Vecihi Beyin Osmanlıca kaleme aldığı yazılarını  
Türkçeye çeviren arkadaşım Nilgün'ün aziz anısına

Önümüzdeki hafta 9 Eylül, İzmir'in düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümü. Bir savaş kahramanımızdan söz etmek istiyorum.
*
İnsanların kahramanlarının olması iyidir. Öğretici olur, heyecan yaratır, enerji verir.           
Benim sayısız kahramanlarımdan birisi; TBMM'den üç defa takdirnameyle kırmızı şeritli Bağımsızlık Madalyası almış olan Tayyarecimiz Vecihi Beydir (6 Ocak 1896-16 Temmuz 1969). Vecihi Bey, Vecihi Hürkuş, Türk havacılık tarihinde son derece önemli bir addır ve İzmir yakın tarihi açısından da ayrı bir değer taşır.
9 Eylül 1922'de İzmir'e Türk askerleri girdiğinde, o zamanki adı Seydiköy olan Cumaovası'ndaki havaalanını düşmandan teslim alma görevi üç ayrı pilota verilir. Ancak uçaklardan ikisi arıza nedeniyle kalkamayınca Vecihi Bey, teslim alma görevini tek başına üstlenir ve 14 Eylül 1922 günü alır.
Kurtuluş Savaşı sona ermiştir. Vecihi Bey, Seydiköy'de açılan tayyare okulunda tayyareciler yetiştirmek üzere hemen görevlendirilirse de 1923 yılı başlarında İzmit Bölgesi Tayyare Bölüğü'ne atanır. Ancak üç ay sonra İzmir'de, Binbaşı Fazıl'ın eğitim uçuşu sırasında düşüp yaşamını yitirmesi sonucu yeniden İzmir'e çağrılır.
Bundan sonraki süreçte yine Seydiköy Havaalanı'nın Vecihi Beyin yaşantısında önemli yeri vardır. Ganimet olarak Yunan'dan ele geçen pek çok motordan yararlanarak projesini hazırladığı ilk uçağı Vecihi K VI'yı Seydiköy Hava Mektebi'nde (Bugünkü Gaziemir Hava Teknik Okulları Komutanlığı) imal eder. (Bu uçakla 28 Ocak 1925 günü uçuşu sonrası ceza alacaktır. Vecihi Bey'in ödül beklerken ceza almasının nedeni; izin verecek makam olmadığı için izinsiz havalanmış olmasıdır. Burası başlı başına kara mizahtır. Vecihi Beyin, yaşamı boyunca tam 102 uçak imal ettiğinin bilgisi de yine kayıtlardadır.)
Burada hemen bir öneri: Yıllar önce İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na verdiğim dilekçeyi yineliyorum: Vecihi Beyin anısına, Seydiköy Havaalanı'nı tek başına aldığı günün ya da izinsiz uçtuğu günün anısına Vecihi KVI uçağı hemen yaptırılmalı, Kordon'da sergilenmelidir, arz ederim!
Kim mi Vecihi Bey, Vecihi Hürkuş, hadi yine anılara da gire çıka iz sürelim:
Anımsayacaksınız; Şener Şen, Ayşen Gruda, Münir Özkul, Adile Naşit'in başrollerini üstlendikleri, Orhan Aksoy'un Yönetmeni olduğu 1978 yapımı, Neşeli Günler adıyla bir film izlemiştik. Orada Şener Şen'in rol adıydı Vecihi ve Tayyareci Vecihi Bey'e saygı olarak bu adı almıştı.  

Savaşlar kahramanı

Vecihi Bey, savaş değil savaşlar kahramanlarımızdandır. Balkan Savaşı, 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarında kahramanlık üstüne kahramanlık göstermiştir. Kurtuluş Savaşı'nda Seydiköy Havaalanı'nı alışındaki kahramanlık gibi diğer bir kahramanlığı Kafkas Cephesi'nde göstermiştir.
Kafkas Cephesi'ndeki kahramanlığı şöyledir: Vecihi Bey, pilot olarak 1917 güzünde Kafkas Cephesi'ne, 7. Tayyare Bölüğü'ne atanır. Çarpışmalarda düşmanlarına aman vermez. Havadaki çarpışmalar sırasında bir Rus uçağını düşürerek Kafkas Cephesi'nde uçak düşüren ilk tayyareci olur. (Bu arada o dönem müttefikimiz Almanya'nın askerlerinin ihanetlerini de, daha sonra yayımladığı Kanatlılar Dergisi'nin bir sayısında ayrıntılarıyla anlatır. Anlattığına göre 1917 yılında geldiği Kafkas Cephesi'ndeki 7. Tayyare Bölüğü'nde, o tarihte Türk pilotu yoktur. Müttefik Almanya'nın tayyarecileri de, "Kafkas havalisinin uçuşa müsait olmadığını" gerekçe göstererek verilen görevleri yerine getirmemektedirler. "Ordu kumandanı, keşif hizmetlerinin yapılmamasından müşteki fakat teknik bir mütalaa olan bu iddia karşısında mütereddit" tir. Komutan, bu durumda Vecihi Beyin görüşünü öğrenmek ister. Vecihi Bey, Alman pilotlarının iddialarının kabul edilemez olduğunu ancak kendisinin havalanarak yerinde bir saptama yapmak istediğini söyler, izin ister. İznin verilmesi üzerine denemesini yapar, yerel hava koşullarında uçuşa engel bir durumun söz konusu olmadığını komutanına aktarır. Bunun üzerine Vecihi Bey, derhal bir keşifle görevlendirilir. Gelişmeler karşısında Alman pilotlar kendisiyle selamı keserek soğuk davranışlar sergilerler. Ardından Komutandan görev isteminde bulunurlar. Harekât planına göre Vecihi Bey, kuzeydeki düşman harekâtını saptayacak ve bomba taarruzu yapacak, Almanlar da güney bölgesini tarayacaklardır. Şöyle sürdürüyor gerisini Vecihi Bey: "Sabah erken tayyarelerimizin başlarına geliyoruz. Fakat Almanların halinde bir istical var! Ne selam ve ne sabah! Yüzlerimize bile bakmıyorlar. Tayyareye atlıyorlar, ne techizat ve ne bomba almadan acele kalkıyorlar ve gözden uzaklaşıyorlar. Biz de takiben harekete geçiyoruz.
Tam yerden kalktığımız sırada meydan nihayetinde uçurumlu vadinin üzerinde motörümüz pan ediyor, fevkalade bir cür'etin yarattığı âni hareketle tayyareyi meydana çeviriyorum ve yere iniyorum. Bu hadiseden bizim kurtuluşumuz tabii kaidelerin haricinde bir şey. Tayyareyi hangar önüne aldırıyorum ve motör arızasını tetkik ediyorum. Uzun araştırmalardan sonra benzin deposundan karbiratöre gelen benzin borusunun birleştiği noktadaki lastik boru içinde bükülmüş bir Alman gazete parçası buluyorum!"
Olayın anlaşılması üzerine Ordu Komutanı, müttefik Alman pilotlarını Kafkas Cephesi'nden defedecektir.)

Adı "Kara Tehlike" dir

İzleyen günlerde, takvimlerin 8 Ekim 1917'yi gösterdiği tarihte bu kez Erzincan dolaylarına havada uçarken çenesinden vurulunca yere inmek zorunda kalır. Ruslara esirdir. Ancak esir olmadan önce yaptığı ilk iş uçağını teslim etmemek için yakmak olur. Kendisini düşüren Rus pilotlar, düşürdükleri askerin, havada kendilerini yıldıran, adını "Kara Tehlike" koydukları Türk olduğunu kısa sürede öğrenirler. Öğrenir öğrenmez de yatmakta olduğu hastaneye ziyaretine koşarlar. Koğuşa vardıklarında, ceketlerini iliklerler, saygıyla esirleri yaralı kahraman askeri selamlayarak, "Sizi düşüren Rus pilotları bizleriz. Kahramanlığınızdan ötürü size saygılarımızı ifade etmek için huzurunuza geldik" derler. Bu ölümsüz an ayrıca o gün fotoğraf karesi olarak da belgelenir.

Tayyareci Vecihi Bey, tedavisi bittikten sonra yine esir olarak gönderildiği Hazar Denizi'ndeki Nargin Adası'ndan Azeri Türklerinin yardımlarıyla yüzerek kaçacak, İran'da karaya çıkmanın ardından birlikte olduğu İstihkâm Teğmeni Salih Bey ile 2.5 ay yaya yürüdükten sonra Süleymaniye üzerinden Musul'a ulaşacaktır. Vecihi Beyin yaşamının bundan sonrasında da yine cepheden cepheye koşmak, savaşmak vardır. Vecihi Beyi, özellikle gençlerimizin öğrenmesi en büyük dileklerimdendir.
Gelecek hafta kahramanlıkları saymakla bitmez, havacılık tarihimize büyük katkıları olmuş Vecihi Beyin sivil yaşamından renkli birkaç kareyi aktaralım.
NOT: www.tayyarecivecihi.com web, Vecihi Bey ile ilgili bilgi ve belgeleri son derece varsıl biçimde bizlere sunuyor.
(Devamı haftaya pazara)