Ne zaman İstanbul takımı tutan dostlarımızla İzmir kulüplerinin yaşadıkları sorunları ve zorlukları konuşsak ortak önerileri tüm İzmir takımlarının birleşmesidir. Bu kişilere şu soruyu sorarım her zaman: 'Siz Şampiyonlar Ligi'ni kazanmak ister misiniz?' Yanıtları evet olduğunda neden üç İstanbul takımı İstanbulgücü ismi altında birleşip Türkiye'ye Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu getirmiyorsunuz diye latifemi yaparım.
Her fırsatta çekirdeğe çiğdem; domatese domat demekle övünen; boyozla kahvaltıları hiçbir şeye değişmeyip; İzmir'e ait olan her şeyin farklılık yarattığını iddia eden bu dostlarımız nedense kendilerini armasında İzmir yazan kulüplerle değil İstanbul kulüpleri ile özdeşleştirirler. Üç İstanbul kulübünün tarihi geçmişleri ile birleşemeyeceklerini söylerken; mazileri doksan-yüz yıl olan İzmir kulüplerinin birleşme önerilerindeki çelişkilerinin farkında olmazlar.
Geçmiş yazılarımda dile getirdiğim gibi İzmir takımlarının arasındaki rekabet yapıcı rekabet ortamına yansıtılırsa bu İzmir kulüplerinin gelişmesini ve başka şehirlerin takımları ile yarışabilir duruma gelmesini sağlayacaktır. Rekabet yıkıcılığa dönüşürse yalnızlığımız her geçen gün artacaktır. Bu farkındalıkla bu yıl Alsancak Stadını paylaşacak dört İzmir kulubü olan Altay, Karşıyaka, Göztepe ve Altınordu beraber hareket etme kararı aldı. Ortak sorunlara ortak çözüm arayışına ilk olumlu destek Sayın Valimiz Mustafa Toprak'tan geldi. Henüz 31 Mayıs 2013'te göreve başlayan valimiz kısa zaman içerisinde kulüplerimizin sorunlarını dinleyerek, ortak çözüm arayışlarına destekleri ile Alsancak Stadının zeminin yenilenmesinde büyük katkısı oldu.
Mazileri yüz yıla ulaşan kulüplerimizi sadece spor kulübü olarak görmek onlara haksızlıktır. Bu kulüpleri kültür mirası, İzmir'in tarihinin bir parçası, İzmir'in simgeleri olarak görmemiz gerekmektedir. Bugün dünyada Barcelona kulübü başarıları bu kente fazladan milyonlarca turisti çekebilmekte ve buranın halkı için yeni yatırım ve gelir olanaklarının aracılığını sağlamaktadır. Türkiye'nin en üst seviyedeki liginde yer alan iki Kayseri takımı; bu şehrin en azından üç İstanbul takımı ile oynayacakları altı lig maçında hem Türkiye gündeminde yer almasına hem de şehre büyük bir ekonomik katkı sağlanmasına fırsat sağlayacaklardır.
Geçen yıl Konak Belediye Başkanımız Hakan Tartan'ın desteklerinin devamını dilemek ve diğer şehri yöneten önderlerden benzer yaklaşımı ummak sadece sporsever birinin beklentisi değildir. Bu beklenti bu şehre aşık, bu şehre sahip çıkan; kendini bu şehirle özdeşleştirmiştir insanların beklentisidir.
Bu yıl ticari işbirliği kurabileceğimizi umduğumuz, Alsancak Stadına verebilecekleri katkılarla İzmir kulüplerinin bir parça nefeslenmesini sağlayabilecek İzmirli ticari şirketlerle görüştüğümüzde maalesef birçoğunda benzer yaklaşımla karşılaştık. Altay kulübüne destek olursak; Göztepe de ister. Göztepe'ye yardım edersek Karşıyaka da ister ve tepki çeker. Bu şirketleri yönetenlerin bu şark kurnazlığını acaba Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş gibi milyonlarca seveni olduğu kadar milyonlarca karşısında olacak kulüplere destek olan firmalar hiç düşünmüyor mu? Galatasaray'ın stadına isim hakkı veren şirket Fenerbahçelilerin tepkisini hesaplamaktan aciz mi? Ya da tersi. İzmir'den her hafta uçaklarda yer kalmayacak şekilde İstanbul ekiplerinin maçlarına giden; kombineleri ve locaları olan şirket sahipleri ve yöneticileri bir İzmir kulübüne destek olurken diğerinin tepkisini hesaplarken; bu davranışlarının Altay, Göztepe ve Karşıyaka camialarında tepki oluşturabileceğini neden göz ardı ediyorlar.
Biz İzmirliler bugünün koşullarında birlik olmalıyız. Bugün bizimle olanla birlikte her zaman yürümeli, bugün bizleri yalnız bırakanları unutmayıp; yanımıza gelmek istediklerinde bizler yalnız bırakmalıyız.