İzmir'in Çernobil'i, 3 Aralık 2012 tarihli Radikal Gazetesi'nin manşetiydi. Serkan Ocak tarafından yapılan haberde; 1940'lı yıllardan 2010 yılına kadar çalışan kurşun fabrikasının atıkları içinde 2007 yılında Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) tarafından radyoaktivite tespit edildiği yazılıydı. Haberin ayrıntısında bu atıkların Türkiye'ye girişi yasak olan nükleer reaktörlerin kontrol çubuklarında bulunan Eu 152 atom izotopu olduğu, bundan yerel ve merkezi yönetimin haberdar olduğu da yer almaktaydı. Meğerse nükleer santralimiz olmadan, atıklarıyla yaşıyormuşuz da haberimiz yokmuş.

Ondan sonra neler oldu neler...

Şirket yetkilileri hakkında henüz atıkların radyoaktivite içerdiği ortaya çıkmadan açılan davada nükleer atıkların da tartışıldığı yargılama sonunda İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi sonunda beraat kararı verdi.(1)

'Kaş yaparken göz çıkarmak' şeklinde başlatılan ayrıştırma projesi için İzmir Valiliği tarafından Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değildir kararı verildiği ortaya çıktı. Açılan dava sonunda mahkeme "Radyoaktif kirleticiler özellikle insan, hayvan ve bitki sağlığına olumsuz etkiler yaparak çevreyi ve ekolojik dengeyi bozan, canlılarda genetik değişikliklere yol açan, insan ve diğer canlılara zarar veren maddeler olduğundan mutlaka ÇED yapılması gerektiği" gerekçesiyle iptal kararı verdi, Danıştay da gerekçeli biçimde bu kararı onadı.

Ama mahkeme kararını hiç kimse umursamadı, EGEÇEP'in ve mahallelilerin tüm uyarılarına ve şikayetlerine rağmen sahada zaman zaman ne olduğu bilinmeyen çalışmalar yapıldı.(2)

Şimdi; Çevre İl Müdürlüğü alandaki çalışmalara ilişkin tuttuğu tutanakları ve düzenlediği raporları İzmirlilerden gizliyor. TAEK de, "...benden istenen ayrıştırma ve temizlik danışmanlığının süresi 28.04.2015'te sona erdi, bundan sonra yapılanlardan benim haberim yok, benim denetimim de değil, yapılanlar İzmir Valiliği'nin koordinasyonunda yapılıyor, ne yapılıyorsa benden habersiz yapılıyor..." diyor.

Düşünebiliyor musunuz? Ülkede nükleer santral yokken, İzmir'in göbeğinde nereden geldiği, kimin getirdiği belli olmayan santral atığı var, başta sorumlu kurum olan TAEK, benden ücreti karşılığı danışmanlık hizmeti alınmıyor o yüzden benim yapacak bir şeyim yok diyor, İzmir Valiliği Çevre İl Müdürlüğü'nün ne yaptığı belli değil, yaptıklarını daha doğrusu yapmadıklarını halktan gizliyor, İzmir Büyükşehir Belediyesi de hiç üzerine alınmıyor, bu işte yok. Emrez Mahallesi'nde, Aydın Mahallesi'nde, burada çalışmalar yapılıyor, kuru havalarda tozdan boğuluyoruz, yağışlı havalarda için için yanan atıklardan çıkan kokudan duramıyoruz diye halk feryat ediyor.

Aydın Mahallesi'nden Ayşe hanım, Nazmiye hanım, Makbule hanım; "Biz insan değil miyiz, biz bu pisliğin içinde boğuluyoruz, hastalanıyoruz, ölüyoruz, bizi kimse niye düşünmüyor?" diye çığlık atıyorlar. Bu çığlığı İzmir'li yöneticiler duymuyorlar, en acısı İzmirliler de umursamıyor ve İzmir 'Çernobil' olmaya devam ediyor.

1-Nükleer tehdit
2-İzmir Gaziemir'de ÇED'siz kazı yapıyorlar