Gamze Geçer- 1-7 Nisan'ın Kanser Haftası olması nedeniyle bu konuda bilgilendirici pek çok etkinlik yapılıyor. Kanserle Mücadeleyi Destekleme Derneği Başkanı Mevlüt Yılmaz da bize kanser ve korunma yolları hakkında bilgi verirken bir de halkı bilinçlendirme amacıyla bir tiyatro kurduklarını anlattı. Mayıs sonunda gösterisini sergileyecek ekip, Türkiye turuna da çıkarak gelirini gittiği illerdeki kanser hastalarına bağışlayacak.

Kanser hakkında toplumda bilinçlenme sağlamak ve kanser hastaları ve yakınları ile dayanışmak amacı ile kurulan Kanserle Mücadeleyi Destekleme Derneği Başkanı Mevlüt Yılmaz ile 1-7 Nisan'ın Kanser Haftası olması nedeniyle kanserden kaçınma yolları, teşhis ve tedavi, Türkiye'de ve dünyada kanserin görülme düzeyi gibi konuları konuştuk.

Dernek olarak toplumda kanser hakkında farkındalık yaratmayı hedeflediklerini belirten Mevlüt Yılmaz, kanserle mücadele için derneklerinde bir de tiyatro ekibi kurduklarını ve gösterimlere Mayıs sonunda başlayacaklarını anlattı. Turnelere de çıkacak ekip, elde ettikleri geliri gittikleri şehirlerdeki kanser hastalarına bırakacak.

Yılmaz oyunlar aracılığıyla yapmak istediklerini 'Amacımız, halkımızı erken tanıya yönlendirmek ve gerekli eğitimleri vermek. Sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımının zararları, sağlıklı beslenmenin önemi gibi konuları eğlendirirken öğretmek amacıyla 20 kişilik ekipten oluşan bir tiyatro kurduk. Tiyatromuzda lösemi, çocuk kanserleri ve yetişkin kanserlerini içeren eğitici oyunlar yer alacak.' diyerek anlattı.



*Öncelikle 'Kanser nedir?' sorusunun cevabını alabilir miyiz?

Normal vücut hücreleri belli bir düzen içerisinde büyüyüp, çoğalıyor ve ölüyor. Kanser, genetik hasarlanma sonucu hücrelerin kontrolsüz veya anormal bir şekilde büyümesi ve çoğalması ile ortaya çıkıyor. Genetik yapıda (DNA'da) her gün yaklaşık 10.000 değişiklik olmasına rağmen bağışıklık sistemi, her milisaniye vücudumuzu tarıyor ve genetik hasara uğramış hücreleri yok ediyor. Ancak değişime uğrayan hücrelerin çok küçük bir kısmı bile kansere neden olabiliyor. Genellikle sebebi açıklanamayan kilo kaybı, iştahsızlık, ateş, deri bulguları ve ağrı gibi şikayetlerle ortaya çıkan kanser, bulunduğu yere göre de farklı bulgular gösterebiliyor.

*Kanser klasik olarak halk arasında 'öldürücü' hastalık olarak tanımlanıyor. Bunun nedeni nedir?

Kanserlerin yaklaşık yüzde 80'inde neden bellidir. Vakaların yarısından fazlasını akciğer, kalın bağırsak, meme ve prostat kanserleri oluşturuyor. Akciğer kanseri beslenmeyle de ilgisi olmasına rağmen daha çok sigara tüketimi ile ilişkilidir. Kalın bağırsak, meme ve prostat kanserleri ise daha çok beslenmeye bağlıdır. AIDS, Ebstein-Barr virüsü (öpücük hastalığı) ve B hepatiti virüsü gibi enfeksiyonlar da başlıca kanser nedenleri arasında yer alır. Bu hastalıklar da sağlıklı beslenen insanlarda nadiren görülür. Bu arada önemli nedenler arasında radyasyon, elektromanyetik dalgalar, tarım ilaçları, gıda katkı maddeleri, GDO'lu yiyecekler, ağır metaller ve diğer kimyasal toksinler fiziksel ve kimyasal zararlılar başı çekiyor.

*Kanserin nedenleri nelerdir?

Kanserin oluşmasında etkili birçok neden sayılabilir. Ailesel ve genetik faktörlerin yanı sıra kişinin yaşam tarzından ve dış etkenlerden kaynaklanan nedenler de bulunuyor.
Sigara ve alkol kullanımı, uzun süre güneşte kalma, kötü beslenme alışkanlıkları bu grupta sayılabilir. Ayrıca kansere neden olan dış faktörler de bulunmaktadır. Bunlar; yüksek dozda röntgen ışınına maruz kalma, kimyasal maddeler, virüsler (Hepatit B,C, insan papilloma virüs..), hava kirliliği, radyasyona maruz kalma gibi etkenler kanser oluşumuna davetiye çıkarabilir.

*En sık görülen kanser türleri nelerdir?

Meme kanseri, akciğer kanseri, prostat kanseri, yemek borusu, mide ve barsak kanserleri, baş-boyun kanserleri, yumurtalık, rahim ağzı ve rahim kanserleri en sık görülenler arasında yer alıyor.


*Kanserin risk faktörleri nelerdir?

Genlerdeki değişim, yaşam tarzı ve çevresel faktörler; kanserin oluşum riskini belirliyor. Radyasyon, sigara, alkol, sağlıksız beslenme, fiziksel aktivitenin azlığı ve güneş ışınları dünya genelinde ana risk faktörleri arasında sayılıyor. Araştırmalar, 2012 yılında dünyada toplam 14,1 milyon yeni kanser vakasının bulunduğunu gösteriyor. Dünyada en çok tanı konulan kanserler arasında ilk sırada akciğer kanseri (yüzde 13) geliyor ve onu sırasıyla meme (yüzde 11,9) ve kolon kanseri (yüzde 9,7) izliyor. Tüm kanserlerin yüzde 3 ila 10'unda genetik faktörler ön plana çıkıyor. BRCA1 ve 2 gen mutasyonu pozitif olanların yüzde 75'inde meme ve yumurtalık kanseri riskinin bulunduğuna dikkat çekiyoruz. Sigaranın başta akciğer, gırtlak ve ağız boşluğu kanserleri olmak üzere tüm organlarda kansere neden olabiliyor. Sigara aynı zamanda kadınlarda 14,5 yıl, erkeklerde ise 13,2 yıl ömrün kısalmasına neden oluyor. Pasif içicilerin de risk altında olduğunu unutmamak gerekiyor.

*Türkiye'de kanser istatistiği nasıldır ve hangi kanserler dünya ortalamasının üstünde görülür?

İstatistikler, Türkiye'nin kanser rakamlarının ürkütücü boyutta olduğunu gösteriyor. Sağlık Bakanlığı'nın 2000-2006 yıllarını kapsayan son çalışmasına göre, Türkiye'de 396 bin kanser vakası bulunuyor. Her yıl 140 bin kişi kanserden ölüyor, bu rakamın önümüzdeki 20 yılda 500 bine çıkacağı tahmin ediliyor. Her yıl ortalama 150 bin yeni kanser tanısı konuyor, yine 20 yıl içinde hasta sayısının 1,5 milyona ulaşacağı öngörülüyor. Kanserin Türkiye'ye yıllık maliyeti ise 2,5 milyar doları buluyor. Kadınlarda meme, erkeklerde ise akciğer kanseri birinci sırada yer alıyor. Türkiye'de İç Anadolu Bölgesi'ndeki mezotelyoma sorunu dünya ortalamasının bin katı kadar yüksek. Ege Bölgesi'nde arsenikle ilgili olabilecek kanserlerde, Doğu Anadolu Bölgesi'nde mide kanseri sıklığında diğer bölgelere göre önemli bir yükseklik var.

*Türkiye'deki kanserde hangi risk faktörleri öne çıkıyor?

Türkiye'de görülen kanser türleri arasında akciğer kanserinin birinci sırada yer almasının sigara tüketiminden kaynaklandığı bilinmektedir. Son 40 yılda akciğer kanseri tanısıyla hastaneye yatış oranlarında 43 kat artış olması dikkati çeken önemli bir durumdur. Bu yükselişte sigara kullanımındaki artışın çok belirleyici etkisi var. Özellikle sigara ithaline izin verildiği 1984'ten sonra artış hızında bir sıçrama olduğu görülüyor. Bu tarihe kadar akciğer kanseri nedeniyle hastaneye yatış oranlarındaki artış belirli bir seyirde giderken, 1984'ten sonra katlanarak artma hızına girmiş. 1964'te akciğer kanseri nedeniyle bin 222, 1984'te 6 bin 878 hastaneye yatış olurken, 2004'te bu sayı 52 bin 865 olarak gerçekleşmiştir. Sigara kullanım oranlarının 1984 ile 2000 yılları arasında yüzde 80 oranında arttığı istatistiksel olarak tespit edilmiştir. Akciğer kanserlerinin yüzde 90'ı sigaradan kaynaklanır. Bu kanserden korunmada en etkili yol sigaradan uzak durmaktır. Dünyada 2030 yılına kadar tütün nedeniyle 175 milyondan fazla kişinin hayatını kaybetmesinin beklendiği bir durumda, bu ölümlerin büyük bölümünün gelişmekte olan ülkelerde görüleceği de aşikardır. Türkiye'de her yüz kişiden 50,6'sı sigara içiyor. Erkeklerin yüzde 33,4'ü, kadınların ise 16,6'sı bu kötü alışkanlığa sahip.

*Sigara ve kanser ilişkisi nedir?

Sigara en önemli ve tek önlenebilir kanser nedenidir. Akciğer kanserlerinin % 85-90'ından sorumludur. Orta derecede sigara içilen bir büroda sigara içmeyen bir kişi günde 5 sigara içmiş olur. Gece kulübünde çalışan ve sigara içmeyen bir müzisyen veya fazla sigara içen bir kişinin oda arkadaşı günde 27 sigara içmiş kadar oluyor. Çocuklar çocukluk çağında hatta anne karnında sigaranın olumsuz etkisine maruz kalmaktadırlar. Sigara içen erkeklerin çocuklarının ileri yaşlarda kansere yakalanma riski hiç içmemiş babanın çocuklarına göre 5 kat artıyor.

*Sigarayı bıraktıktan sonra kanser riski nedir?

Yaklaşık 20 yıl günde bir paket sigara içen birinin akciğer kanserine yakalanma riski sigarayı bıraktıktan sonra 10 yıl içinde yarıya iner.

*Kanser Önleme Konusunda, 1-7 Nisan Kanser Haftası için neler söylemek istersiniz? Bilgilendirme çalışmaları nelerdir?

Kanser beraberinde taşıdığı fiziksel rahatsızlıkların yanı sıra sosyal, maddi ve manevi yönleri ile mücadelesi zor bir hastalıktır. Dünya genelinde de kanser hastalığının yükü her geçen gün artış gösteriyor. Yirmi birinci yüzyılda kanser konusunda en önemli kontrol stratejisinin korunma ve erken teşhis olduğu bilinen bir gerçektir. Bu nedenle, kanserojen maddelerin tespiti ve gerekli önlemlerin zamanında alınması oldukça önemli. Bu yüzden sadece bu 1 hafta değil, her gün bilinçlenme adına çalışmalar yapılmalı ve insanların farkındalığı arttırılmalıdır.

Hızla ilerleyen endüstri çağında kanserojen tartışmaları her geçen gün artmakta ve kamuoyunun gündemini meşgul etmektedir. Son yıllarda kanserojen maddeler aynı zamanda global endüstriyel ürünler üzerinde de ciddi tartışmalar doğurmaktadır. Bu tartışmaların bir kısmı gerçek bilimsel veriler ışığında olmak ile beraber, bir kısmı ise kanıta dayandırılamayan ve birtakım çıkarlar doğrultusunda hizmet veren hipotezler şeklindedir.

Sağlık Bakanlığı Kanser Dairesi, kamuoyunun gündemini meşgul eden ve kanserojen olma ihtimali olan her konuyu, en kısa sürede gündemine alıp, yurt içi ve yurt dışı ilgili kurum, kuruluş ve bilim insanları ile birlikte değerlendirmek ve kamuoyunu bilgilendirmek ile kanunen sorumludur. Bu nedenle, tüm bilim insanlarımızın kanserojen olma ihtimalini yüksek olarak gördükleri başlıkları ellerindeki veriler ile Kanser Dairesi'ne iletmeleri durumunda ilgili konu en kısa sürede gündeme alınıp, gerekli incelemeler yapılacak ve değerlendirme sonuçları hakkında kamuoyu da bilgilendirilecektir.
 

Turneye de çıkacaklar


*Kanser ile mücadelede dernek olarak tiyatro kurma süreciniz nasıl başladı?

Uzun süredir üzerinde çalıştığımız bir oluşumdu. Ekibimizi kurduk. Tamamen bilinçlendirmeyi arttırma amacıyla ortaya çıkardık. Oluşum sürecinde de zorlanmadık. Destek gördük ve 20 kişilik bir ekip ile yola çıktık. Umarım artarak devam edeceğiz. Bu işe gönül veren destekçilerle bir aradayız.

*Tiyatro oyunları sadece İzmir'de mi sergilenecek?

Oyunlar profesyonel oyuncular tarafından işlenip oynanacak. Tahminen Mayıs ayının son haftasında gösterimimize başlayacağız. İzmir'den başlayıp, tüm Türkiye'de turneye çıkacağız. Böylelikle elde edilen gelirimiz o şehirde kanser hastası olan kişilere bağış şeklinde ulaştırılmış olacak. Sadece İzmir değil, tüm şehirlerde bunu gerçekleştireceğiz.


*Kanser belirtileri nelerdir?

Kanserin belirtilerini bilmek hastalığın erken teşhisi açısından önemlidir. Ancak bu belirtilerin birine veya daha fazlasına sahip olmak kişinin kanser olduğu anlamına da gelmeyebilir. Bu nedenle düzenli sağlık kontrollerinin ihmal edilmemesi gerekiyor. Belirtileri şöyle sıralayabiliriz:
-Rahim veya makattan gelen, normal olmayan kanama,
-Memede veya vücutta ortaya çıkan şişlikler,
-İyileşmeyen yaralar,
-Ağızda iyileşmeyen ağrılı/ağrısız yaralar,
-Ağıziçi ve dudakta beyaz veya kırmızı plaklar, kitle veya sertlikler,
-Uzamış ses kısıklığı ve öksürük,
-Kanlı, pis kokulu balgam,
-Yutma güçlüğü veya hazımsızlık,
-Ben veya siğillerde meydana gelen büyüme, renk değişikliği ve kanama,
-Dışkılama değişiklikleri,
-Kanamalı idrar,
-Renk, şekil ve büyüklüğü değişen, çabuk kanayan veya ülserleşen benler,
-Göğüste ele gelen kitle,
-Meme derisi üzerinde kalınlaşma, çökme veya çekilme,
-Meme başından berrak veya kanlı akıntı,
-Uzamış ishal veya kabızlık,
-Açıklanamayan kilo kaybı,
-Adette düzensizlik, fazla kanama veya uzun süreli kanama,
-Adet dönemleri arasında veya menopoz sonrası kanama,
-Cinsel ilişkiden sonra kanama,
-Normalden fazla vajinal akıntı,
-Uzun süren ve açıklanamayan ateş.
Bu belirtiler olduğunda vakit kaybetmeden hekime başvurulmalıdır.


*Kanserden korunmak için nelere dikkat edilmeli?

Günlük hayatımızda bazı tedbirler alırsak kanserlerin en az üçte ikisi önlenebilir:
*Un ve şekerden kaçınarak insülin direncini yenin.
*Hiçbir şekilde tatlandırıcı ve tatlandırıcı içeren 'light' hafif yiyecek ve içecek tüketmeyin.
*Katkı maddesi ilave edilmiş, paketlenmiş gıdaları yemeyin.
*Bol taze sebze ve meyve yiyin.
*Yeterli omega-3 alın. Ayçiçeği, mısır, kanola, soya, pamuk ve margarin gibi yağları diyetinizden çıkartın. Bunların yerine zeytinyağı ve doğal hayvani yağları (tereyağı, kaymak, iç yağı ve kuyruk yağı) yiyin.
*Kefir, ekşiyebilen yoğurt, turşu, sirke, nar ekşisi ve boza gibi probiyotiklerden zengin gıdalarla beslenin. Bu gıdaların fabrikasyon değil, doğal yöntemlerle üretilmiş olmasına özen gösterin.
*Özgür dolaşan hayvanların etini ve yumurtasını yiyin.
*Pastörize sütlerden mümkün olduğunca kaçının. Kutu sütü tüketmeyin. Mümkünse mandıra sütü kullanın. Süt yerine süt ürünlerini (yoğurt, peynir) tercih edin.
*Günde iki diş sarımsak ve/veya 1 baş kuru soğan tüketin.
*Günde 1-2 tatlı kaşığı zerdeçal tozu tüketin.
*Yeşil ve siyah çay tüketin (şekersiz).
*Stresten uzak durun.
*İyi uyuyun.
*Çevresel toksin ve sigaradan uzak durun.
*D vitamini düzeylerinizi yükseltmek için dengeli bir şekilde güneşlenin ya da D vitamini takviyesi alın.
*Yeteri derecede egzersiz yapın.
*Aşırı alkol kullanmayın.
*İşlenmiş soya ürünü yemeyin.
*Yemekleri geleneksel yöntemler (buğulama, buharda pişirme) ile pişirin. Turbo fırınlar da kullanılabilir.
*Hızlı pişirme yöntemleri (mikrodalga gibi) besin kayıplarına yol açar; ayrıca kanserojen olabilirler.
*Daha çok toprak (güveç), cam ya da kalaylı bakır kapları tercih edin. Emaye ve çelik tencere daha sonraki tercihlerdir. Teflon ve alüminyumu ise kesinlikle kullanmayın. Yemeklerinizi ve içeceklerinizi plastik kaplarda muhafaza etmeyin.