Şefika Bal-4 yıldır vintage kıyafetler satan Tahta Dolap'ın sahibi Hande Yücel, "Ben ezelden beri vintage kıyafetleri seviyorum. İstanbul'a gelip gittikçe orada olan birkaç yerden ve internetten alışveriş yapardım. Birinde gördüm ben de giyeyim tarzında oluşmadı benim vintage ilgim. Kendim keşfedip kendime yakıştırmaya başladım. Kıyafetlerin üzerine bir şeyler eklemeyi ve onları kendime özgü hale getirmeyi seviyorum. Vintage kıyafetlerin de tek olması insanlarda bir cazibe yaratıyor" dedi.
Sosyal medyanın vintage kıyafetlerin popüler olmasında etkili olduğunu söyleyen Yücel, "Özellikle bloggerların ve ünlülerin keşfiyle insanlar çok daha fazla duydu. Aslında biz ikinci el kıyafeti akrabadan alırız, durumu kötü insanlara veririz. Avrupa'da olduğu gibi bir ikinci el kültürüne sahip değiliz. Bazen dükkana gelip ikinci el kıyafetler olduğunu görünce geri çıkanlar oluyor. Ama ünlü insanlar giydikçe sosyal medya ile patladı" şeklinde konuştu.

'Beğendiysen giy gitsin'

Hande Yücel, "Bir insan giymek istiyor ve kendine yakıştırıyorsa her tür kıyafeti giyebilir. Ben herkesin bu konuda kendi fikrine göre hareket etmesini daha doğru buluyorum. Özellikle vintage çok farklı bir giyim tarzı ve herkesin bu konuda görüşleri farklı" diyerek şunları ekledi: Arkadaş grubu olarak gelenler bir kıyafeti denediklerinde birbirlerine soruyorlar, ama sorduğu arkadaşı vintage ile alakası olmayan birisi olabiliyor. O yüzden o arkadaşlara bu kıyafetin güzelliğini sormak çok doğru olmuyor. Ben hep kendin bak beğendiysen giy gitsin diyorum müşterilerime. Ama vintage kıyafette sürekli ben bunu nasıl kombinlerim tarzı düşünceler var. Sanki vintage giydiğimizde tamamiyle vintage ürünleri giymelişmişiz gibi görüyorlar. Ancak günümüz kıyafetleriyle vintage kıyafetleri bir arada kullanmak çok güzel oluyor.

'Ürünler Avrupa'dan'

Avrupa'dan ürünleri aldığını belirten Yücel, "Burada gördüğünüz kıyafetler toplama değil. Normal bir mağaza nasıl toptan ürün alıyorsa bizde yurtdışından satın alıyoruz. Gidip aldıklarımız da var, aracı olan toptancılarımız da var. Kendim gittiğimde genelde aksesuvar, takı, çanta gibi ürünleri satın alıyorum. Türkiye'den çok ürün almıyorum. Kişilerden ürün almıyorum. Çünkü çok fazla ürün var, kişilerden toplamaya kalkarsam baş edemem, ama tabii aslında öyle yapsam yerli ürünlere de ulaşabilirim." diye konuştu.
Yücel, doların artmasından etkilendiklerini belirterek, "En son Münih'e gittim. Alacağımız en ufak parçayı örneğin küpeyi 5 euroya alsak 25 lira ediyor. Gidip geldiğimize değmesi için de o ürünün satış fiyatı 60-65 lira olmalı "dedi.
Ürünlerin fiyat aralığı hakkında bilgi veren Hande Yücel, "Markalı ürünleri dışarıda bırakırsak 49, 149 lira arası diyebiliriz. Herhangi bir mağazadan daha ucuz ama sokak mağazalarından daha pahalı. Ama bunların tek ürünler olması çok güzel. Diğer ürünler gibi sıkılma vintage da söz konusu değil. Artık insanlar giymedikleri kıyafetlerini satmaya da başladılar. Bir mağaza ürününü pahalıya aldığı halde çok ucuza satıyorlar ancak vintage kıyafet her zaman alındığı fiyattan satılabiliyor" diye ekledi.

'Bu furya bitmez'

Zincir mağazaları tarafından piyasaya sürülen vintage ürünleri değerlendiren Hande Yücel, "Gerçek vintage ürünlere göre dikişleri kesinlikle çok farklı. Baya kaba dikişler kullanıyorlar. Ama onlar da çok vintage görünmek istemeyerek arada sezonların içine vintage seriler koyuyorlar. Bunun bize hem avantajı var hem dezavantajı. Avantajı insanlar büyük mağazalarda da vintage kıyafetleri görüyorlar ve gözleri alışıyor, buraya geldiklerinde de algıları daha yumuşak oluyor. Dezavantajı ise oralarda fiyatlar çok düşük. Ürünlerin kalitesi değil ucuzluğu insanları etkileyebiliyor. Ancak büyük markaların bu tür ürünler piyasaya sunması insanların gözünde bir doyuma ulaşması açısından beni korkutuyor. Çünkü insanlar çok çabuk sıkılıyor. Ancak yine de bu furyanın biteceğini düşünmüyorum. Moda sürekli bir dönüşüm içerisinde. 70'ler, 90'lar gibi ilerliyor. Biz de vintage kıyafetleri dönemlere göre takip edip müşteriyle buluşturuyoruz" dedi.

'1920'lerden kıyafetler var'

Ben kişilerden eşya toplamıyorum aslında, ancak bir anne-kız var bazen bana çok güzel kıyafetler getiriyorlar diyen işletmeci Hande Yücel, "Onlar da bu tarz kıyafetleri çok seviyor, kullanıyorlar. Mesela 1929'dan kalan elbiseler getiriyorlar. O annenin 1953'te kendi tasarımı olan elbiseler var, saf ipekten. 1910'lu, 1920'li yıllardan elbiseler getiriyorlar. Onların da aile büyüklerinden kalmış elbiseler var. 1960'lı yıllarda Viyana'dan alınmış elbiseler var. El işi olan, işlemeleri tek tek birisi tarafından örülmüş elbiseler var" diyerek tekil olarak aldığı her ürünün bir hikayesi olduğunu belirtti.
Sezon sonlarında 'Garaj Günleri' düzenleyerek daha ucuz fiyatlarla ürünleri müşteriye sunduklarını söyleyen Hande Yücel bu Eylül'de yeniden planladıklarını ekledi.