Okurlarım anımsayacaklardır zaman zaman yazılarımda belirtmişimdir. İ.Ü. İktisat Fakültesi'nde öğrenci olduğum yıllarda doların sancıları bayağı ağırdı. Yirmi yıla yakın süren dolar egemenliği Fransa'nın o dönemdeki mağrur Cumhurbaşkanı De Gaulle tarafından yürütülen sarsıntıyla bir ölçüde yıpratılmaktaydı.
Neden mi mağrur cumhurbaşkanı demekteyim? Gerçekten De Gaulle, II. Dünya Savaşı'ndaki ağırlığını sürdürerek bir ölçüde ABD'ye meydan okumaktaydı. Karşıtlığını, Kanada gezisi sırasında Amerika'nın yanı başındaki Quebec'te diplomatik gaf ölçüsünde "Vive la Quebec/Yaşasın Quebec" diyebilecek kadar ileri götürebilmekteydi. Düşünün bir kez; Quebec, Kanada'nın Fransızca konuşulan, Fransız kökenlilerin ağırlıkta olduğu bir eyaletiydi. "Yaşasın Quebec", Fransızca olarak söylenmekteydi.
Ama unutmayalım asıl sorun, De Gaulle'ün, dolara karşı açtığı savaşla başlamıştı.
Ülkelerin kâğıt para/banknot sistemine geçişleri iktisat tarihinin bitmez tükenmez hikâyelerinden biridir. Şimdi burada bu bir haftalık makalede bunları anlatabilmek bizleri amacımızdan uzaklaştırabilir. Kısaca anlatayım; 1944 yılında II. Dünya Savaşı sürerken bir yandan da ABD önderliğinde Bretton Wood adlı bir kasabada dünyanın yeni para sisteminin temelleri atılmaktaydı. Alınan bir yığın ekonomik kararların en önemlisi de Amerikan Merkez Bankası FED'in bir ons altını 35 dolardan satmayı garanti edip dolara uluslararası güvenilirlik kazandırması olmuştu.
ABD, bu güven çerçevesinde istediği kadar dolar basıyor, kendi ekonomisini canlı tutabiliyordu. "De Gaulle" belki kıskançlıktan belki de kendini güvenceye alma hevesinden hareketle elindeki dolarları ABD'ye götürüp karşılığı olan altın karşılığını almak isteyip bu davranışını sürdürünce ipler kopmaya başladı. Zira ABD'nin altın rezervleri bu isteği karşılamaktan uzak kalıyordu.
Sonuçta ne mi oldu? ABD Merkez Bankası "1 Ons altın = 35 Dolar" paritesini bırakmak zorunda kaldı. Galiba "Ons" nedir onu açıklamadım. İzninizle, sıra ona gelmiş olmalı: "Ons" uluslararası altın piyasasında kullanılan ve üç aşağı beş yukarı 31,10 gram ağırlığa sahip bir ölçü birimidir.
İşte size yalnızca ülkemizi değil tüm dünya ülkelerinin yönetimlerinin kararlarını etkileyen, hükümetler devirip savaşlara yol açan "Dolar" denen o yeşil paranın, o kâğıt parçasının kısa öyküsü. Ama unutmayalım, eski değerini yitirse de dünya üzerinde en itibarlı ödeme aracı gene de "Dolar"dır.

Ülkemizde de süreklilik gösteren dış ticaret açıkları, ödemeler bilançomuzdaki kronik açıklar ve borçlandıklarımızın günleri gelen ödeme taksitleri. Neler mi oluyor dersiniz? Uluslararası piyasalardan mal alacağız, adamlar dolar istiyorlar, yoksa satmam diyorlar. Nedense dolar bazında belirlenmiş otoyollar, köprüler ve tünellerin kiraları; hazinemiz bunları dolar olarak ödemek zorunda. Bankalarımızın dolar bazında aldığı kredilerin gelen ödeme günleri; dolar gerekli. Velhasıl, her şeyimiz dolara bağlı. Zavallı dolarcık (!) yükselmesin de ne yapsın? Karşımızdakilere lira veremediğimiz sürece bu olumsuz tablo bitecek mi sanıyorsunuz?
Bayramınızı içtenlikle kutluyor, mutlulukla dolu olmasını diliyorum...