Brüksel'deki NATO Savunma Bakanları Toplantısı'nda konuşan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, 'NATO'nun sığınmacı krizinde yardım yapmasına karar verdik. Sığınmacı krizi hepimizi etkiliyor ve hepimiz çözüme katkı yapmalıyız' dedi. Türkiye ve Almanya'nın yanı sıra Yunanistan'ın da talebi üzerine NATO savunma bakanlarının konuyu ele aldığını ve talebin nasıl yerine getirileceği konusunda planlama yapmaları için askeri yetkililerin görevlendirildiği açıklandı. AB'nin mültecileri almamak için Türkiye'ye 3 milyar Euro önermesi ve paranın az bulunmasıyla ilgili konuşmalar hafta başında basında yer almıştı. Mülteciler için mücadele eden dernekler, NATO'nun mültecilerin geçişini durdurma ve insan kaçakçılığını engelleme maksadıyla alınan kararın mülteci sorununu çözmeyeceklerini belirtti. Avrupa'ya mültecilerin girmemesi görevini üstlenen NATO'nun, Buca'daki üssünü kullanacağı yönünde açıklamalar da yapılıyor.

'Ahlaksızlığın dibe vurmuş halini görüyoruz'

NATO'nun mültecilerin geçişini durdurmak ve insan kaçakçılığını engellemek amacıyla Ege Denizi'nde göreve başlayacağını açıklaması üzerine konuşan Halkların Köprüsü Derneği Başkan Yardımcısı Yıldırım Şahin, 'Ahlaksızlığın artık dibe vurmuş halini görüyoruz. Hiçbir güç, hayatta kalma güdüsüyle hareket eden bir insanı engelleyemez. Bu insanlar zaten ölümü göze alıyor. NATO ya da başka herhangi bir kurum da olsa bu geçişler ve kaçakçılık engellenemez. Bu karar ölümleri daha da arttıracak. Daha çok insan yakalanacak belki ama bu geçişleri durdurulamayacak. Bekletildikleri toplama merkezlerindeki kötü koşullardan çıkıp, kaçmak isteyen bu insanlar yakalandıklarında aynı yere bırakılıyor. Kamplar, cezaevi durumunda. Buralardan kaçan bu insanları ne engelleyebilir? Mültecileri daha kötü günler ve daha çok ölüm bekliyor. Olması gereken sınırların açılarak, güvenli geçişin sağlanması iken, Türkiye'de tutulmaya çalışılması anlamsız ve yanlıştır' ifadelerini kullandı.

Avrupa'yı koruma projesi

Cumhurbaşkanı'nın 'Enayi miyiz?' diye sorması üzerine akıllarına ülkelerine geri gönderilme durumlarının geldiğini belirten Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Türkiye, Suriye içinde güvenli bölge oluşturma politikasını uygulamaya çalışıyor. Mülteciler, belki de Türkiye'nin Suriye içinde oluşturmaya çalıştığı güvenli bölgeye gönderilecek. Bu da mültecilerin daha zor koşullarda yaşaması demek. NATO'nun bu kararı, insan kaçakçılığına ve denizde ölümlere son vermek için yapılan bir uygulama olarak görülüyor ama aslında Avrupa'ya mültecileri sokmamanın yeni yolu sağlanıyor. Mülteciler, Türkiye'de tutulmaya çalışılıyor. Türkiye'de Avrupa'ya karşı kendi politikalarını uygulamak için mültecileri koz olarak kullanıyor. Güvenli bölge oluşturma durumu buna örnek verilebilir. Bu yeni durum ölümleri durdurmayacak ve insan kaçakçılığını engellemeyecek.'

Büyük yanılgı içindeler

Mülteciler konusunda güvenlik yöntemlerinin arttırılmasının insani bir yöntem olmadığını sürekli dile getirdiklerini söyleyen Mülteci-Der Yönetim Kurulu Başkanı Eda Bekçi, 'Bu uygulamayı hayat kurtarmak için yaptıklarını iddia ediyorlar ama aslında sınır koruma maksadıyla yapıldığı açık. İnsan kaçakçılığı sorununu sadece bu şekilde çözebileceklerini düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Bu çok büyük bir yanılgı. Diğer taraftan bakıldığında Türkiye'nin NATO güçlerinden yardım istemesi de abes, askeri bir birimin insani destek ve yardıma ihtiyaç duyan mültecilerin güvenliği ve göçmen kaçakçılığında korunmak için değil Avrupa'nın sınırlarını korumak, mültecilerin Avrupa'ya geçişini engellemek için bölgede bulunacağı açık, kaldı ki Yunanistan tarafı NATO'nun sadece Türkiye kara surlarında bulunmasını talep etmekte. Bu pushback dediğimiz geri itme vakalarından Yunanistan tarafını sorumlu tutamayacağımız anlamına gelir' diye konuştu.

'Avrupa ile Türkiye pazarlık konusunda restleşiyor'

Avrupa'nın 3 milyar Euro'yu mülteciler için yapılan çalışmaların belgesiyle gelindiğinde verileceğini açıklamasının ardından Cumhurbaşkanı, 'Alnımızda enayi yazmıyor, kusura bakmayın. Herhalde otobüsler, uçaklar boşuna durmuyor, gereği neyse bundan sonra o yapılır' diyerek tepki göstermesi konusunda ne düşündüğünü sorduğumuz Bekçi, şunları söyledi: Pazarlık konusunda karşılıklı restleşiliyor. Daha öncesinde Burhan Kuzu da 'Kapıları açarız, görürler' açıklaması yapmıştı. Benzer bir sözcüğü de maalesef Cumhurbaşkanı'ndan duyuyoruz. Bunu başından beri söylüyoruz. Bu durum mülteciler konusunda gerçekten kirli bir pazarlık olduğunun açık bir göstergesi. Türkiye Cumhurbaşkanlığı düzeyinde yaptığı açıklama ile Türkiye'nin bu güne kadar izlediği ve  mülteciler için sarfettiği enerji ve emeği başka bir sürece çekmekte. Türkiye'nin bu paranın kullanılması konusunda açık ve şeffaf bir politika izlemesi elini sağlamlaştıracak, ancak AB ülkelerin de bu konuda beklentileri  paranın sınır güvenliği ve geçişlerin önlenmesi için kullanılması, beklentimiz bu paranın doğrudan mülteciler için kullanılması. Gerek NATO gerekse Türkiye Sahil Güvenlik ve sınır koruma birimlerinin harcadığı ve harcayacağı paralar sorunun büyük bir kısmının çözümü için yeterli olacak ancak izlenen politikalar maalesef insani değil, güvenlik odaklı.