İzmir Büyükşehir Belediyesi AKP grup Başkanvekili Bilal Doğan CHP'li belediyelerin konser belediyeciliği yaptığını, altyapı ve ulaşım ile ilgili çalışmadıklarını iddia etti. AKP hükümetinin çalışmalarının İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Konak Belediyesi tarafından kasıtlı olarak engellendiğini vurgulayan Doğan, AK Parti'nin İzmirlinin yeme içme alışkanlıklarına karışacağı gibi kötü bir propagandanın yapıldığını söyledi.


- Bize kendinizden söz eder misiniz?

Şu an AK Parti'nin Konak Belediyesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi meclis üyesiyim. Aynı zamanda AK Parti İzmir Büyükşehir Başkan Vekiliyim. Bundan önce de AK Parti'de İl Başkan Yardımcılığı yaptım. 2002'den beri AK Parti içindeyim. Bu arada İzmir Ticaret Odası meclis üyesiyim. Finans sektöründe faaliyette bulunuyorum, eski vergi müfettişiyim, 1994'ten beri de ticaretle uğraşıyorum.

- Sizi politikaya iten kuvvet neydi?

Eski bir kamu görevlisiydim. Kamu görevlisiyken kentin, memleketin sorunlarını takip ediyorsunuz, izliyorsunuz. Kamu görevlisiyken gözlemlediğiniz şeyleri seslendirme şansınız olmuyor. 1994 yılında istifa edip ticarete atıldım. Ticarete atıldıktan sonra düşüncelerimi seslendirme imkanım oldu. O günden sonra kentle ilgili sorunları izleyip gözledikçe, sorunun içinde de yer alınca bu sizde bir birikim oluşturuyor. Bu birikim daha sonra da politikada alt yapı oluşturuyor. Bu altyapı ile bugüne kadar gelmiş olduk.

- Milletvekili ve belediye başkanlığı adaylıklarınız oldu. Önümüzde milletvekilliği seçimi var, nasıl bir çalışma içerisindesiniz, sizi aday olarak görecek miyiz?

Şu anda bu konuyla ilgili öngörü ya da tahminde bulunmak zor. Aday adayı olmak için bile partinin bir disiplini var, aday olabilirsiniz veya olamazsınız, şu görevdekiler aday olabilir bu görevdekiler aday olamaz diye bir açıklama gelir. O açıklamaya göre aday olunur yoksa ben şimdi adayım demenin hiçbir mantığı yok. Aday olma imkanı verilebilir de, verilmeyebilir de. Şu anda verilen görevi en iyi şekilde yapmak için bir çabamız var.

- Siz iki belediyede de meclis üyesi olarak belediyelerin hangi tutumlarını eleştiriyorsunuz?

Belediye Başkanımız Aziz Kocaoğlu'nu dinleyince öyle bir kent anlatıyor ki şaşırıp kalıyorsunuz. Anlattığı kentte hiçbir altyapı problemi yok, ulaşım problemi yok, kent içi trafik sorunu yok, çöpler düzenli toplanıyor, İzmir'i hiç sel basmıyor, itfaiyesi sular altında kalmıyor, aynen Afrika ülkelerinde olduğu gibi vahşi depolama sistemiyle çöp toplanan bir kent değilmiş gibi öyle bir kent anlatıyor ki dinlerken hayal dünyasına gidiyorsunuz. Kendinizi Paris'te, Barcelona'da, Madrid'de sanıyorsunuz. Bunlar Akdeniz'in incisi kentler, böyle bir kentte zannediyorsunuz kendinizi. Uyutmaya çalışıyor herhalde diyorsunuz, acaba diyorsunuz samimi mi değil mi, ama görüyorsunuz ki kendisi de inanıyor buna, kendisini kaptırmış gidiyor. Bunu dinledikten sonra Büyükşehir'den sokağa çıkar çıkmaz çok kirli, çöpleri toplanmamış, hiç de temiz olmayan bir kentle karşılaşıyorsunuz. Belediyecilik anlamında belediyenin en sıradan toplama işini bile yapamadığını görüyorsunuz. Ondan sonra sırtınızı Kordon'a çevirdiğinizde bir bakıyorsunuz ki kentin yüzde 70'inin sağlıksız yapılardan, gecekondulardan, Allah korusun ilk depremde yıkılacak binalardan oluştuğunu görüyorsunuz. Birden gerçeklerle yüz yüze kalıyorsunuz. Az daha ileri gidiyorsunuz, bir bakıyorsunuz ki otobüs durakları, metro durakları İzmirli hemşerilerimizle dopdolu. Sabah akşam duraklarda müthiş bir kalabalık var. Metroda, İZBAN'da, otobüslerde, Hindistan ve Çin'deki gibi ağzına kadar tıka basa insanlarla karşılaşıyorsunuz. Bir süre sonra yağmur yağıyor. Dünyanın deniz kenarında olan kentlerine bakıyorsunuz, hiçbir sel felaketiyle karşılaşmıyorlar ama İzmir'de sokaklar adeta nehire dönüşüyor. Hemen kentin göbeğinde, yakın bir zaman içerisinde Boğaziçi'nde insanlar sular altında kalıp boğulabiliyor. Dünyanın başka hiçbir kentinde böyle bir şeyle karşılaşmak mümkün değil. Üstelik Boğaziçi'ne altyapı yeni geliyor. Altyapıyı yaparken de yanlış yapıyorlar. Kimseye danışmadan, muhtara bile itibar etmeden, abuk subuk mühendisliklerle kanaletler yapmaya çalışıyorlar. Sonuçta da sokaklarda bir gencimiz hayatını kaybetti. Bu sadece İzmir'in Konak'ına 3 kilometrelik bir mesafede oluyor.

- Peki belediye iş yapmıyorsa ne yapıyor?

Konser belediyeciliği yapılıyor. Bu kente Burhan Özfatura'nın altyapı yatırımından sonra bu kente herhangi bir altyapı yatırımı yapılmamıştır. Bu kentin sadece üstüne yatırım yapılmıştır. Çiçek böcek belediyeciliği yapılmıştır. Parklar yapılmaya çalışılmış ancak bu da yapılamamıştır. Kordon'a getirilen çimler bozuk çıkmış, mantarlı ve hastalıklı çıkmış, çimlemeyi bile başaramamışlardır. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve birçok metropol belediyesi, buna Konak Belediyesi'ni de dahil edebilirz, sadece şarkıcı türkücü getirerek konser belediyeciği yapıyor. İnsanlar şarkılarla türkülerle avutulmaya çalışılıyor, insanların günlük yaşamını kolaylaştırmaya yönelik ulaşım, altyapı hizmetlerinin hiçbiri yok.

- İzmir Belediyesi'nin iktidar partisinin yatırımlarını engellediğini sıkça söylüyorsunuz...

Evet. Örneğin bu kentin ulaşımına katkı koymak için Cumhuriyet tarihinin en uzun soluklu ve en başarılı bakanlarından olan Binali Yıldırım'ın çabasıyla İzmir'in kent içi trafiğini rahatlatmak adına Konak'taki trafiği alıp Yeşildere'ye, Buca'ya, Bornova'ya aktarabilmek için yaklaşık 1700 metrelik bir gidişli dönüşlü tünel inşaatına başlanmış ancak başta Konak Belediye Başkanı olmak üzere bu tünele yönelik itirazlar gelmeye başlamış, yine odalardan itirazlar gelmeye başlamış ve bu tünelin inşaatının durdurulmasına yönelik yargıya gidilmiştir. Oysa burada esas amaç hükümetin yapmaya çalıştığı, çok yakında İzmirlilerin hizmetine girecek olan tünelin hükümetin İzmir'e yapmış olduğu projeyi kamuoyunun gözünden kaçırmak adına bu inşaatın uzatılmasıdır. Bu inşaatın durdurulmasıyla İzmirliye hizmetin gelmesi engellenmektedir.

İzmir kulüplerinin, takımlarının maç yapmak için ihtiyaç duydukları Alsancak Stadı ile Karşıyaka Stadı projelerinin ihaleleri yapıltı, bu yaklaşık iki yıl zaman aldı. Karşıyaka Yalı Stadı ve Göztepe'deki statlar yapılmaya çalışılmış ancak İzmir Büyükşehir Belediyesi, 15 günde bir yapılacak olan maçların o bölgeye ekonomik anlamda, sosyal anlamda hareketlilik getireceğini bildiği için her türlü engeli çıkartmaktadır. Çözüm olarak önerilen yerlerin de hiçbirinin stat yapmaya elverişli olmadığı görülmüştür. Göztepe ve Karşıyaka stadı inşaatı başladığı anda çok kısa sürede hizmete girecektir; ancak İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin kentimizi spor salonlarından da mahrum bırakmaya yönelik girişimleri devam ediyor, devam edecek.


- Peki nasıl oluyor da 11 yıllık çözümsüzlüğe rağmen CHP hala yüksek bir oy farkıyla kazanabiliyor?

İzmir Büyükşehir Belediyesi'ni CHP'nin almasının gerekçelerine baktığımızda, CHP özellikle AKP ile ilgili olarak çok ciddi bir propaganda yapıyor, İzmirli halkımız da buna inanıyor. Özellikle İzmirli seçmenin günlük yaşamına müdahale edileceği, halkın yeme içme, günlük yaşamına karışılacağı algısı yaratılıyor. Oysa İstanbul'a, Antalya'ya baktığımızda AK Parti Belediyeciğinde hizmet nasıl götürülür derdi olduğu görülür. Ancak hizmetleri götürürken ideolojik ayrımcılık yapanın ve her türlü ayrımcılığı yapanın CHP'li belediyeler olduğunu görüyoruz.