İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği (İZSİAD) Başkanı Hasan Küçükkurt, 'Biz iş insanı olabiliriz ama bu ülkeyi ve İzmir'i sadece dar pencereden gören bir örgüt değiliz. İzmir'in ve Türkiye'nin sorunlarıyla ilgileniyoruz ve bunlara çözüm yolları üretmeye çalışıyoruz' diyor

İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği (İZSİAD) 1992 yılında kuruldu. Geçen zamana rağmen etkin çalışmalarıyla günümüze kadar gelebilen nadir derneklerden. İZSİAD da zor günlerden geçmiş; ancak adeta küllerinden doğarak çalışmalarına devam etmiş. Şimdi yaptığı organizasyonlarla, hayata geçirdiği projeleriyle İzmir'e ve Türkiye'ye katkı sunmaya çalışan önemli bir sivil toplum örgütü olarak yoluna devam ediyor. İZSİAD'ın çalışmalarını ve bu zamana kadar yaşadığı değişimleri İZSİAD Başkanı Hasan Küçükkurt'a sorduk.

*İZSİAD'ı kısaca bize anlatır mısınız?


İZSİAD 1992 yılında bir sivil toplum örgütü olarak kuruldu. İş insanlarının bir araya gelmiş olmasına rağmen sektörel bir örgüt değil. Bu da demek oluyor ki İzmir'in ve Türkiye'nin sorunlarıyla herkes gibi ilgileniyoruz ve bunlara çözüm yolları üretmeye çalışıyoruz. Biz iş insanı olabiliriz ama bu ülkeyi ve İzmir'i sadece dar pencereden gören bir örgüt değiliz. Tabii bugünlere zor şartlarda geldik. Bazen üye sayımız inanılmaz şekilde düştü; etkinliklerimiz, aktivitelerimiz ve işlevimiz neredeyse sıfırın altına indi. Ama eski başkanlarımız ve üyelerimizin özverili çalışmalarıyla küllerimizden yeniden doğduk. Şu an da İzmir'in en önemli ve en büyük, sesi en çok çıkan sivil toplum örgütü olduğumuzu düşünüyorum. 400'e yakın üyesiyle İzmir ve Türkiye'de ağırlığı olan bir örgüt olduk.

*İZSİAD'ın yeni projeleri var mı?

İZSİAD devamlı ciddi projeler ile adını duyurmayı seven bir örgüt. Yakın zamanda 2 tane büyük organizasyon yaptık. Benim ve üyelerimiz açısından son derece önemli olan 2 etkinlikti. Bunlardan biri bağımlılık üzerine gerçekleştirdiğimiz etkinliğimiz, bir diğeri de iş sağlığı ve güvenliği konusunda gerçekleştirdiğimiz zirve. Bağımlılık projesi konusunda bilgi vermem gerekirse, bu projenin finansmanını biz gerçekleştiriyoruz. Ama bu sonuna kadar değecek bir proje. Gençlerimizi sokaklardan ve kötü alışkanlıklardan kurtarmaya çalışıyoruz. İş Sağlığı ve Güvenliği Zirvesi de kendi alanında yapılmış en büyük zirve oldu. Bir iş örgütünün ve işadamlarının gerçekleştirdiği tek zirve oldu. Bundan önce işçi örgütleri ve sendikalar bu tür organizasyonlar yapıyordu.

*İzmir'de işsizlik oranı fazla olmasına rağmen işletmeler eleman bulamıyor, bunun sebebi nedir?


Ben bu konuda yorum yaparak spekülasyonlara neden olmak istemiyorum. Ama kısaca İzmir'de işsizlik yok, iş beğenmeme var. Bunu sadece ben değil, İŞKUR da söylüyor. İŞKUR'un söylediği, '13 bin 800 tane işçi arıyorum'. Kimi firma 100, kimisi 20 eleman arıyor. Bu 13 bin 800 eleman, İŞKUR'a bavuran firmaların ihtiyacı. Bir de İŞKUR'da olmayan ve gazete ilanlarıyla işçi arayan binlerce firma var.

*Kalifiye eleman yetiştirmeye yönelik sizin de bazı projeleriniz vardı. Son durum nedir?


Bahsettiğiniz projemiz, sokak çocuklarına iş edindirme projesidir. Bu konuda birçok kurumla bir arada çalıştık. Bununla ilgili toplantılar, brifingler yaptık. Maalesef tam istediğimiz ve hedeflediğimiz sonuçlara ulaşamadık. Sokaklarda yaşayan çocukları üyelerimizin işletmelerine aldık ama çocuklarımız buralarda çalışmak istemediler. Birçoğu 2 ve 3 gün gelip işi bıraktı. Buradan sizin aracılığınızla söylemek istiyorum; yine böyle bir proje yapılırsa, seve seve katılmaya hazırız.

*Birçok projenizin amacı, gençlerimizin kötü alışkanlıklardan uzak tutulması değil mi?


Evet. Hem bir meslek öğrensinler hem de sokakların vereceği kötü alışkanlıklardan uzak dursunlar diye yapılmış bir projeydi. İZSİAD bu konuda ve buna benzer birçok konuda da projeler yaptı. Diğer projelerden de söz etmek gerekirse... Şakran Cezaevi'ndeki kadın mahkumlarımıza mikro kredi imkanı sunuldu. Kadın Dostu Kent İzmir projesini yaptı. İZSİAD bu konularda ciddi olarak duyarlılık gösteriyor. Tekrar söylemek gerekirse, İZSİAD bu tür projelere destek olmaya her zaman hazır.

*İş kazaları ve güvenliği konusunda üyelerinizin bakışı nedir?


Bu konuda birçok iş insanımızın bilgi eksikliği var. Bilgi eksikliği olanların arasında üyelerimiz de mevcut. Kötü niyetli olan bu güvenlik önlemlerini zaten almıyor. İyi niyetli olup da ciddiyetini kavrayamayan iş insanları ve üyelerimiz var. Dolayısıyla biz de bu konuda İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda eksiklikleri gidermek için bir zirve, panel düzenledik. Bu konuda yetkin ve örnek firmalarımızı, Vestel, Tüpraş, Petkim, İzmir Demir Çelik, İndesit gibi firmaları, zirvemize davet ettik. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin de katkılarını görmezden gelemeyiz, onlara teşekkür ediyorum. Birbirinden önemli oturum ve paneller yaparak, bu konuda katılımcıların bilinç düzeylerini arttırarak, alınması gereken önlemleri anlattık. Katılımcılar açısından çok önemli ve yararlı bir zirve oldu. Doğrusu bu kadar yoğun ilgi gösterilmesini beklemiyorduk. Zirvede 1012 tane kayıtlı katılımcı vardı. İlk defa yapılan bir zirve için bu çok müthiş bir şey. Zirve sonrası bir sürü iş insanından iyi tepkiler aldık. Şimdiden gelecek zirve ne zaman diyenler ve yer ayırtanlar var.

İş kazaları malesef ülkemizin kanayan yarası. Sürekli yenileri geliyor. Dünyanın başka ülkelerinde neden bu kadar iş kazası olmuyor? Demek ki bizde bir eksiklik var. Türkiye'nin en önemli meselesi, iş sağlığı ve güvenliği. Avrupa'nın çok gerisinden geliyoruz. Sadece işçi hayatını kaybetmiyor kazalarda, bir sürü kişinin ekmek yediği bir iş yeri de kapanabiliyor. Yanlış anlama olmasın. Benim için tabii ki can önce gelir ama bu yüzden birçok işçinin ekmek yediği bir iş yeri, bir fabrika kapanıyor. O yüzden de diyorum ki ne canlarımız gitsin, ne de birçok kişinin ekmek yediği bu iş yerleri kapansın. Burada en büyük sorumlu tabii ki işverendir. İşveren her türlü güvenlik önlemini almakla mükelleftir.

*Ama iş yerlerini denetleyecek uzmanlar, işverenden maaşlarını alıyorlar. Bu düzen içerisinde ne kadar bağımsız hareket edebilir ve denetleyebilirler ki?

Uzmanlar, devletin bünyesinde çalışırsa iyi olur. Ama devletin yeterli sayıda elemanı yok. Bu konuda bazı çalışmalar da yapılabilir. Ama asıl olan güvenlik ve tedbir noktasında işverenleri bilinçli hale getirmek. İşveren güvenlik önlemlerini almayı bir külfet olarak görüyor. Halbuki böyle yaparak daha fazla zarara giriyor. Öncelikle bu mentaliteyi değiştirmek gerekiyor. O zaman işveren, yasal yaptırımlara gerek kalmadan bu önlemleri kendi kendine alabilir.

*Karaman Ermenek'e gittiğinizi biliyorum. Orada ne gördünüz ve ne hissettiniz?


Orada çok kötü bir atmosfer var. İnsanlar perişan haldeler; o anneler, eşler, babalar ve çocuklar. Madenden su çekimi bitmiş, sıra balçığa gelmiş. Ben gittiğimde bu konuda çalışmalar yapılıyordu. Beni üzen bir nokta da madencilerimizi bulduğumuzda oradan nasıl çıkartacağımız. Çok zor bir durum ve bu konuda çok üzüntülüyüm.