Kamu Görevlileri ve Çalışanları Derneği (Kamu-Der) tarafından bu yıl 6'ncısı düzenlenen Geleneksel Ödül Töreni'nde 'Yılın En Başarılı İş Kadını' Ödülü, Shoe City Mağazaları sahibi ve İzmir İş Kadınları Derneği Başkanı Candan Çilingiroğlu'na verildi.  İZİKAD'ın sloganı 'İş'te Kadın, Güçlü Kadın'. Kadınların toplumda ekonomik özgürlüğünün olmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Çilingiroğlu, '60 yaşındayım ve bu yaşta hala enerjiyle çalışmaktan gurur duyuyorum' diyor

- Bize kendinizden söz eder misiniz?

1955 İzmir doğumluyum. 88 yıllık Çilingiroğlu ve Shoe City ayakkabı firmasında yöneticilik yapıyorum. Hem bireysel olarak hem de başkanı olduğum İzmir İş Kadınları Derneği'nde kadınların iş hayatına kazandırılmasına katkıda bulunuyoruz. Kadınlara yönelik çeşitli mesleki kurs, eğitim ve etkinlikler yapıyoruz. Kız öğrencilerine okuyup meslek sahibi olmaları için burslar sağlıyoruz. Sloganımız 'İş'te Kadın, Güçlü Kadın'. Kadınların toplumdaki ekonomik özgürlüğünün olması çok önemli.

- Yaşınızı söylemekten hiç çekinmiyorsunuz...
 
Hiç çekinmiyorum, hatta ben yaşımla övünüyorum. İnşallah, Ocak ayında 60 olacağım. Bu yaşa gelmiş bir insan hala dinamik ve aktif bir şekilde hem iş hayatında hem de STK'larda çalışabiliyorsa, hala enerjisi varsa bence öne çıkarılmalı; çünkü örnek olabileceğimizi düşünüyorum. Benim için yaş güzel bir şey, keşke diğer kadınlar da bunu böyle düşünebilse.

Amerikan Koleji'ni bitirdim ben. Daha sonra Ege Üniversitesi Endüstri Mühendisliği'nden mezun oldum. Kendimi bildim bileli çalıştım. Çalışmayı çok seven bir insanım. Boş durmayı hiç sevmem. Şu an aile şirketimizde çalışıyorum; ama eşimin ailesinden gelen bir şirket. Herhalde ben çok çalışkan bir gelin olduğum için, pazartesi son final imtihanına girmiştim, cumartesi günü evlendim. Arkadan iki kızım oldu. İlk etapta hemen çalışma hayatına atılamadım ama ondan sonra arayı kapatmak için çok hızlı bir şekilde çalıştım. Biz ayakkabı makinesi ithalatı işi yapıyoruz. Shoes City'lere başlayınca onun başına geçtim. Ben İngilizce, Almanca ve Fransızca konuşuyorum. Özellikle Almanlarla, İngilizlerle iş yapmak kolaylaştı. Kendim bizzat İngiltere'ye giderek bu işin eğitimini aldım. Master yapacakken nişanlanıp evlendim, master kaldı evlilik öne geçti. Neyse eğitimleri İngilizce olarak aldım, bütün tercümelerini kendim yaptım ve Shoes City'leri 1997 yılında başlattık. Çok da başarılı bir şekilde gidiyoruz.

- Aktif çalışan kadınlardan söz ediyoruz. Bugün Türkiye gündeminde Cumhurbaşkanının da söylediği 'kadın erkek eşit değildir' sözünün tartışmaları var. Bununla ilgili ne diyorsunuz?

Ben çok şaşırmadım. Başka türlü bir söz düşünüyor muydunuz? Son zamanlarda açıklamalar daha marjinal hale geldi. Ben yıllar önce bu tip söylemlerin olabileceğini düşünmüştüm, müthiş gerçekçi bir insanım, olayların görüntüsü de o. Farklı bir şey söylenseydi şaşırırdım. Hiçbir şekilde katılmıyorum. Kadın erkek yaratılırken eşit olarak yaratıldı. Fiziksel eşitsizlikler muhakkak var; ama bir şeyler başarabilmek, söz sahibi olabilmek açısından eşitiz. Hatta ben kadınların biraz daha fazlalığı olduğunu düşünüyorum.

- Ne gibi?

Çalışan kadınların fazlalığı olduğunu düşünüyorum. Çünkü bizim işimiz daha zor. Ben yıllardır çalışıyorum ama eve geldiğimde evimin düzeninin de tam olmasını, soframa konulacak yemeklerin düzgün olmasını, çocuklarımın iyi bakılmış olmasını, iyi okullarda okumuş olmasını da sağlamak zorundayım. Çocukların eğitimleriyle de anneler daha çok ilgileniyor. Teraziye koyarsanız kadınların işi çok daha zor ve gerçekten çok kuvvetliler. Erkekler bu kadar işi bir arada başaramazlar diye düşünüyorum, erkekler kızmasın, doğrusu bu.

- Aklı başında erkekler kabulleniyordur herhalde, ne dersiniz?

Benim eşim kabulleniyor. Kadınlar çok güçlü varlıklar. Bir de ben yıllardır gözlemliyorum, duygusal zeka boşa harcanacak bir kelime değil, çok önemli bir şey ve bu kadınlarda çok yüksek. O yüzden hem işini hem ailesini hem çocuklarını hem kocasını idare edebiliyor. Çocuk yetiştirmek başlı başına bir olay zaten. Ben kadınların daha kuvvetli olduğunu düşünüyorum.

- İzmir'de kadın derneklerinin başında kadınlar var; fakat bir EBSO'da, bir İTO'da bir kadın başkan görmedik, bunun için girişimleriniz var mı?

O konuda biraz çalışmamız gerekiyor. Ben STK'lara onun için önem veriyorum. Biz İzmir İş Kadınları Derneği olarak iş kadınlarını çatımız altında toplayınca kendilerine güvenleri de artıyor. İzmir iş Kadınları Derneği'nde bu kadar faalim; bir sürü projeye imza atıyorum; İTO'nun, EBSO'nun meclislerine neden girmeyeyim diye düşünmeye başlıyorlar. Bizim bu konuda bir misyonumuz tabii ki var, kadınları biraz daha öne çıkartma misyonu. Kadınlar bu STK'lara gelmek, girmek zorundalar. Kadınlar güçlü oldukça bu ülkeye hiçbir şey olmaz. Gelecek kadınların elinde.

- Dernek çatısı altında konserler de veriyorsunuz, bu koro nasıl oluştu?

Benim şahsi hobim Türk Sanat Müziği. Şarkı söylemeyi çok seviyorum ve çok zengin bir repertuvarım var. TRT sanatçısı Engin Koyuncu hocamız bize bir teklif sundu, arkadaşlarımız da çok heyecanlandı. Beynimin bir tarafında Türk Müziği ölüyor mu diye düşünüyordum. Farkındaysanız Türk Sanat Müziği programları da pek yok. Eskiden bir Zeki Müren, Emel Sayın konserleri olurdu, şimdi sadece diziler var. Şimdi çok güzel bir koro kurduk. Geçen yıl başladık çalışmalara ve ilk konserimizi 6. kuruluş yıldönümümüzde verdik. İkinci sezonumuzda da 10 Kasım'da Mustafa Kemal Atatürk'ün sevdiği şarkıları söylediğimiz bir konser verdik. Şimdi de yeni yıl konseri olarak huzurevinde bir konser vermeyi planlıyoruz.

- İzmir'de iş sahibi olmayan kadın kalmayacak diyorsunuz, dernek projelerinizi anlatır mısınız?

Bizim sloganımız 'İşte kadın, güçlü kadın'. Bir kere bunda hem fikiriz. Biz diyoruz ki kadın çalışırsa güçlenir. Şöyle güçleniyor: Maddi yönden güçleniyor, kendisine saygısı artıyor, ailesinin, çocuklarının saygısı artıyor. Toplumda yer edinmeye başlıyor. Kadın bir basamak daha yükseliyor, bir şeyler yapabilmek insana huzur veriyor. Biz kadınları gruplara ayırdık. 6 komitemiz var. İZİKAD, bir başkanlık derneği değildir. Biz çok iyi bir ekibiz. 6 komitemiz var demiştik. Birincisi 'mesleğim var komitesi', o kadınların hiçbir mesleği yok. İlkokulu bitirmiştir de, hiçbir mesleği yok, dışarıdan göçle gelen kadınlarımız da var içlerinde. Bu kadınların çalışması için ne yapması lazım? Bu kadınların bir mesleğinin, bir diplomasının olması lazım. Bunlara diploma alacakları kurslar açtık. Hükümetin bir sözü vardı; bu diplomalar hem yurtiçinde hem yurtdışında geçerli olacak diye. Henüz bu yürürlüğe girmedi, halbuki bu çok önemli. Keşke bu öne çıksa. Halk Eğitimle birlikte verdiğimiz eğitim sonucu bu diplomalar alınıyor. Çocuk bakımı çok gerekli bir şey. Kadın çalışacaksa çocuğuna baktırması gerekiyor, çalışamama nedenlerinden biri bu. Ya da yaşlı bakımı. Artık yaşlılar birileriyle oturmuyorlar, yalnız yaşıyorlar. Onlara bakacak biri gerekiyor. Hasta bakımı. Hastaneye yatmamış bir hastanın bakımı ile ilgili bütün bu kursları yaptık. Otelcilik ve turizmle ilgili kurslarımız oldu, garsonluk, aşçılık yaptık. Şimdi de perakende ve satışa başlıyoruz. Satış elemanı bulmak çok zordur. Bundan sonra bir yerde çalışabilmek için yetki belgesi aranacak. Bu da onun yerini tutacak. Bu konuda bir misyonu yerine getirdiğimizi düşünüyorum.

Reklam değil, iş yapıyoruz

İZİKAD aşırı reklam yapmayıp çok iş yapan bir dernek. ikinci grupta işini kurmak isteyenler. Kadıncağız ben nasıl başlayabilirim diyor, onlara özel eğitimler veriliyor. Girişimcilik nedir? Her şey para değil, parayı da buldurtuyoruz onlara; ama girişimci olabilmek için hangi basamaklar lazım? Boğaziçi Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi, Ekonomi Üniversitesi, Yaşar Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi'nden hocalar geliyorlar ve bu kadınlara uzun soluklu, bizim İDE dediğimiz, İleri Derece Eğitim veriyorlar. Sonunda finans eğitimi de alıyorlar. Ankara Girişimcilik Merkezi bize bu konuda destek oluyor. Ve bunları ücretsiz yapıyoruz. Bu hanımlar sonunda bir master sınavı gibi bir sınava giriyorlar. Ben de girdim bu sınava. Diplomalarını aldılar ve daha sonra finans eğitimi alıp nereden hibe kredi alabilecekleriyle ilgili onlara yön vermeye çalıştık. KOSGEB, İZİKAD için özel kurslar açtı. Bu hanımlar sınavlara girdiler ve şimdi de hibe başvurularında bulundular, işlerini kuracaklar.
Üçüncü grup işini kurmuş ama geliştirmek isteyenlere. Biz eğitim ağırlıklı çalışıyoruz. Ben her işin başının eğitim olduğuna inanıyorum. Eğitimsiz bir kadın öylesine ortaya atıldığında ne yapacağını bilemeyecektir, oradan oraya bir balık gibi çarpacaktır. Ona yol göstermek lazım. Nasıl yapılacağını öğretmemiz gerekiyor.

Erkekler de eğitimlerimize katılmak istiyor

Bir de akademimiz var bizim. Altı senedir kesintisiz devam ediyoruz. İş hayatında en gerekli konuları biz hanımlara ders olarak veriyoruz. Bunların bir kısmı ücretli, bir kısmı ücretsiz oluyor. Dışarıda sizin 200 liraya alacağınız eğitimi biz 100-200 liraya veriyoruz, o da otelle anlaşma yapıyoruz. Bu yıl bunu Ekonomi Üniversitesi EKOSEM ile birlikte yapıyoruz. Çok faydalı eğitimler, Aralık ayında sosyal medyada iş yapma ile ilgili eğitim verilecek. Şu anda biliyorsunuz Facebook bile iş yapmak için kullanılıyor. Bu bütün İzmir iş hayatına açık. Erkekleri pek almıyorduk ama çok talep oluyor, haklılar onlar da öğrenmek istiyorlar, orada bir çatlak bulup erkekleri de eğitimlere alabiliriz.

Bir de Genç İZİKAD'ımız var. Üniversite son sınıf ya da master öğrencilerimiz var, onlar da işkadını olmak istiyorlar. Okulda onların her dersi yok. Liderlik, motivasyon gibi. Genç İZİKAD projemiz çok önemli, AB projesi olarak veriyoruz biz bunu. Müracaat eden kızlar uzman ya da akademisyenlerden okulda öğrenmediklerinin eğitimlerini alıyorlar. Sonunda proje yazmayı öğreniyorlar ve bir proje yarışması yapılıyor. En son yapılan proje yarışmamızın birincisini lisan öğrenimi için Malta'ya gönderiyoruz, ödül bu. Şubat ayında, bu 21 yaşındaki kızımız, çok iyi bir dil öğreten okula İngilizce öğrenmeye Malta'ya gidecek. Artı bu kızımızı doğal İZİKAD üyesi olarak aramıza alıyoruz, o da bize sosyal medyada yardımcı olacak. İnternetle, bilgisayarla ilgili bütün işlerimizi bu kızımız yürüterek bize fayda sağlayacak.