Aykut Polatlı-Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın 'Doğal SİT Alanlarının Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Projesi' adıyla 2014'te başlattığı çalışmayla aralarında İzmir Çeşme, Seferihisar da olmak üzere binin üzerindeki yerde eskİ SİT sınırları yeniden belirlendi. Uzmanlar açıklamanın içeriğinin henüz kamuoyuyla paylaşılmadığını belirterek İzmir'le ilgili nasıl bir değişiklik yapılacağının bilinemediğini ama yetkililerin SİT alanlarını belirlerken doğa ve tarihe saygılı olmaları gerektiğini belirtti.
Konuyla ilgili Şehir Planlamacıları Odası İzmir Şube Başkanı Özlem Şenyol, SİT düzenlemeleri ile ilgili yapılan değişikliğin birçok boşluk ve açığı da içinde barındırdığını belirterek ilerleyen dönemlerde bu nedenle olumsuz durumlarla karşılaşılabileceğini söyledi. Şenyol, 'Mevcut SİT alanlarının derecelendirmesiyle ilgili yönetmelik değişti. Yönetmeliğin değişmesiyle aslında yeni statüler ortaya çıktı. Bu statülerde eski statülerden farklı. Bizim bugün 1. derece dediğimiz tamamen yapılaşmaya kapalı alanın 'Kesin korunacak alan'a denk geldiğini düşünsek de tanımların altında izin verilecek şeyler değişti. Neye göre birinci neye göre korunacak alan seçimi kriterleri de belirlendi yönetmelikte. Yönetmeliği teknik olarak değerlendirdiğimizde yoruma açık çok fazla hususun olduğunu görüyoruz. Eğer işin başlangıç noktası yönetmelikse yönetmelikte verilmiş olan SİT derecelendirilmesinde alınacak kriterlerin yoruma açık maddeler olduğunu, bir şart değerlendirilirken başka bir şartı da zorunlu kılmadığını ve insan eliyle oluşmuş değişimlerden ötürü derecelendirmede etkili olduğunu görüyoruz. Bu yönetmeliği teknik olarak yeterli görmüyorum. Bu yüzden de çıkacak sonuçlarda olumsuz durumlar olacaktır' dedi.

Yapılaşma hırsına dikkat

Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Helil Kınay, İzmir'de birçok yerde yapılaşma hırsı içerisinde hareket edildiğinin, özellikle SİT alanlarının bu nedenle titiz bir şekilde incelenmesi gerektiğinin altını çizdi. Kınay, 'Çalışmaların ekolojik değerlendirme raporuna göre yapıldığı ifade ediliyor. Malumunuz bu bölgeler çok hassas bölgeler, özellikle kendi kentimizi de düşündüğümüzde koruma altında olması gereken, korunmasına daha da dikkat edilmesi gereken bölgeler var. Buralarda yapılacak her türlü değişiklik ya da planlamayla ilgili projeler ne olursa olsun titiz bir şekilde incelenmesi, değerlendirilmesi ve buna göre hareket edilmesi gerekiyor. Çünkü tüm kenti ve kent süreçlerini etkileyecek şeyler bunlar. Özellikle de doğal alanlarımızın bu kadar kısıtlı kaldığını ve yapılaşma hırsına çok açık olduğunu düşünürsek, yetkililerin dikkatli olması gerekiyor. Bu noktada biz de değerlendirmelerimizi tüm meslek odalarıyla birlikte yapıyoruz' diye konuştu.

'Belli bir mantık yok'

İzmir'in çevre avukatlarından Şehrazat Mercan da bunca zamandır SİT alanları hakkında takınılan tavır ve yapılan değişiklerin belli bir mantık çerçevesinde yapılmadığını hatta mantıksızlık içerisinde hareket edildiğini belirterek, 'Yönetmelikle ilgili biz de sizin bildiklerinizi biliyoruz. Yapılan itirazları karşılayıp karşılamayacağını bilmiyoruz. Herkes davasını açacak. Bu konuda yapılan tüm işler karmakarışık. Mantığı yok yapılan işlemlerin, koruma ilkelerine uygun değil, koruma mantığıyla yapılmıyor. Yaşanılan, içinde oturulan köyleri nitelikli alan yapıyorsun ama nitelikli ve koruman gerekli yerleri de çeşitli amaçlarla açıyorsun' diye konuştu.