Bu köşede en çok çevreye ilişkin yazılar yazmışımdır, bunların içinde en çok konu ettiğim de Efemçukuru Altın Madeni. Gene aynı konuda yazacağım, bu sefer İZSU'yu size şikayet edeceğim. 
Efemçukuru Altın  Madeni İzmir'in en çok suyunu sağladığı en temiz su kaynağı olarak nitelendirilen Tahtalı Havzası sınırında yer alıyor. İzmir'in başka kaynaklara muhtaç olmaması için planlanan Çamlı Barajı projesinin de dere mutlak alanı içinde olan bir işletme. O yüzden bu madene ilişkin en önemli itiraz İzmir'in su kaynaklarını kirleteceği itirazı. Bu konuda onlarca bilimsel rapor var, dava dosyalarında var, üniversitelerde var, akademik meslek odalarında var, EGEÇEP ve diğer ilgili sivil toplum örgütlerinde var, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde, İZSU'da var. En son İzmir 1. İdare Mahkemesi'nin 2014 yılında yaptırdığı keşif sonunda düzenlenen bilirkişi raporu var. Mahkeme denetiminde yapılan inceleme sonunda düzenlenen rapora göre, Haziran/2011'den bu yana çalışan maden işletmesi yöreyi kirletmeye başlamış bile. Bu rapor üzerine verilen iptal kararının, bilirkişilerin İzmirli oldukları için Danıştayca bozulmasına, ardından çıkan usul tartışmalarına hiç girmeyeceğim. Ortada bir bilimsel gerçeklik var, EFEMÇUKURU ALTIN MADENİ TOPRAKTA VE SUDA AĞIRMETAL KİRLİLİĞİNE YOL AÇIYOR. Bu kadar açık tehlike karşısında İzmir'in ayağa kalkması gerekmez mi? Kirletici faaliyetin durdurulması gerekmez mi? Ne yazık ki öyle olmadı, olmuyor. 

Kuşkusuz İzmir'in sağlığını tehdit eden bu olaydan sorumlu olanlar çok fazla ama bu işin bir de yasal sorumluları var. İzmir'in su havzalarını koruma görevi ve sorumluluğu yasal olarak İZSU'ya aittir. O zaman baş sorumlu İZSU'dur, İzmir Büyükşehir Belediyesi'dir, kişi olarak da bu idarelerin başkanı olan Aziz Kocaoğlu hem yasal hem de siyasal sorumluluk taşıyan kişdir. O zaman İZSU ve Sayın Kocaoğlu'nun bu işi dert etmesi gerekmez mi? Hakkını yemeyelim, zaman zaman dert ettiğini söylüyor. En son geçen yıl Kocaoğlu daha ne kadar susacak (1) diye yazmamız üzerine, 'Konuşmuyor, konuşmuyor' diyorlardı, konuştum işte. Tahtalı Barajı ve Çamlı Barajı altın madeninin tehdidi altındadır. Tahtalı Barajı bittiği zaman İzmir'e hak getire. Allah sonumuzu hayır etsin. İzmir'in su havzası olsa bizim Gördes'te, Akhisar'da, Manisa'da ne işimiz var" dedi. (2) Bundan sonra bir daha da konuşmadı.

En son olanı da aktarmak istiyorum; EGEÇEP, İzmir Tabip Odası, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası ve Ahmet Karaçam'ın yürüttüğü davaya geçtiğimiz günlerde İZSU müdahil oldu. Buna İZSU davasına sahip çıkıyor dedik ve sevindik. Ama sevincimiz çok kısa sürdü. İZSU'nun davacılar yanında katıldığı davada mahkeme yeniden keşif kararı verdi ve 10 bin lira keşif avansı yatırılmasına hükmetti. Daha önce 10 bin liranın üzerinde  keşif masrafı yatıran davacıların bu parayı yatırmaları mümkün olmadığından, keşif avansının bu kez  İZSU tarafından yatırılması talebinde bulunduk. İZSU ne yaptı biliyor musunuz? 'Biz davada davacı değil katılan durumundayız, o yüzden para yatırmak zorunda değiliz' dedi.

Bir kez daha vurgulamakta fayda var; dava konusu ilen maden işletmesi İzmir'in su havzasında ve su havzalarını koruma görevi ve sorumluluğu yasal olarak İZSU'ya ait. Davacılar, Anayasanın 56. maddesi ile kendilerine tanınan sağlıklı çevrede yaşama hakkı ve aynı maddede yer alan çevre kirliliğini önleme ödevleri gereği bu davayı açtılar, bir diğer deyişle İZSU'nun yasal görevini davacılar yerine getirdiler. Buna rağmen İZSU asıl kendisinin açması gereken davanın masraflarını karşılamaya yanaşmıyor. Gerekçesi de hiç inandırıcı değil, Sayıştay denetiminden zimmet çıkarmış vs, peki İZSİAD'ın toplantısına altıncı şirketle birlikte sponsor olurken Sayıştay denetimi neden akla gelmez?(3)
İZSU su havzasını koruma görevini  yerine getirmiyor, kurumu size, İzmirlilere şikayet ediyorum.


1 http://www.haberekspres.com.tr/kocaoglu-daha-ne-kadar-susacak-makale,4148.html
2 http://www.izsu.gov.tr/Pages/News.aspx?nwid=869#.VmKViB_gyu4 
3 http://www.haberekspres.com.tr/kocaoglu-efemcukuru-ndan-vaz-mi-gecti-makale,5009.html