Ali Budak-İzmir, son dönemde Türkiye'nin en çok göç alan illerinin başında geliyor. Özellikle, şehrin trafiğinden, yaşam kalitesinin düşmesinden, aşırı betonlaşmadan ve stresten açan İstanbullular, yaşamak için İzmir'i tercih ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK ) verileri de bunu doğruluyor. Açıklanan verilerde ise geçtiğimiz yıl 16 bin 129 kişi İstanbul'dan İzmir'e taşındığını gösteriyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi de, İstanbul sokaklarında gösterilen ilan ve afişlerle, İstanbullulara İzmir'in güzelliklerini anlatıp, onları İzmir'e gelme konusunda teşvik ediyor. Konu İzmir ve İzmir'in son dönemde aldığı yoğun göç olunca, akla 1984-1989 ve 1994-1999 yıllarında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan ve ikinci döneminde İzmir'e girişte vize uygulanmasını gündeme getiren Burhan Özfatura geldi. İzmir'de yaşanan nüfus artışının endişe verici olduğunu belirten İzmir eski Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura, kentin nüfusunun bu hızla artmasının yarardan çok zarar getireceğini ve sosyal patlamalar doğuracağını söyledi.


İstanbullaşırız


Özellikle İstanbul'dan, İzmir'e göç bu şekilde devam ederse, İstanbul'da yaşanan trafik, betonlaşma, yaşam kalitesinin düşmesi gibi sorunların İzmir'de de baş göstereceğini söyleyen Özfatura, 'Tabi şu var. İnsanlar arasında ayrım yapamayız ama belirli vasıfları ve yatırım yapacak, eğitim düzeyi yüksek olan gelsin. Onların başımızın üstünde yeri var. Ama diğer taraftan baktığımızda ise İzmir'de sayısı belirsiz Suriyeli var. Camilerin önü Suriyeli dilencilerle dolu. Bütün kırmızı ışıklar, kavşaklar her yerde onlar var. Yani, İzmir'in nüfusunun hızla artması bence yarardan çok zarar verir ve sosyal patlamalar doğurur. Bu gidiş yakın zamanda İzmir'i de İstanbullaştırır' dedi.
 

İzmir'in alt yapısı bu göçü kaldıramaz


İzmir'in, İstanbul kadar genişlemeye müsait bir hinterlandı olmadığını ve kentte arsa sıkıntısı yaşandığına dikkat çeken Özfatura, şöyle konuştu: İzmir'in nüfusunun fazla artması doğru bir politika değildir. İzmir'e üretimde, beyinde bir katkısı olanlar elbette memnuniyetle kabul edilir. Zaten İzmir iç göçler sebebiyle, özellikle son 40-50 yılda çarpık şehir oldu. Gecekondulaşmayla dönemimizde ne kadar mücadele ettiğimiz, kaynaklarımızın en büyük bölümünü altyapıya harcadığımızı herkes gördü. Şimdi daha fazlası kaynak israfı ve ciddi problemler doğurur. İstanbul'da yapılan kampanyaları acaba Aziz Bey İzmir'e buyurun gelin demek için mi yapıyor? Yoksa İzmir'in güzellik ve özelliklerini anlatmak için mi yapıyor? Yani o konuda yeniden düşünmesinde yarar var. Bir taktik hatası yapılıyor. İzmir'in alt yapısı bu kadar insanı ve göçü kaldıramaz. Ege-Koop mesela yıllardır toplu konut yapmak için arsa arıyor ancak alan yok. İzmir'de Egekent ile Evka'larda 32 bin tane konut yaptık. Bu sayede konut sıkıntısını çözerek, kiraları da bir ölçüde düzene sokmuştuk. Ancak ondan sonra da toplu konut olayı olmadı.
 

İkamet teskeresi olsun


'Gemicilikte fazla yük olduğunda gemiyi batırırız denilir' diyen Özfatura, 'Daha önce İzmir'e vize uygulansın diye bir talebim oldu. Bu talep belediye başkanlığım zamanındaydı. Yurt dışında da onu örnek göstermiştim. Belçika Maliye Bakanlığı'nda Hesap Uzmanı ve Katma Değer ihtisası yaptım. İki ülkenin resmi anlaşmasıyla gittiğim halde ikamet teskerem olmadığı için ev kiralayamadım. Hatta banka parayı bile kabul etmek istemedi. Şimdi bütün medeni şehirler 'Nerede oturacaksın? Neyle geçineceksin? Nasıl yaşayacaksın? gibi sorular soruyor. Evinizde beslediğiniz kedi ve köpeklerin bile kayıtları olması lazım. İkamet teskeresi olsun istedim. Pasaport gibi değil. Tabi ki bu sayede terörü ve olayları da önleriz. Muhtarların elinde bütün bilgiler olmalı. Türkiye'de ise başıboş bir düzen var. Bu konuda Kimlik Bildirme Kanunu var ama uygulanmıyor' diye konuştu.
 

Uymayanlar gelmesin


'İzmir'e gelecek ve yerleşecek olanın beyaz veya mavi yakalı olması fark etmez. Yeter ki gelen kişi iş sahibi ve ekmeğini kazanabilecek bir potansiyele sahip olsun' diyen Özfatura, sözlerini şöyle sürdürdü: Öbür türlü İzmir'in işsizlik potansiyeline ve sosyal problemlerine artı yük getirir. Bu da bütün İzmir'i huzursuz eder. İkamet teskeresi kurallarına uymayanlar İzmir'e gelmesin. Yani gelenler bu elemeden geçmeli. Bu elemeler de emniyet, belediye ve devlet tarafından yapılıyor. Bir ev kiralamak isteyenden, işe girmek isteyenden bunu istiyorlar. Yani ikamet teskeren olmazsa, hiçbir şey yapamıyorsun. Bir işe girerken bile çok sayıda sorgu sual yapılıyorken bir başka şehre girerken neden yapılmıyor? Kimlik Bildirme Kanunu'da bunu emrediyor. Bu Avrupa şehirlerinde var ve uygulanıyor. Fransa'da Card Vidandite yani İkamet Teskeresi diyorlar. Bir başka deyişle oturma belgesi. Bu uygulandığında İzmir'in demografik yapısı, ticari yaşamı ve işsizlik oranları kontrol altına alınırken sosyal olaylar da azalır. Çünkü işsiz ve aç kimsenin nerede ve ne zaman patlayacağı bilinemez.
Türkiye'nin 3 milyon mülteciyi sorgusuz sualsiz aldığınız Avrupa ülkelerinin ise işlerine yarayacak, eğitimli, kalifiyeli olanları aldığını belirten Özfatura, 'Onlar seçerek aldı. Kalbur altları da bize kaldı. Türkiye'de fuhuş arttı, uyuşturucu arttı, gasp arttı, kapkaç arttı, sapıklık arttı. Bunların temel sebebi ve neden kaynaklandığı bir incelensin. Bu yoğun göç ve insanları İzmir'e davet eden reklam kampanyaları devam ettikçe, insanlar İzmir'e göç etmeyi sürdürürse kentin altyapısı bunu kaldırmaz. İzmir'e iş yapacak ya da iş getirecek insanlar gelmeli. Oturma belgesi uygulaması belediyeler ve emniyet tarafından aktif hale getirilmeli. Yani Kimlik Bildirme Kanunu tam olarak uygulanmalı' ifadelerini kullandı.  

 

Kordon Yolu yapılmalıydı


Politik ve ideolojik saplantılarla Kordon Yolu gibi çok hayati bir önem sahip olan inşaata engel olunduğunu söyleyen Özfatura, 'İzmir'de sabah ve akşam saatlerinde Mustafa Kemal Sahil Bulvarı'ndaki sıkışıklığı herkes görüyor. Devlet büyüğü geldiğinde ise İzmir iyice kilitleniyor. Kordon Yolu projesi hayata geçseydi İzmir'de trafik çok rahatlayacaktı. Ancak anlamak istemediler. Fransa'nın Nice şehrinde bu yoldan vardı. Hem çok harika bir aktivite ve eğlence alanı olacaktı hem de trafiği rahatlatacaktı. Bu yolla Mustafa Kemal Sahil Bulvarı ile Altınyol birbirine bağlanacaktı. Bir kısmı yıkıldı. Yıkılmasaydı, liman trafiğinin İzmir'e olumsuz etkisi olmayacaktı. Kordon'un manzarası da bozulmayacaktı. Aksine, Kordon'un manzarası çok daha güzel olacaktı. Şu anda da Kordon'un çok güzel bir manzarası olduğunu kimse iddia edemez. Zaten oraya hava karardıktan sonra eşinizle ve çoluk çocuğunuza çıkmanız çok da sağlıklı olmuyor' diye konuştu.
 

Manhattan Projesi engellendi


Kordon Yolu projesine getirilen eleştirilerle ilgili de 'bilen, bilmeyen konuşuyor' diyen Özfatura, şöyle devam etti: Bilen, bilmeyen konuşuyor. Ülkemizde konuyla ilgili ihtisas yapmamış kişiler herkesten çok fikir beyan ediyor. Bir kısmı da tamamen politik ve ideolojik saplantılarla bunu yapıyor.  Varyant viyadüğü fena mı oldu? Hem de gayet harika ve biblo gibi. İzmir'de istemezükçü gruptan dolayı ise ancak 15 sene de bitirilebildi. Alsancak Gar ile Turan Kavşağı arasında İzmir'i liman şehri yapacak olan Manhattan Projesi engellendi. O Basmane'deki utanç çukuru yıllarca bir yüzkarası olarak bekledi. Şimdi politik torpille oradan bilmem kaç kat aldılar. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin itirazına rağmen Ankara'da hallettiler işlerini. Ve galiba 40 kat falan vermişler. Orada gerçekten hatalı bir inşaat yapılacak. O güzelim projemizi reddederek İzmir'in gelişmesi engellendi.