Gökay Akgün-16 Nisan'da yapılacak referandumda 'Hayır' oylarının seçimi kazanması olasılığı birçok senaryoyu beraberinde getiriyor. AKP'nin kaybetmesi halinde sonunun ANAP gibi olacağı yönündeki saptamalara katılmasa da, duayen siyasetçi Metin Öney, '1987'deki 'Evet' son derece hayırlıydı, bu referandum ise en hayırlısı olacak' dedi


'Partili Cumhurbaşkanlığı' sistemini öngören Anayasa değişikliği referandumu yaklaşıyor. Türkiye, 16 Nisan'da bir kez daha sandığa giderek parlamenter sistemin devam edip etmeyeceğini oylayacak. Sandıktan 'Hayır' çıkması halinde kurulduğundan bu yana, 7 Haziran 2015 seçimleri dışındaki tüm genel seçimlerden tek başına iktidar olarak çıkan AKP, ciddi bir yenilgi alacak. İşte bu olasılık birçok senaryonun yazılmasına neden oluyor. Böyle bir sonuçla karşılaşıldığı takdirde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Anayasal sınırlar içinde hareket edeceğini ve bunun uzun vadede AKP'ye yararlı olacağını düşünen de var, 'Hayır'ın AKP için sonun başlangıcı olacağını düşünen de.

Yapılan bunca siyasi tahlil arasında geçmişle bugün arasında bağ kuran hayli fazla. Bazı duayen isimler, Türk siyasi tarihinde bir döneme damga vuran ANAP ile AKP'yi birbirine benzetiyor ve 1987 referandumunu hatırlatıyor. Tek başına iktidar olan ANAP, 12 Eylül darbesinde siyaset yapması yasaklanan isimlere yeniden bu yolun açılmasını öngören Anayasa değişikliği referandumunda 'Hayır' oyunu, yani yasakların geçerliliğini sürdürmesini savunmuştu. Ancak 75 bin oy farkla 'Evet' galip gelmiş ve siyasi yasaklar kaldırılmıştı. Başbakan Turgut Özal, bu sonucun ardından muhalefetin çağrısına kulak vererek erken seçim kararı almış, ANAP yine kazanmış ama oyları erimeye başlamıştı. O günden sonra ANAP'ın oyları her seçimde daha da düştü. Sonunda AKP'nin tek başına iktidar olduğu 2002 seçimlerinde baraja takılan ANAP, siyaset sahasını tribünden izlemek zorunda kaldı.

3 garabet

Türkiye'yi uzun süre tek başına yönetme şansı elde eden iki partinin çizgisini ve hamlelerini birbirine benzetenlerin iddiası sonlarının da benzeyeceği yönünde. 20. Dönem ANAP Milletvekili ve Türk Parlamenterler Birliği İzmir Şubesi Başkanı Metin Öney bu görüşe tam olarak katılmıyor. Ona göre 'sonun başlangıcı' için bir sandık yenilgisi yetmez. 1987 referandumuyla 16 Nisan'ın, öngördüğü değişiklikler açısından çok ciddi farkı olduğunu ifade eden Öney'in konuya ilişkin görüşleri şöyle:
'12 Eylül 1980 darbesi Türkiye'yi siyasi yasaklar, siyasi partiler yasası ve seçim yasasından oluşan üç garabetle karşı karşıya bıraktı. 1987 referandumunda halk, siyasi yasakları oyladı. Oylamada ANAP'ın savunduğu tercih 'Hayır'dı ama genel seçimlerde tek başına iktidarı ANAP'a layık gören halk, referandumda partinin kararına uymadı. Utanç vesilesi olan siyasi yasaklar bu sonuçla kaldırıldı ve referandum ülkemiz için son derece hayırlı oldu. Şimdi bambaşka bir tabloyla karşı karşıyayız. Bir kişiye inanılmaz yetkiler verilmesine izin verip vermeyeceğimizi oylayacağız. Ben, 1987'de olduğu gibi halkın tek başına iktidara layık gördüğü partinin tercihine uymayacağını düşünüyorum. Bu yüzden bu seçim, siyasi tarihimizin en hayırlı referandumu olacak. Çıkacak 'Hayır'lı sonuç birçok şeyin değişmesine yol açacak.'

Hayır, Bahçeli'yi götürür

ANAP-AKP benzetmesini çok sık yapıldığını hatırlatan Öney, '1987'de kaybeden ANAP'ın oyları her seçimde azaldı ama referandum kaybedildiği için değil, parti kötü yönetildiği için. Ben, 16 Nisan'da 'Hayır' sonucu çıktığı takdirde 'AKP'nin oyları da her seçimde düşecek ve sonun başlangıcı olacak' diye düşünenlerden değilim. Halkın tercihinden ders çıkarır ve doğru adımlar atabilirlerse iktidarlarını sürdürebilirler. Yalnız böyle bir durumda iktidarını sürdüremeyeceği kesin olan biri var; Devlet Bahçeli. 'Hayır'lı sonucun MHP yönetiminde değişikliğe yol açması kaçınılmaz. Eğer, partinin kitlesini yeniden heyecanlandıracak karizmatik bir liderle tabanın talepleri doğrultusunda siyaset yapan bir lider olursa, işte o zaman AKP'nin geleceği tartışmalı hale gelebilir' dedi.