elverişli arazisi bulunan yerlerde Köy Enstitüleri açılır" ana fikrinden yola çıkılmasından sonra, o zaman Gazi Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü yapan İsmail Hakkı Tonguç, köy eğitimi seferberliğini yönlendirmek üzere İlköğretim Genel Müdürlüğü'ne atandı. 17 Nisan 1940'ta çıkarılan 3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu önceki deneme okullarının enstitüye dönüştürülmesini ve ayrıca 17 yeni köy enstitüsü açılmasını öngörüyordu. 1942 yılında çıkarılan 4274 sayılı Köy Okulları ve Enstitüleri Teşkilat Kanunu'yla Enstitüler sağlam bir yapıya kavuştu.
Köy Eğitmenleri Kanunu "nüfusları öğretmen gönderilmesine elverişli olmayan köylerin öğretim ve eğitim işlerini görmek, ziraat işlerinin fenni bir şekilde yapılması için köylülere rehberlik etmek üzere köy eğitmenleri istihdam edilir"  kuralını getirdi.
Eğitmenler, küçük köylerde açılan okullarda çalışacaklardı. Aldıkları öğrencileri üç yıl okutup, onları mezun edince yeni öğrenciler alıyorlardı. Eğitmen kursları, 1947 yılına kadar sürdü ve sekiz bin civarında eğitmen yetişti. Eğitmen kursundan bir yıl sonra, daha yetkin bir eleman yetiştirme yolu bulundu. 1937 yılında İzmir/Kızılçullu ve Eskişehir/Çifteler'de "Köy Öğretmen Okulu" açıldı. Ertesi yıl Kırklareli/Kepirtepe ve Kastamonu/Gölköy'de de iki köy öğretmen okulu açıldı. Bunların gelişimi sürerken, 17 Nisan 1940 günü 3803 sayılı Köy Enstitüleri Kanunu kabul edildi.

 

Amaç köyün içten canlandırılması


Köy Enstitülerinin daha çağdaş eğitim ilkelerine dayandığı ortadadır. Cumhuriyet rejimini gerçek bir halk egemenliğine dayandırabilmek için de insanları bir siyasal bilince kavuşturmak gerekir. Köyü kalkındırmak yetmez. Onun rejime sahip çıkması, daha ileri demokratik özlemlere sahip olması onu "canlandırmak"la mümkün olur.
Tonguç şöyle diyordu:
Köy meselesi bazılarının zannettikleri gibi, mihaniki bir surette 'köy kalkınması' değil manalı ve şuurlu bir şekilde köyün içten canlandırılmasıdır. Köyü öylesine canlandırmalı ve şuurlandırmalı ki hiçbir kuvvet, yalnız kendi hesabına ve insafsızca istismar edemesin. Ona esir ve uşak muamelesi yapamasın. Onlar da her vatandaş gibi, her zaman haklarına kavuşabilsinler... Köy meselesi bu demektir.
Köy Enstitüsü sistemi, her insanı, cins, din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin bir değer kabul eder. Eleyici değildir. Her insan için bir ödev vardır. Köy Enstitüleri Kanunu, daha en baştan insanca bir kural koymuş ve "öğretmen olamayacakların, başka meslek dallarına ayrılacağını" kurala bağlamıştır. Güçsüzlerin ve hastaların işlerinin, arkadaşları tarafından yürütüleceği kurala bağlanmıştır. Sistem tam anlamıyla bir kişilik eğitimden yanadır. Her insanın, bilimsel bilgi öğrenme yanında, müzik, spor, sözel sanatlar, resim etkinlikleri gibi etkinliklerden geçerek, çok yönlü gelişmelerine önem verilir. Bu tür etkinlikleri, klasik okulda olduğu gibi sadece özel yetenek sahiplerine özgü saymaz. Kişiliğin çok yönlü gelişimi, bilim ve teknolojiden olduğu kadar güzel sanatlardan da yararlanmayı gerektirir.
Köy Enstitüsü mezunu ilk 1941 öğretmen 1944 yılında köy okullarında görev aldı. 1948'de Van'a bağlı Erciş'te açılanla birlikte toplam sayısı 21'e ulaşan köy enstitülerinden kapatıldıkları 1953 yılına kadar 1.398'i bayan, 15.943'ü erkek olmak üzere 17.341 köy öğretmeni diploma aldı. 1936-1947 yılları arasında faaliyet gösteren eğitmen kurslarından ise 8.675 eğitmen mezun oldu. Sağlık bölümlerinden de 1.248 sağlık memuru yetişti.


Çok partili rejime geçilince kapatıldı


Çok partili rejime geçildikten (1946) sonra, yoğun eleştirileriyle karşılaşan Köy Enstitüleri bu dönemde belirgin bir duraklama geçirdi. 1947'de, Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü kapatıldı, Köy Enstitülerinin yönetici ve öğretmenleri değiştirildi. İbrahim Hakkı Tonguç görevden alındı. Aynı yıl, eğitmen kurslarına son verildi. Köy Enstitülerinin programı klasik ilköğretmen okullarının programıyla birleştirildi (1951). Birkaç yıl sonra da çıkarılan 6234 sayılı yasayla Köy Enstitüleri tümüyle kapatıldı (1954) Köy Enstitülerinin adı İlköğretmen Okulu olarak değiştirildi.
Köy Enstitüsü sistemi, 1953 yılında programının İlköğretmen Okulu biçiminde değiştirilmesi ile özgünlüğünü tümden yitirmiş 1954/6234 sayılı yasa ile de adı "İlköğretmen Okulu" olarak değiştirilip tarihe karışmış oldu.
 

O öğrencilerden biri benim dayımdı


Kızılçullu Köy Enstitüsü mezunu öğretmen Fethi Özüyek. Rahmetli, benim dayım olur. Mezun olduktan sonra yıllarca Ödemiş'in Kiraz ilçesinde öğretmenlik yaptı. O günün zor şartlarında katır sırtında, köye nasıl ulaşabildiğini anlatmıştı bizlere. Yıllar sonra Torbalı'nın Çapak köyü'ne tayini çıktı. Rahmetli dayım Çapak'ta emekliliğine bir yıl kalana kadar görev yaptı. Defalarca Bakanlık tarafından "başarı" belgeleri ile ödüllendirildi. Köylünün dert ortağı, öğrencilerinin umut ışığı oldu. Daha sonra da İzmir'e geldi ve bir yıl sonra emekliliğini istedi. Öğrencileri arasında banka müdürleri, vergi dairesi müfettişleri gibi daha onlarca üst düzey yöneticiler vardı. Hatta vefatından haberi olmayan, bu başarılı bürokratlardan yılbaşı tebrikleri, mektuplar yıllar boyu gelmeye devam etti. Ruhun şad olsun dayıcım.