OHAL kararının yıllarca ülkenin en azından 3/1'lik kısmında uygulandığını ve bir yasası olduğunu belirten Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şube Sekreteri Serdar Gültekin, 'Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde uygulandı. Hiç kimsenin memnun olmadığı ve bir yararını görmediği, son derece kötü ve toplum zararına işlerin olduğu bir dönem yaşandı. Şimdi ise bu durum bütün ülkeye yaygınlaştırılacak. Dolayısıyla iyi ve olumlu söylenebilecek bir tek kelime bile yok. Muhtemelen kötü olacak. OHAL kanunu, çok ciddi sorunlara yaratacak. Çünkü mülki amir ve valilerin yetkilerini çok fazla arttırıyor ve genişletiyor. En basitinden düşündüğümüzde, İzmir'de önceki vali kafasına esince şehirdeki bütün basın açıklamalarını yasakladığını belirtiyordu. Buna karşı oluşan tepkiyle geri adım atıp, kararını değiştirebiliyordu. Yetkisi olmadığı halde böyle işlere girişen valiler olduğunu düşününce, valilere yetki verildiğinde neler yapabileceklerini tahmin etmek hakikaten çok zor. İnsanların aleyhine olumsuz, kötü uygulamalar olabilir. Ne olacağını bilemiyoruz ancak endişeliyiz' diye konuştu.

OHAL kararının bir yasaya dayanıyor olsa bile demokratik olmadığını ve hukuka aykırı olduğunu söyleyen Avukat Arif Ali Cangı, 'Darbe girişimi nedeniyle ilan edilen 3 aylık OHAL'in sadece darbe girişimiyle ve darbecilerle sınırlı uygulanması gerekiyor. Anayasa madde 15'te 'Milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla' ve 'kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz' olarak belirtilmiştir. Ancak temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması durumlarında yani savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir. Bu maddeye de şu değişiklik getirilmiştir; 'Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz' dedi.

Meclis iradesi by-pass ediliyor

Darbe girişimine karşı parlamentoda bütün siyasi partilerin güç birliği ve dayanışma içerisinde, demokrasiyi ve cumhuriyeti savunmasını, ortak değerleri savunarak, birlik ve beraberlik içerisinde hareket edilmesi gerektiğini ifade eden CHP Genel Sekreteri Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, 'Bunun üzerine alınan OHAL kararı Meclis'in iradesini by-pass etme girişimi. Ülkenin içinde bulunduğu durum ortadayken bunu kabul etmiyoruz. Demokrasimiz, huzurumuz ve birlik ve beraberliğimize kastedenlere karşı mücadelemiz için yapılacak olanları parlamento iradesiyle yapılması gerekir. Alınan OHAL kararı, milletin iradesini by-pass etme çabası. OHAL kararının alınması da yetmiyor. Esas olan OHAL uygulamalarının ne şekilde yapıldığı olacak. Demokrasiyi savunurken, demokratik hak ve özgürlüklerin nasıl kullanılacağı, nasıl kısıtlanacağı noktasında soru işaretleri var' diye konuştu.

Komisyon takip ediyor

Darbe girişiminde bulunanların kanun önünde mahkemelere ve adalete teslim edilmesi gerektiğinin altını çizen Sındır, 'Bu ülkeye ve vatanda ihanet eden herkesin eksiksiz olarak yargı önüne çıkarılması gerekiyor. Ancak bunlar olurken de kurunun yanında yaş olanında yanmamasının sağlanması, bu darbeyle, çeteyle ve çete oluşumuyla ilişkisi olmayan masum insanların da iyi belirlenmesi şart. Bu süreçte hukuk dışı uygulamalara da izin verilmemeli. Bunun için gerekli tedbirlerin alınması gerekir. CHP olarak, süreci izlemesi için 3 hukukçu ve 2 emekli ordu mensubundan oluşan bir komisyonla bu süreci gözlem altına alıyoruz. Komisyon, gözaltılı tutuklamalarda herhangi bir hukuk dışılık olup olmadığını inceleyecek. En kısa zamanda demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin, insanca yaşamın, mutlu ve huzurlu toplumun bir arada yaşamasının tesis edilmesi için mücadele veriyoruz. Bombaların altında kalan ve darbecilere karşı birlik ve beraberlik içinde bütün milletvekillerinin sahip çıktığı Meclis'in alınan OHAL kararıyla devre dışı bırakılması doğru değil. Adına Gazi Meclisi diyorsunuz ama o Meclis'e güven duymadığınız anlamını taşıyan uygulamayı ortaya koyuyorsunuz. Ülkemizdeki iç barışı korumak, birlik ve beraberliğimizi sağlamak için bütün siyasi partilerin birlikte hareket etmesi gerekir' dedi.