Bildiğim kadarıyla Karşıyaka ilçe olarak İzmir merkez şehrinin en büyük olmasa da büyük ilçelerinden biridir. Merak ettim ve yazarken döndüm baktım, gerçekten nüfus olarak beşinci sırada olduğunu öğrendim. Ama; söyleyeyim amacım nüfus sıralaması yaparak bir karşılaştırma yapmak değildi.
Benim asıl söylemek istediğim Karşıyaka gibi kültür seviyesi en üst seviyede olduğu sanılan ilçemizde trafik düzeninin belki de en alt seviyede olduğunu düşünmemdir.
Öyle ya kültür seviyesi yüksek olan bir yerleşim bölgesinde trafik kurallarının da uygulama açısından en üst seviyede olması doğal bir sonuç olarak düşünülmesi gerekmez mi? Keşke öyle olsaydı da trafikte yaşananları uzun zamandır izlediğim bu konuda yazı yazayım mı yazmasam da olur mu diyerek beklettiğim düşüncelerimi olumlu yönde gerçekleştirebilseydim.
Ancak; neylersiniz, bakıyorum da Karşıyaka'da trafik giderek bir vurdumduymazlık havasına dönüşüp duruyor.
Motosikletler yaya kaldırımlarını normal ve tahsis edilmiş yol gibi kullanabiliyorlar. İstasyon ve çevresindeki park alanları motosikletler için sürat parkuru konumuna dönüşebiliyor. Üstelik bu park alanlarının bir bölümü çocuk parkı konumunda. Haydi gelin de şaşırmayın. Anneleri ya da yakınları ile birlikte değişik spor aletlerini kullanan çocuklar sevinç içindelerken bir bakıyorsunuz egzozu patlak bir motor yanlarında bitiveriyor. Çocuk da korkuyor, annesi ya da yakınları da. Nasıl korkmasınlar ki?
Egzozlu olanlara şükretmemiz gerekir bir de bunların elektrikli olanları var. Onlar normal motosikletleri aratırcasına aynı hızla ama sessizce yaya ortamlarına giriveriyorlar.
Ben; bu alanlarda uyarıda bulunan trafik polisi ya da belediye zabıta memuru görmedim.
***
Bizim Karşıyaka'nın tanınmış bir ana caddesi vardır. Bu caddemiz sanırım sabah 10.00 - 17.00 saatleri arasında taşıt trafiğine kapalıdır. Kapalıdır ama, kapalı mıdır? Yaşayanlar bilirler, özellikle elektrikli (!) bisikletler hem de yön kavramı olmaksızın bu cadde üzerinde her türlü şovu yapabilmektedirler.
Aynı caddenin trafiğe açık olduğu saatlerdeki kamyon, binek ve ticari araçlarını kullanım türleri ise  yayaları önemsememeye örnek olabilir niteliktedir. Görüşüme göre o koca cadde bu zaman diliminde karışıklık ortamının tipik göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Bizim bu caddemizin denize açılan bölümünün tam karşısında vapur iskelemiz bulunmaktadır. Otobüs ve tramvay duraklarımız da aynı sıradadır. Özellikle vapur yolcularımız inişlerde ya da binişlerde caddenin çıkışında ya da karşısında fakat arı kovanının ağzındaki arılar örneği Yalı Caddesi'ne taşarak bekleme yapmaktadırlar. Öylesine ki buralarda giderek büyüyen yaya birikimi zaman zaman caddenin ortalarına kadar taşmakta, sonuçta taşıt trafiğini aksatabilmektedirler. Yeşil ışığı bekleyen kim? Unutmayalım belirli bir saygı seviyesi taşımayan yayalar olabilecektir. O halde gerçekçi olmak gerekir; sürücülerin hakları nasıl korunacaktır? Bırakın onu yarın öbür gün bir kaza olsa bunun sorumlusu kim olacak? İnanın; kırmızı ışık yanarken karşıya geçmek isteyen yaşlılara ve hatta yürüme özürlü olanları bile görebilirsiniz.
İlginçtir şimdiye dek bir tek trafik polisinin yayalara engel olduğunu hatta uyardığını görmedim. Oysa bu yaya geçidinin çok değil 50 m. yakınında trafik arabaları ve polisleri beklemektedirler.
Bir başka sorunumuz daha bulunmaktadır. Özellikle 1728. (Kilise Sokağı) Sokak ve çevresindeki sokaklarda yön kısıtlamalarına uyulmamaktadır. Buraları kuralsızlığın tüm örneklerini görebileceğiniz serbest bölge konumuna dönüşebilmektedir. Bildiğimiz kadarıyla trafik işaretleri ülkenin genelinde aynıdır. Biz, öylesine aynı olduğunu biliyoruz ama gelin görün ki; ters yönden gelen yabancı plakalı ya da kural tanımaz bir araba yolu ve trafiği kilitleyebiliyor. Uyardığınızda yanıt hazır: Bilmiyordum, kardeşim.
***
Hele hele Belediye, Hükümet Binası, Adliye, Vergi Dairesi'nin bulunduğu alana bir de minibüs duraklarının yerleştirilmesinin yarattığı trafik keşmekeşine ne diyebilirsiniz? Minibüslerin başlı başına bir sorun olduğunu bilirsiniz. Sabah ya da akşam üzerleri oraları görüp izlemek gerekir. Bu kadar çok kornanın bir arada çalınıp bu kadar çok umursamazlık ortamına bilmem ki başka bir ülkede rastlayabilir miyiz? Minibüs parkına girmeden yolcu indirmeye çalışan minibüsün arkasında dizilmiş sıra minibüsler; sanki kendileri de birazdan aynı hatayı yapmayacaklarmış gibi kornalarını durmaksızın kullanıyorlar. Ne dersiniz, ne yaparsınız? Ve o çevrede bir tek görevli göremezsiniz, bu da bizim ülkemizin gerçeği (!)
Esenlikle kalınız...