Ali Budak- Hükümet, zeytinlerin kaderini belirleme yetkisini kendi tekeline almak için hazırladığı tasarıyı genel kurula gönderdi. Tasarı yasalaştığında iktidarın dilediği şirkete zeytinlik alanları sanayi tesisi ya da maden sahası için izin vereceğini ve bu nedenle Türkiye'nin bütün zeytin ağaçlarının tehlikede olduğunu söyleyen Çiftçi-Sen Genel Sekreteri Erdem, 'Hükümet bu yasayı çıkarmayı 6 kez denedi ama başaramadı. Yasayı çıkaramayınca 2012'de yönetmelik çıkardı. Yönetmeliğin yürürlükte kaldığı 14 ay içerisinde, 18 bin 350 dekar zeytinlik alanda 26 madene işletme ruhsatı verildi. 14 ayda bunu yapanların, yasayı çıkardığında neler yapabileceğini düşünün!' dedi.

Muhalefet partileri ve zeytin üreticilerinin yoğun baskısı sonucu zeytin katliamında geri adım attığı izlenimi vermek isteyen hükümet, tasarıya eklettiği 'ancak' kelimesiyle zeytinlikleri kesip kesmeme yetkisini kendi tekeline aldı. Tasarıyla birlikte zeytinliklerin kaderi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı'nın ağzından çıkacak tek kelimeye bırakıldı. Tasarının son haline göre zeytinliklere 3 kilometre mesafede hiçbir sanayi tesisi ya da maden sahası açılamayacak. Ancak, bu yasağı belirleme yetkisi bakanın olacak. Bu da akla hükümetin izin vereceği şirketleri akla getiriyor. Kolin şirketi Yırca'da termik santral yapmak için bir gecede 6 binden fazla zeytin ağacını yok etmişti. Tasarı yasalaşırsa da bakanın 'yapılabilir' demesiyle patronlar, kestikleri her bir zeytin ağacı için 4 bin lira ödedikten sonra istediği kadar ağacı kesip, santralini ya da madenini açabilecek.


Erdem: 2012'deki yönetmelikle 26 madene işletme ruhsatı verildi


Bu yasanın 6 kez çıkarılmaya çalışıldığını ancak başarılamadığını ve mücadele edilirse bu tasarının da engellenebileceğine vurgu yapan Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu Çiftçi-Sen Genel Sekreteri Ali Bülent Erdem, 'Hükümet zeytinlikle ilgili daha önce 6 defa yasa çıkarmaya çalıştı. Ancak her defasında çıkaramayınca 2012 yılında yönetmelik çıkarıldı. Bu yönetmelik ise Danıştay Daireler Kurulu tarafından bozuldu. Ancak 14 ay yürürlükte kaldı. Yönetmeliğin yürürlükte kaldığı 14 ay içerisinde, 18 bin 350 dekar zeytinlik alanda 26 madene işletme ruhsatı verildi. 14 ayda bunları yaptılar. Bu yasa geçerse daha neler yaparlar. Bunu düşünmek gerekiyor. Yani 14 ayda yapılanlar aslında yapılacak olanları da gösteriyor. Düşündüğünüz zaman kafada net bir şey beliriyor' diye konuştu.


'Yırca yeniden tehlike altında'


Mevcut yasa olmasaydı Yırca'da santralin yapımının engellenemeyeceğine dikkat çeken Erdem, 'Yırca'da davayı kazanabilme nedenimiz mevcut yasaydı. Eğer olmasaydı Yırca'da santral yapılmıştı. Bütün zeytinlik alanlar olduğu gibi Yırca da yeniden tehlike altında. Şu anda bu yasa komisyondan geçti ve genel kurula geldi. Yasanın genel kuruldan geçmemesi için ısrarla sesimizi yükseltmeliyiz. Herkesin yasanın çıkmaması için mücadele etmesi gerekiyor. Yasa, talan yasasıdır. İstedikleri şirketlere istedikleri şekilde zeytin alanları verilecek. Bu işin şirketleri bile belli. Mersin'de nükleer santral, Yırca'da Kolin şirketi bu yasa dolayısıyla istediğini yapamamıştı. Bu yasa değişikliğiyle önlerindeki engeller kaldırılacak ve istediklerini yapacaklar. Çıkarılmak istenen yasa şirketlerin talepleri ve istekleri doğrultusunda çıkarılıyor. Aslında bu yasa şirketlerin yasasıdır.
 

Yasaya, zeytin sanayicileri de ilk kez karşı çıkıyor


'Şu anda yasa çıkmadı ama yasa çıkmış ve genel kurulda onaylanıp, bu iş bitti gibi gösteriliyor diyen ve bu şekilde kamuoyunda yanlış bir algı oluşturulduğunu belirten Erdem, 'Ülkesini seven ve mevcut zeytinleri korumak isteyen herkesin sesini çıkarması gerekiyor. Zaten ilk defa zeytin sanayicileri de bu yasaya karşı çıktı. Bunu unutmayalım. Bu çok önemli. Demek ki o kadar kötü. Çünkü bugüne kadar karşı çıkışları bu derecede yoğun olmadı. Buna da ayrıca dikkat çekmek gerekiyor. Bu süreçte özellikle zeytin bölgelerindeki bütün milletvekillerine baskı yapılmalı. Zeytin bölgelerindeki bütün milletvekilleri ve diğer milletvekilleri de ikna edildiğinde bu yasanın çıkması engellenebilir. 6 kez bunu başardık. Bir kez daha başarabiliriz. Buna inanmalıyız. Hepsi bir kenara zeytin bir bitki değildir. Bizler için bir kültürdür. Zeytinin üzerinde yükselmiş olan bir kültürel yapımız var. Her şeyimizle bağlı olduğumuz bu kültür elimizden alınmaya çalışılıyor. Kültürümüze ve geleceğimize sahip çıkmak adına bu yasanın çıkmaması için mücadele etmeliyiz' dedi.


Cengiz: Yasayla nükleer tesislerin önü açılıyor


Sanayici ve üreticilerin bu yasayı engellemek adına Edremit'te TARİŞ'le dün toplantı yaptıklarını söyleyen Çiftçi-Sen Üyesi ve zeytin üreticisi Hasan Cengiz, şunları söyledi: Ayvalık'ta özellikle Salih Madra ve Aydın Şansal bu konuyla uğraşıyor. TARİŞ Zeytin Birliği Başkanı Cahit Çetin iktidara yakındı. Ancak Olayın vahametine karşı o da yasaya karşı çıkıyor. Toplantıda zeytin üretimi yapılan illerdeki AKP milletvekillerine ulaşılıp, tasarının yanlışlığıyla ilgili bilgi vermek ve yasanın çıkarılmasının engellenmesi konuşuldu. Bu yasayla amaç Akkuyu'da nükleer santral, Soma'da Kolin'in yapmak istediği termik santral ve Bandırma'daki petro-kimya tesislerinin yapılmasıdır. Bu alanların çevresinde zeytin alanları var. Zeytin yasasındaki engelden dolayı bu zeytinlikler kesilemiyor ve bu projeler yapılamıyor. Bu projelerde ise çok büyük bir rant var. Özellikle nükleer santral iktidar açısından büyük bir prestij projesi. Son zamanlarda ABD'ye de bu konuda çıkış yapılıyor. Plütonyum işlenip, nükleer bomba yapma şansı doğuyor. Bu nedenle de iktidar buraya prestij projesi olarak yaklaşıyor. Bunun için de bir an önce yapması gerekiyor. Gerekirse kepçelerle girip işlemler başlatılacak.
 

Tibet: Bakanın 'geri çekebiliriz' beyanatı gerçek çıkmadı


Ankara'da Salı gününden beri toplantılara iştirak ettiklerini, her 3 partinin milletvekillerini ziyaret ettiklerini ve bakana söylenebilecek her şeyi söylediklerini söyleyen Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Ümmühan Tibet, şunları söyledi: Yasanın şu hali hazırlanırken bizden görüş alınmadı. Dolaylı olarak görüşlerimizi ilettik. Ancak tasarıda görüşlerimize yer verilmediğini gördük. Bakanla gerçekleştirdiğimiz görüşmede; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'yla günün ihtiyaçları doğrultusunda ve zeytini gerçekten etkili koruyacak şekilde düzenleme yapma talebinde bulunduk. Alelacele bu yasanın içerisinden çıkarılmasını istemedik. Bakanın geri çekebiliriz beyanatı vardı. Toplantılar sırasında da geri çekileceği yönünde intibah uyandı. Komisyon toplantısında ise geri adım atılıyormuş gibi yapılıp, 20'nci maddeye 'ancak' ile başlayan cümle eklenmesiyle yasa tamamen hükümsüz hale getirildi. Çünkü o cümleyle zeytinlik alanlarda konut, turizm işletmesi yasaklanırken maden ve endüstriyel tesis yapılabilir eklendi. Bu konuda önleyici hiçbir şey yok. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'na da bu yetkiyi veriyor. Hatta bakan da yetkisini ilin valisine devredebiliyor. Valinin belirleyeceği kurulda, 7'si direkt valiye bağlı bürokrat ve 4'ü STK temsilcisi olacak. Bu kurul hiçbir işlevi olmayan, göstermelik bir kuruldur.


Parasını veren istediği kadar ağaç kesebilecek


'2 bin yaşındaki bir ağaç izinsiz kesildiğinde 4 bin lira cezası var. 2 bin yaşındaki bu ağacı hangi maddi değer geri getirebilir ki?' diye soran Tibet, 'Bir de bu durum zeytinlerin kesimini engellemez. Para cezasıyla isteyen cezayı ödeyip istediği ağacı kesebilir hale gelecek. Tasarıyı sektörün görüşü alınmadan, mutabakat sağlanmadan bu şekliyle kabul etmiyoruz. Çanakkale'den Urfa'ya kadar bütün zeytinlik alanlarımız şu an tehdit altında. Tehdit kalkmış değil. 1 dekarda 15 ağaçtan az olmayacak maddesi durduğunda kaba bir hesapla 100 milyon ağacımızın gideceğini hesaplayabiliyorduk. Çünkü 2000 yılından önceki zeytinliklerimiz tehdit altındaydı. Şimdi ise ne kadar ağacımızın yok olacağını öngöremiyoruz. Her yerdeki zeytinliklerimiz gidebilir. 20'nci maddenin her bir cümlesinin incelenmesi gerekiyor. Çünkü her bir cümle tehlike içeriyor. Ortada alelacele çıkarılacak bir yasa yok. Hem bu acele niye? Neden bu kadar acele edildiğini anlamış değiliz. STK'lar tarafından objektif olarak yasanın irdelenmesi ve kararın ona göre verilmesi gerekir. Noktasal çözüm gerekir. Ülke genelini kapsayacak şekilde yapılacak olan değişiklik çok büyük hasarlara neden olacak' dedi.
 

Yasa 10 milyon üreticiye rağmen çıkarılmasın

Bu konu hakkında sağduyunun hakim olacağını düşündüklerini belirten Tibet, sözlerini şöyle tamamladı: Tasarı komisyondan geçti ve genel kurulda sağduyunun hakim olacağına inanmak istiyoruz. Bütün milletvekillerinin vicdanına sesleniyoruz. Başbakan Binali Yıldırım'la da görüşeceğiz. Bu tasarının bu şekilde geçirilmemesi için elimizden gelen her türlü çalışmayı yapmaya kararlıyız. Bu konunun siyasal çekişmeye konu edilmesini istemiyoruz. Bu konu siyasal değildir. Sadece zeytinciyiz ve gelecek kaygımız nedeniyle zeytinciliği korumak istiyoruz. Bu karar gelecek kuşakları yüzlerce yıl etkileyecek bir karardır. Yapılmak istenen değişikliğin sonuçlarının sektörde geri dönülemez hasar yaratacağı, bu kadar önemli bir yasa değişikliği için sektörün görüşlerinin mutlaka alınması gerektiği Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü'ye bildirildi. Zeytincilikle dolaylı ve doğrudan geçimini sağlayan 10 milyon kişiye rağmen rantçı lobilerin baskılarına boyun eğecekse, zeytincilik sektörünün ağırlığı dayanılmaz olacak. Bu konuda bütün milletvekillerinin vicdanlarına sesleniyoruz.