Ziraat Bankası'na verilen 'altın alımı' iznini kuyumcuların da istediğini, talip olduklarını belirtmiştim. Şimdi de; Et ve Süt Kurumu'nun etine kasaplar da talip!
Perakendeci Kasaplar Esnaf Odası Başkanı Bilgin Şahin, Et ve Süt Kurumu'nun bazı marketlerde reyon açarak satış yapmasına yönelik çalışmalara ilişkin, 'Binlerce ürünü satan müesseseler değil de tek kalem ürünü et olan bize bu hakkın verilmesini talep ediyoruz. Bize ucuza et verdiler de satmadık mı?' dedi.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba'nın, Et ve Süt Kurumu'nun büyük marketlerde reyon kiralayacağını ve buralarda vatandaşa uygun fiyata et satışının yapılacağını açıklaması, kasapları hareketlendirdi.
Bakanlığın ithal et getirerek paketleyip marketlerdeki reyonlarda satacağını belirtmesi, oda olarak bu işe kasapların talip olmalarını sağladı.

Sözlerinde duracaklar mı?

Kasaplar özetle şöyle diyor: 'Binlerce ürünü satan müesseseler değil de tek kalem ürünü et olan bize bu hakkın verilmesini talep ediyoruz. Bize ucuza et verdiler de satmadık mı?
Et ve Süt Kurumu'nun paketlenmiş etlerini biz de reyonlarımızda iskontoyla satmaya, vatandaşımıza hizmet etmeye hazırız.
Türkiye'deki tüm kasaplar bu hizmeti yerine getirmek için hazır. Yeter ki tek kalem et satan iş yerlerimizi ayakta tutalım. Küçük esnafımızın batmaması, bitmemesi için bu ihalenin bize verilmesini istiyoruz.'
Kasaplar ayrıca, ucuz yerli et bulamadıklarını vurgulayarak, 'Bu nedenle kendilerinin 'pahacı, kötü esnaf' konumuna düştüklerini anlatıyorlar. Şunu da unutmamak lazım!
Ne kadar sürüm yapılırsa, o kadar kar etmiş olunur.

Kimlere imkân tanınacak?

Bu arada aklıma takılan da şu; Bakanlık, AVM'lerde ayrı ayrı kiralık reyon tutacağını açıkladı. Bu reyonlarda yer almak kolay iş değil. Yani büyük paralar gerektiriyor. Bu nedenle batan şirketler bile oldu bir zamanlar. Sadece ve sadece belli firmaların ürünleri yer alabiliyor. 'Halkımıza 'ucuz et!' yedireceğiz!' diye yola çıkan bakanlık, yine birilerinin arada 'komisyon' gibi fark alarak zengin olmalarını mı sağlayacak?
Bu da bence iyice irdelenmeli. Şunu da ayrıca söyleyebiliriz:
Et fiyatlarının kalıcı olarak düşmesini sağlayacak en önemli unsur, ülkedeki et üretiminin artırılması olduğunu bilmeyen yok.
Karşı olmama rağmen; bunun da şimdilik, özel sektöre buzağı ithal yetkisi verilmesiyle gerçekleşebileceği belirtiliyor.
Vergiden muaf ithal buzağı getirilirse, bununla hayvan sayısının artacağını ve böylelikle et fiyatlarının da düşeceği bir kısım tarafından savunuluyor. Böylece; ülkenin et ihtiyacı kalmadığında,  ithal ete de artık ihtiyacın kalmayacağını belirtiliyor. Ancak bu konuda henüz güvendiğim uzmanlardan bir açıklama gelmedi. Dedikleri özetle şöyle;
'O zaman dışarıya bağımlılık da sona erecek!'
Acaba?
Yoksa bu arada yine bazı yandaşlar mı kayırılarak varlıklarına varlık mı eklenecek?

Söylenecek laf kaldı mı?

Utanılacak bir durum ama İzmir'e samanlar gelmeye başladı. Yine söylenen şu: 'Üreticinin yüzü güldü!'
Bu cümle inandırıcı mı, değil mi?
Artık kararını bizden önce gerçek üretici söylesin...
İzmir İli Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği artan saman fiyatları ve üyelerinin saman bulamaması dolayısıyla Bulgaristan'dan saman ithalatı yaptı. Birlik Başkanı Ahmet Kocaağa üyelerinin mağdur olmasından duyduğu üzüntüyü dile getirerek, üyelerine kaliteli ve ihtiyaçlarını karşılayacak miktardaki samanı piyasanın altında fiyatlarla getirmenin boyunlarının borcu olduğunu söylemişti.
İlk partisi aybaşında İzmir Alsancak Limanı'na inen ve sevkiyatı süren samanla ilgili olarak söylenen şu:
'Saman ithalatı tabi ki bizim de istediğimiz bir şey değil ama üyelerimiz parasıyla bile saman bulamıyorlardı. Tüccarların eline bakmaktan bıktılar. Biz de önce kendi üyelerimizin, sonra İzmir içi üreticilerinin, en son da Ege Bölgesi'nde saman talebi olanların taleplerini elimizden geldiğince karşılamaya çalışacağız.
İkinci parti samanımız da önümüzdeki günlerde İzmir'de olacak.'
Birlik Başkanı Ahmet Kocaağa'nın şu cümlesine takıldım:
'Tüccarların eline bakmaktan bıktık!'
Yani işin içinde iş var...
Haksız kazançtan tutun da, karaborsaya kadar uzanan değişik bir zincir. İşte bunları yakalayıp, iliğimize kadar emen, sömürenleri teşhir etmemiz lazım. Namuslu tacir ile namussuzu ayırt eder, ifşa edersek, daha sağlıklı ve güvenli bir yol alırız.
Charles Bukowski ne demiş?
'Yorma kendini, bırak hayatına eşlik etmek isteyenler gelsin seninle!'
Yani kendimizi çoğu zaman boşuna yoruyoruz. Meydan, hemen hemen her zaman bunlara kalıyor!
Neden?
Bizim sayemizde maaş alanlar, koltuklarına oturanlar kalkmıyorlar da ondan!

Hayvan hastalıkları yılın konusu...

FAO iklim değişikliğinin havyan hastalıklarına etkilerine cevap aramak için toplandı. Avrupa Tarım Komisyonu yaklaşık 150 kamu görevlisi, teknik uzman ve sivil toplum temsilcisini Budapeşte'de buluşturdu. Ulusal sınırları aşan hayvan hastalıkları yeni değil ancak bu hastalıkların değişen iklim ve daha istikrarsız hava koşullarında nasıl hareket ettiği bir endişe kaynağı.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) üye ülkelerin desteğiyle sınır aşan hayvan hastalıklarının tehdit oluşturmasını önleme çabalarına hız verirken Avrupa Tarım Komisyonu'nda (ECA) bu konuya özel bir oturum düzenledi. FAO'nun sosyal korumaya dair çalışmalarının ve toplumsal cinsiyet sorunlarının gözden geçirilmesi gündemin başka önemli konusu oldu.

Çiftlik hayvanları ve iklim değişikliği

Şimdi biraz da işin derinliğine gireyim: Avrupa ve Orta Asya bölgesi, aşırı derecede heterojenik tarımsal ve ekolojik çevre yapılarına ve hayvan üretim uygulamalarına sahip olarak tanımlanıyor. Sürüler Orta Asya bozkırlarında ve Balkan Dağlarının yamaçlarında otlanıyor. Çiftlik hayvanları yoğunlukla Orta ve Batı Avrupa'da yetiştiriliyor. Oturumun temel dokümanlarından birisine göre Asya ve Avrupa'yı birbirine bağlayan orta enlemlerde çok yoğunlaşan nüfus karşılıklı olarak sınır aşan hayvan hastalıklarının yayılması için 'Epidemiyolojik İpek Yolu' sağlıyor.

Bizim de canımızı yakıyor

Bu hastalıklardan birkaç tanesinin adını vermek gerekirse kuş gribi, Afrika domuz vebası ve son olarak yumrulu deri hastalıkları bölgede halen mevcut olmakla birlikte hayvan ve kamu sağlığı sistemlerine yük oluyor. İklim değişikliği patojenlerin ve onların hastalık taşıyıcılarının davranışını değiştirebilir; hastalıklarının yayılmasını hızlandırabilir, hatta yeni hastalıklarının ortaya çıkmasına yol açabilir. Gözlem ve teşhis için; modern teknolojiler kullanmanın ve etkili ulusal politikalar benimsemenin çiftlik hayvanı salgınlarını önleyeceğini veya kontrolüne yardım edeceği kaydediliyor.

İncelemeye girersek...

Artan ekonomik ve toplumsal maliyetleriyle birlikte hayvancılıkla ilgili başka bir olgu ise antimikrobiyal direnç olarak da bilinen; bulaşıcı hastalıklara karşı insan ve hayvan sağlığını koruma amaçlı ilaçların daha az etkili olması durumu. Antimikrobiyal direnç çevreye uyum sağlayarak doğal yollardan gelişebilir ama bugün artan bir oranda yayılıyor. Bu hızlanma antimikrobiyal ilaç tedavisinin aşırı veya uygunsuz kullanımından kaynaklanıyor. Sınır aşan hastalıklarla birlikte, bilinçli karar verme, daha iyi stratejiler oluşturmak ve antimikrobiyal dirence karşı harekete geçmek için daha yoğun veri toplama ve analizlere ihtiyaç duyuluyor. Herhalde bu yazdıklarım bizim uzmanların bu konuda da çalışma yapmaları gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Unutmamak lazım; koordine edilen gözlem, erken uyarı, teşhis, risk analizi ve müdahaleleri desteklemek bizim bakanlığın da işi...
İş ithal etle ya da samanla çözülecek kadar basit değil...

Özellikle kırsal kesimde...

Yine söylemeden edemeyeceğim;
Toplumsal cinsiyet değerlendirme serisi tarafından başlıkları çıkarıldığı üzere, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerin kaynağı çoğu zaman toplumsal uygulamalara dayanıyor ve kırsaldaki kadınların kaynaklara ve mallara erişiminin engellenmesiyle yerleşik hale geliyor. Sorun konusunda farkındalık oluşturmak ilk adım olarak görülüyor ama bunun ekonomik güçlendirme politikalarıyla birlikte ele alınması gerektiğinin de altı çiziliyor. Komisyon'a sivil toplum örgütleri ve çiftçi birlikleri ise gözlemci olarak katılabiliyor.

10 yıl aradan sonra yine yükselişte...

Birleşmiş Milletler'in Gıda Güvenliği ve Beslenme Durumu 2017 raporuna göre küresel açlığın 2016'da bir önceki yıla kıyasla 38 milyon kişi artarak 815 milyon insanı etkilediği ortaya çıktı. İncelemeye göre; şiddetli çatışmaların ve iklim kaynaklı şokların çoğalmasından kaynaklanan bu artışın dünya nüfusunun yüzde 11'ine karşılık geldiği belirlendi. Rapor açlığın ve birçok kötü beslenme türünün yeniden ortaya çıkmasının arkasındaki ana sebeplerden birisi olarak iklim değişikliği ve  son 10 yılda ciddi bir şekilde artış gösteren çatışmaları işaret ederken, dünyada gıda güvensizliği ve kötü beslenmeye maruz kalan çocukların çoğunluğunun çatışma bölgelerinde yoğunlaşmasına vurgu yapıldı. Yaklaşık 10 yılı aşkın süreden beri istikrarlı şekilde düşen küresel açlık yeniden yükselişe geçtiği açıklanan raporda hava olayının da etkisiyle bazı bölgelerde daha sakin kuraklık ve sellerin yanı sıra küresel ekonomik durgunluğun gıda güvenliği ve beslenmeyi kötüleştirebileceği uyarısında bulunuldu.

Aç insanlar çoğalıyor...

Dünyadaki aç insanların genel toplamı 815 milyon kişi olarak belirlenirken bu sayının 520 milyonunun Asya'da, 243 milyonunun Afrika'da ve 42 milyonunun ise Latin Amerika ve Karayipler'de yaşadığı belirlendi.
Dünyada açlık çeken 815 milyon insandan çatışmalardan etkilenen ülkelerde yaşayanların sayısının 489 milyon olduğu saptanırken, uzun süren çatışmalardan etkilenen bu ülkelerde yaşayan insanların diğer yerlerdekilere göre yaklaşık 2 buçuk kez daha az beslendiği ortaya çıktı.

DİP EKSPRES

Poyraz Otomotiv'de Fiorino kampanyası

 
Fiat'ın en çok tercih edilen ticari araçları arasında yer alan Fiorino, yeni benzinli modeliyle Poyraz Otomotiv Showroom'unda yerini aldı.
43 bin 900 liradan başlayan kampanyalı fiyatla satışa sunulan Fiorino'nun, bu yıl da satış rekorları kırması bekleniyor.
Fiat'ın müşteri memnuniyet ödüllü bayisi Poyraz Otomotiv, 2018 yılına ticari araçlarda dev bir kampanyayla hazırlanıyor. Yeni benzinli modeliyle ticari araçlar arasındaki tahtını güçlendirecek olan 2018 model Fiat Fiorino, Poyroz Otomotiv Showroom'unda görücüye çıktı.