Karşılaşma başladı ve Teleset Mobilya Akhisarspor tam 4,5 dakika boyunca üst üste 2 pas yapamadı. Topla oynayan takım Trabzonspor idi sürekli. Sonra ilk paslaşmalarında hemen bir şut pozisyonu buldu, kornerle sonuçlandı. 8. dakikada Serginho, Jan Durica'nın topu iyi kontrol edemediğini gördü, kamikaze gibi üzerine çullandı, topu kaptı, arkadaşına al at dedi, atamadı. Seken top Serginho'nun önünde geldi, kafayla ağlara gönderdi. Bu pozisyonu hiç yoktan var eden kendisiydi, golü atmayı da kendisi hak etmişti.

Oyun çok hızlı oynandı. Hızlı koşular, hızlı pres, topu hızla oyuna sokmak, hızlı paslaşmalar... Bu oyun, alışık olduğumuz
oyunun biraz ötesindeydi. İstek, arzu, hırs... Ancak kalecileri zorlayacak hiçbir pozisyon yoktu. Kalecilere hiç mi hiç iş düşmedi denebilir. Ta ki 39. dakikaya kadar. Akhisarsporlu oyuncunun ortasına Durica ayak koymak istedi fakat başaramadı. Bu hamle Mustafa Akbaş'ı şaşırttı ve kendi kalesine gol atmasına neden oldu. 45+1'deki verkaçlar sonrası gelen 3. gol de görülmeye değerdi. Al ver, al ver yaparak defans arkasına sarkan Larsson, ceza alanına kadar topu sürdü, kademeye giren oyuncu yüzünden açısı daralsa da topu üst direk dibinden ağlara astı. İlk yarı 3-0 sona erdi.

İkinci yarıda genç yıldız adayı Abdülkadir, attığı golle takımı için ümitleri yeşertse de bu sadece 3 dakika sürdü. Hızlı hücumda Akhisar'ın kazandığı penaltı sayesinde attığı golle fark tekrar 3'e çıktı. 64. dakikada Paulo Henrique biraz çaprazdan kaleciyle karşı karşıya geldi. Skorun verdiği rahatlık olsa gerek, topun dibine girip, kalecinin üzerinden aşırttı, takımının 5. golünü attı. Eski bir Trabzonlu oyuncu olduğundan, bu gole sevinmedi. Trabzonsporlu taraftarlar da bu güzel golü alkışlayarak, onore etti.
Son nokta, Kadir'in ceza alanı hemen önünden çektiği şut ile kondu. 1- 6. Birçok oyuncu değişikliğe rağmen maç sadece 1 dakika uzadı. Böylesine fark olunca buna kimsenin itirazı da olmaz eminim. Akhisar 6 gol attı atmasına ama bir topu da direkten döndü. Bunu da atılan gollerin arkasına eklemek gerekiyor. Atılan 7 gole rağmen kalecilerin görünmediği maçta 2 kurtarış vardı sadece ikisi de Onur'dan. 73. dakikada Henrique'in karşı karşıya kaldığı pozisyonda ve 86. dakikada Lopez'in şutunda. Kaleyi bulan topun hepsi gol oldu neredeyse. Akhisar'ın kalecisi Milan Lukac, kariyerinin en rahat maçlarından birini çıkardı dersek, pek yanlış olmaz. Az pozisyon çok gol...
Akhisarspor topun arkasına geçmeyi çok iyi başardı. Kolay kolay adam kaçırmadı, kaçırdığında mutlaka bir oyuncu kademeye girdi. Bu sayede de defans arkasına yaptığı koşularla birçok gol atan Burak Yılmaz'ı tamamen etkisiz hale getirdi. Topu rakibe bıraktı, yan paslar yapmasına izin verdi. Kendi yarı alanına geldiğinde etkili presle topu kaptı, hızla hücuma çıktı, Trabzon defansını gafil avladı.Ersun Yanal'ın oyun sisteminde defans her zaman 2. planda kalmıştır. Hep hücumu düşünür, ona göre takım çıkarır. Bu da çok gol atmasına ama aynı zamanda da çok gol yemesine neden olur. Bu sefer çok gol atamadı ama haddinden fazla yedi.

Göztepe yükseklerde

Geçen lig haftasında Göztepe kendi sahasındaki zorlu Başakşehir maçında üstün oynamasına rağmen mağlup ayrılmıştı. Bu hafta da dünyaca ünlü yıldızları olan Antalyaspor deplasmanındaydı. Alınacak bir mağlubiyet, moralleri oldukça bozacak, hedef küçültmesine neden olacaktı. Antalyaspor ilk önce Göztepe'nin taraftarları için önlem almıştı.

Onlara stadın en ücra köşesinden yer ayırmış, bir de önlerine bariyerler koymuş, sahadan iyice soyutlamıştı. 12. adamdan yoksun, iş sadece sahadaki oyunculara kalmıştı. Sahadaki o 11'de de bir inanmışlık vardı. Rakibini adeta ısırıyordu. Futbolun savaşçılarıydı. Bu oyun sistemi de meyvesini rakibe hata yaptırarak verdi. 8. dakikada Menez, yediği baskı sonucu orta saha çizgisinin taç çizgisiyle kesiştiği yerden topu kalecisine atmak istedi. Mesafe çok uzundu ve oralarda kurnaz Jahovic vardı. Araya girdi, topu aldı, kaleye gitti ve kalecinin yanından çok güzel bir vuruşla golü attı. Jahovic'in attığı 2. gol futbol şansıydı, kabul etmek gerekir ki.
O kadar uzaktan doğrudan kaleye gol atmak zor. Celustka'nın kafasına çarpan top, kaleci Boffin'i şaşırttı. Skor 2-0'a gelene kadar orta saha oyuncuları ve forvet öne çıktı. Özellikle Tayfur'un üstün gayretleri göze battı. Geçen seneki yeteneğini çok ama çok ileriye götürmüş. Fazlasıyla iştahlı oynuyor, top kapıyor, takımını hızlı hücumlara çıkarıyordu. Diğer oyuncuların da Tayfur'dan pek farkı yoktu. Güzel harmanlanmış bir takım görüntüsü veriyordu. Yıldızları olan bir takıma hata yaparsan, bedeli genellikle ağır olur. Hatalı bir pasla fark 1'e indi. 1 dakika sonra da çift sarı karttan Antalya'nın oyuncu sayısı 1 eksildi.
1 kişi fazla oynayan sarı kırmızılılar için maç daha rahat olur diye düşündüm. Ama öyle olmadı. Antalyaspor beraberlik için
başladı, bu sefer kaleci Beto devreye girdi. Beto muhteşem kurtarışlarla Antalyalı oyunculara fırsat vermedi, kalesinde adeta
devleşti. Gol için yüklenen Antalya, defansta açık verince, Ömer uzatma dakikalarında akıl dolu golüyle fişi çekti, Göztepe'nin 3-1 galibiyetini ilan etti. Ve alınan bu 3 puanla da ligin 2. basamağına yükselindi. Bundan sonra rakipleri sahaya çıkarken daha farklı konsantre olacaklar, daha fazla maça asılacaklar. Maçlar daha da zorlaşacak.
Sarı kırmızılılar bunun bilinciyle hareket ederlerse, ligde çok büyük işler başarabilirler.

Balıkesir'in rahat haftası

Lig sonuncusu Gaziantepspor. Ligin en genç takımı ama o da mecburiyetten. Tek galibiyeti var o da kardeş takımından.
Baltok Balıkesir için kâğıt üzerinde kolay görünen bir maçtı. İlk dakikalar da rahat bir maç oynayacağını ortaya koydu. Topu
ayağında tuttu, rakibi kalesine yaklaştırmadı. Gaziantepsporlu oyuncuların da kaleye kadar gidecek temposu yoktu.
Defansta rahat etmesine rağmen, hücumda üretkenlik yoktu Balıkesir'de. Topu dolaştırıyor, kalede hiçbir tehlike yaratamıyordu. 13. dakikada atılan gol tesadüf eseriydi. Hasan Genç uzaklaştırmak için topa vurdu, Bülent'e çarptırdı. Top ceza alanı içindeki Abdulkadir'in önüne düştü, golü atıverdi. 33. dakikada maçın en güzel hareketlerinden birine ve sonrasında gole sahne oldu. Aissati defans arkasına çok güzel bir pas attı, Otoo koşarak dokundu, takımını 2-0 öne geçirdi.  
İkinci yarıda ev sahibi takım frene bastı, konuk takım vites yükseltti. Saldıran ve gol arayan takım Gaziantepspor'du.
Uğur 32. dakikada topa müdahalede gecikmiş, uzattığı ayak yüzünden rakibini yere indirip, hızlı hücumu kesmiş ve sarı kart görmüştü.
57. dakikada ise bir sarı kart daha görünce, takımını 1 kişi eksik bıraktı. Hızla koşarak vurduğu topun ardından, rakibinin ayağına basmasını art niyet olarak değerlendirdi Özgüç Türkalp. Tartışmaya çok açık bir pozisyondu bana göre. Bu kart çok ağır oldu. İlginç bir durum yaşanmaya başladı. 10 kişi kalan Balıkesirspor daha iyi oynamaya başladı ve rakibinin üstünlüğüne son verdi. Kontrolü iyice eline aldı, zamanı hızla eritmeye başladı, tehlike yaşamadan. Böyle de bitirdi.

Altınordu ofsayt kurbanı

Altınordu için 2'nciliğe ortak olma ve liderle puan farkını 1'e indirme haftasıydı. Kendi sahasında Adana'yı ağırlıyordu.
Mücadeleye konuk takım daha hızlı başladı. Güzel paslaşmalarla ileriye çıktı, pozisyonlar yakaladı. Adanaspor'un üstünlüğü fazla sürmedi ve Altınordu dengeyi sağladı. 'Futbol hatalar oyunudur' derler. Gol de genellikle hatalardan ötürü gelir. 23. dakikada Kerim Alıcı çok büyük bir hata yaptı. Tüm defans oyuncuları, rakibini ofsaytta bırakmak için ileriye çıkmışken, Kerim Alıcı sağ bekte markaja aldığı oyuncuyla koşmayı tercih etti. Defans arkasına atılan topta hem ofsaytı bozdu hem de
Magaye'yi kaçırdı, gole sebep oldu.
İkinci yarının hemen başında Mirkan'ın yaptığı etkili pres ve topu çalması alkışlanacak bir hareketti ancak kaleciyle karşı karşıya kaldığı bu pozisyonda, topu kalecinin üzerine vurup, mutlak golü kaçırması da o oranda eleştirilecek bir hareketti.
61. dakikada da arkaya kaçıran Altınordu idi. Bahattin Köse orta sahadan çıktı, topu aldı, sürdü sürdü sürdü, kaleciyi geçmeye çalıştı ama açısı çok daraldı. Çektiği şut yan ağlara gitti. Genel olarak fizik güce dayalı bir müsabaka izledik. Kırmızı
lacivertli oyuncular fiziklerini daha belirgin bir şekilde kullandı. İlk dakikalar hariç, yaklaşık 60 dakika boyunca her iki takımda
organize bir atak yapamadı. Ne bir orta görebildik ne de kanattan bindirmeler. Topla ceza alanı içerisinde oynayan takım çıkmadı. 65. dakika civarlarında Altınordu yüklenmeye başladı. Ancak bu dakikalarda ceza alanına top indirebildiler ama gol gelmedi. Ya kötü vuruş yapıldı ya defans son anda önledi ya da kaleci güzel kurtarış yaptı. Altınordu'yu en çok zorlayan şey, ofsayt pozisyonlarıydı. Bir pozisyonda defans orta saha civarında iken bir Altınordulu oyuncu kendi yarı alanında rakibini marke ediyordu. Oraya atılan bir pasla bire bir yakalandı, neyse ki hücum oyuncusu topu kontrolüne alamadı.
Son dakikalarda gol için yüklendikçe, pozisyonlar vermeye başladı. Defans güvenliğini iyice yetirdi. Atamayana atarlar kuralı devreye girdi, Altınordu 90+3'te beraberliği yakaladı. Kalan 2 dakikada galibiyet için yüklendi, maç 1-1 sona erdi.

Taraftar vahşeti

Konya'da, Galatasaray forması satın alan bir kişi, taraftarlarca darp edildi. Forması elinden alındı ve yakıldı. Bu olay telefonla
kaydedildi ve sosyal medyada paylaşıldı. Böyle olunca da tüm ülkeye anında yayıldı. Televizyon ve gazetelerde de yer buldu
kendine. Olay oldukça da büyüdü. Büyütülmesi de gerekir ama bu ülkemizde ilk defa yaşanan bir durum değil. Sürekli ama sürekli gördüğümüz, duyduğumuz vakalardan biri sadece. Bu barbarlardan fazlasıyla var.
Tek farkı Konyalı olduğu sanılan taraftarlar gibi sosyal medyada paylaşılmıyor. Burada suçlular bulunsa da, devamlı yaşanan benzer olayların önüne nasıl geçilecek?