Sevgili okuyucularım, İzmirliler, hepimize geçmiş olsun, başımız sağolsun. Geçen hafta İzmir adliyesindeki terör saldırısında, İzmir iki güzel evladını kaybetti. Canını feda eden şehit Fethi Sekin'in dikkati ve kahramanlığı sayesinde büyük bir faciadan dönüldü. Çok az kişi farkında ama, çok büyük bir tehlikenin içerisindeyiz. Bu başlık Odatv'den Nurzen Amuran'ın CHP Milletvekili Bülent Kuşoğlu ile yaptığı röportajın başlığı. Belki de birçoğumuzun okumadığı, dinlemediği. Röportajın tamamını sütunlarıma sığdıramayacağım, sizinle doğrudan Bülent Kuşoğlu'nun görüşlerini paylaşıyorum:

Terör varsa siyasetin sorumluluğu olmaz olur mu? Siyasetin de, siyasetçinin de sorumluluğu çok fazla. Ancak Türkiye getirildiği noktada bu sorumluluğun kimde olduğunu tartışmadan önce, çözüme odaklanmalı. Çünkü çok az kimse farkında ama çok çok büyük bir tehlikenin içindeyiz. Bu hep lafını ettiğimiz bölünme değil, bölünmeyi de içine alan çok daha büyük bir tehlike; Türkiye terör örgütlerini kullanan küresel güçlerin savaş alanı olmuştur. Küresel istihbarat örgütlerinin savaşı böyle devam ederse Türkiye'yi çökertir. Tüm maharetli casuslar, fedailer, psikopatlar, tetikçiler, canlı bombalar ve istihbarat teknolojisi Türkiye'de. Türkiye ve küresel diğer güçlerin aleyhine Türkiye üzerinden, Türk kentlerinde, Türk Milletini kullanarak savaşmaktadırlar. ABD'nin, İran'ın, Almanya'nın, Rusya'nın, Çin'in, İngiltere'nin, İsrail'in aklınıza neresi gelirse küresel ve bölgesel güç oyunu oynayan tüm ülkelerin istihbarat örgütleri Türkiye üzerinden ve Türkiye'de birbirleriyle savaşmaktadırlar. Bu savaş Türkiye'yi ekonomik, toplumsal, idari, siyasi, maddi ve manevi olarak bitirir.

Rus büyükelçisi Karlov, bir Türk polisi tarafından vurduruluyor, ortada bu işin kim ve niçin yapıldığına dair tespit edilebilen hiçbir şey yok. Diğer bir profesyonel bir katil, en korunaklı yerde yılbaşı gecesi polis dahil 39 kişi öldürüp 65 kişiyi yaralıyor ve günlerdir yakalanamıyor. Terör İzmir'e de sıçrıyor. Uçaklar düşürülüyor, tanklar vuruluyor, canlı bombalar patlıyor, siber saldırılar nedeniyle elektrik kesintileri üretimi durduruyor... Olayları incelediğinizde görüyorsunuz ki, bütün bunlar terör örgütlerinin yapacağı işler değil, bunlar terör örgütlerine yaptırılan işler... Küresel güçlerin terör örgütlerini, son teknolojileri ve istihbarat profesyonellerini kullanarak yaptırdığı işler... Bunlar sadece güvenlik güçleriyle önlenecek olaylar değil. Zaten TSK, MİT, Emniyet ve diğer devlet kurumlarımız Ergenekon, Balyoz, 15 Temmuz gibi gerekçelerle çok fazla yara almış durumda. O nedenle Cumhurbaşkanı milli seferberlikten, Başbakan, beka sorunu yaşadığımızdan bahsediyor. Kısacası, Türkiye, terör ve terör örgütleri ile mücadele ediyor gösteriliyor ama maalesef mücadele çok farklı bir boyuta erişmiş, Türkiye'nin terör sorunu uluslararası bir nitelik kazanmış durumda...

Batı gelmesine destek olduğu, yıllarca birlikte çalıştığı Erdoğan'ın biletini kesmiş görünüyor, göndermek istiyor. Ancak içeride müthiş bir karizması ve siyasi gücü olan Erdoğan direniyor, gitmek istemiyor. Gitmemek için de Doğu ile daha doğrusu Rusya ile aniden yakınlaştı. Daha önce düşman olduğu Putin Rusya'sı ile aniden dost oldu. Tanklarımızın vurulup askerlerimizin şehit edilmesine rağmen dost oldu, İran ve Esad ile yan yana gelmek pahasına dost oldu. Suudilerle ve Katar'la ters düşme pahasına dost oldu. Halbuki daha bir yıl önce onlarla İslam Ordusu kurmuştu. İslam ordusunun hedefi Esad, İran ve Şiilerdi... AKP kendi ikbali ve iktidarı için Türkiye'nin savaş alanına dönmesine izin veriyor... Burada milli seferberlik ilan edip mücadele edilebilecek bir düşman yok, devlet aklı ve basireti gösterilerek halledilebilecek bir sorun var.

Terörün sebepleri ayrı; dış politikadan iç politikaya, ekonomiye, devlet idaresinden toplum mühendisliğine kadar birçok alanda yapılan ve geçmişten gelen Erdoğan'ın da yaptığı hatalar var ama bunların tümünü ona ve ekibine mal etmek olmaz. Yalnız bu defa hayati bir hata yapıldı ve dediğim gibi Türkiye küresel savaş alanı haline getirildi. Terörün artış nedeni budur. Erdoğan'ın ekonomi yönetimi, iç politika ve dış politikada yaptığı yanlışların da bu sürece sürüklenmemizde payı çok fazla. Erdoğan'ın da yaptığı çok hata var ama bunların tümünü ona ve ekibine mal etmek gerçekten olmaz. Yazının tamamını köşeme aktaramayacağımı söylemiştim. Devamını konu başlıkları olarak veriyorum:
AKP iktidarı döneminde dindarlar koltuk ve para sahibi oldular ama ihlaslarını kaybettiler... Gündemde olan anayasa modeli Saddam, Esad, Mübarek gibi ortadoğu tipi başkanlık modelidir... Saray darbe girişimini önceden haber aldı ve sınırlı kalmasını planlayarak karşı darbe yaptı... Biz AKP döneminde olumlu bürokratik birikimimizi kaybettik...

Tüm yazıyı ve bu saydığım başlıkların açıklamalarını okumak, bilgi dağarcığınıza katmak isterseniz, bu röportaja internet ortamında rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Meşhur Murphy kurallarından biri "Tünelin ucunda görünen ışık, üzerinize gelen tren olabilir" der. Doğru bildiğimizi sandığımız şeyler de her zaman doğru olmayabilir. Açalım aklımızı, bırakalım önyargıları, kenetlenelim hepimiz. Yaşayacağımız başka vatanımız yok.