17.yüzyılda yaşamış İrlandalı romancı, oyun yazarı ve şair Oliver Goldsmith böyle bir şey söylemiş.Bu duruma kadınlar kadar erkeklerin de sevineceklerine eminim. Bir rivayete göre kadınlar ölmekten  ölmekten daha çok yaşlanmaktan korkarlamış. Bu esnada benim bu konudaki izlenimim erkeklerin sanki yaşlılığı daha kolay kabullendikleri yönünde, ya da başka bir deyimle hayattan daha kolay vazgeçiyorlar. Kimbilir belki de bu yüzden  kadınlara göre daha çabuk gidiyorlar. Babam ölüm yaşı istatistiklerine göre çok uzun yaşamış biriydi yani 100 yaşındaydı, ve bir gün bize şöyle demişti: "Uzun yaşamak o kadar da iyi değilmiş, daha çok itilip kakılıyorsun, daha çok hüzün ve keder görüyorsun hepsi bu.." Doğrusu bu ya, onun itilip-kakılmak dediği şey sanıyorum bir değersizlik hissi ya da artık hayatında onu heyecanlandıracak, coşku ve yaşama sevinci verecek bir olayın ya da bir aşkın kahramanı olamaması veya yaşamında herhangi bir skandalın olmamasıydı.Yani ben göreceğimi gördüm der gibi bir hali vardı. Burada bu "skandal" kelimesini özellikle kullandım, çünkü hayatlarımızın en heyecanlı ve en eğlenceli bölümü aslında ortaya çıkmamış skandallardan -ybaşkaları olumsuz bir şeyi çağrıştırdığını varsayarak öyle isimlendirse de -oluşur.

Peki gerçekten bir kadının çirkini olmaz mı ?Cevap net ve kesindir. Hayır olmaz. Bir kadın için asla çirkinlik söz konusu değildir ama belki şu söylenebilir;  bazıları diğerlerine göre daha fazla tercih edilir. “Her kadın güzeldir.” gibi çok klişe bir şey söylemeyeceğim ama  bunu söylersem her erkek de  yakışıklıdır gibi bir laf etmem gerekir ki bunun da ciddi bir çelişki olabileceği kaygısını taşıyorum. Gerçi çocukluğumdan buyana kulağıma çalınan şu ifade de güzellik denilen algılama belki zihinlerde biraz daha yerine oturabilir. Yani “Gönül Kimi severse güzel o dur”

 Pek süslü gözükmese de bu yalın ifade bence oldukça tutarlıdır.Çünkü güzelliğin az önce kullandığım algılama kavramı ile birebir ilişkisi vardır.Estetik parametreler insanın zihinsel ve kültürel kapasitesi ile zaman içinde farklı dönüşümlere uğrasa da kişisel görüşüm bir kadının veya bir erkeğin yıllar içinde elbette fiziksel anlamda deformasyonlara uğrayacağı gerçeğine gözlerimizi kapamak olmamalıdır, burada önemli olan doğaya meydan okumak değildir, doğa ile uyum içinde olmaktır. Böyle ideal ve  uyum içinde sözlerle yolumuza devam ederken araya biraz tahrik edici bir şeyler katsak nasıl olurdu ?Örneğin belirlediğiniz herhangi bir yaşta fiziksel olarak son derece çirkin olmayı kabul etmeniz durumunda 1000 yıl yaşama şansı verilseydi kabul eder miydiniz ?Bu soruyu sorduğum kadınlardan bir bölümü hayır diyerek;çirkin olmayı göze alamadılar ama bir bölümü de evet dediler, çirkinlik önemli değil,diyerek uzun yaşamanın cazibesine kapıldılar.Her iki yakşlaşımın da yanlış olduğunu söylemek kolay değildir ama bu evrende her şeyin bir karşıtı olduğu gibi bir diyalektik bir  kavram içinde konuya yaklaşırsak, güzel değil dediğimiz şeyin karşılığının çirkinlik olması gerekir.Bu noktada önemli olan şey, insanlar bir gerçeği kabul ettiklerinde  ya da onu nasıl algılıyorlarsa, onunla nasıl başa çıkacakları üzerinde de kafa yormuş olmalarıdır. O yüzden İrlandalı yazar Oliver GoldSmith gibi, bir ideali fikri ezberlememiz ya da ona bağlı kalmamız bir başka gerçeklik olarak ele alınsa da bizlerin her zaman kendimizi iyi hissetmemiz için bu yaklaşım önemliydi. Yani beğenmeseniz de güzellik her zaman bir yerlerde saklıdır  ve onu bulup çıkarmak o kadar kolay değildir. Ama bulduğunuzda güzel olan o dur.

Tüm bu anlattıklarımızın dışında kendimizi nasıl bir gerçeğe yaklaştırmalıyız?. Sanıyorum, bir  kadın veya erkek yaşlandıkça-ki onlar bu sürece ne kadar yaş almak diyerek avutsalar da kendilerini - eskiye göre daha hüzün dolu oluyorlar  ama bu noktada bir başka gerçeği göz ardı edemeyiz, çünkü severse en iyi yaşlılar sever demişti Sofokles. Gençliğin verdiği saflıkla sevmek ve sevilmek ne kadar kutsal gözükürse gözüksün sanırım yaşlıların sevgi anlayışı gençlerin abartılı duygusal dalgalanmalarından daha gerçekçi ve daha sağlam temellere oturuyor.

Böyle bir değerlendirme yapılınca, bu durumun sevmek için yaşlanmayı mı beklemeliyiz gibi bir soruyu çağrıştırdığının farkındayım ancak, ortada bu açıdan bir sorun varsa bütün kabahatın bugün hayatta olmamasına güvenerek Oliver Goldsmith'da olduğunu söylemeliyim. Çünkü ta en başında kadının çirkini erkeğin yaşlısı olmaz dediğinde okuyucu bu yazının böyle biteceğini tahmin etmeliydi, yani bu ifadeyi biraz kurcalayınca bir uzlaşma noktası ararken bir şeylere dokunmamak kaçınılmaz olacaktı. Bu yüzden her zaman güzel olan ve güzel kalacak olan bir kadının ve her zaman genç olan ama genç kalacak demektense, yaşlansa da sevmenin ve sevilmenin ne kadar değerli  olduğunu daha iyi anlayacağını düşündüğüm  onurlu ve yalnız  bir erkeği savunmanın da benim gibi romantik bir yazarın sorumluluğu altında olduğunu herkesin takdir edeceğini umuyorum.