Çağrı Guruşçu, kentin planlanmasına yönelik proje önerileri ve kent halkının refahı için tüm kurumlarla irtibat halinde olan İzmir Kent Konseyi'nin yeni başkanı oldu. Kent Konseyi için yeni anayasa hazırlıklarına başlayan, İzmir'in 30 ilçesine birden ulaşmaya çalışan Guruşçu, İzmir Kent Konseyi'nde kavga yerine uzlaşı olmasının nedeni, rant beklentisinin olmamasına bağlıyor

İzmir Kent Konseyi, tüm İzmir'den aldığı güçle birlikte İzmir'in şekillenmesinde öncü rol oynuyor. İzmir Kent Konseyi'nin Ocak ayından itibaren başkanlığını yürüten Çağrı Guruşçu ile İzmir Kent Konseyi'nin yaptığı çalışmalar ve yapacakları ile ilgili söyleşi yaptık.

Söyleşimize başlarken öncelikle kent konseyi nedir?

Merkezi ve yerel yönetimlerin, meslek örgütlerinin, sendikaların, üniversitelerin, muhtarlarımızın bir araya geldiği ve kent için projeler ürettiği, ürettiği bu projelerin uygulanmasına katkı koyan kentin ana planlarına, eylem planlarına katkı koyan, İzmirli tüm hemşerilerimizin içinde yer alarak karar alma mekanizmalarına katıldığı bir kamu sivil bileşenidir.

İzmir Kent Konseyi'nde bulunan üyeleriniz kimlerdir? İşleyiş şekli nasıl?

Kent konseyi gönüllülük esasına göre çalışır. Biz ortak aklı ve uzlaşıyı esas alıyoruz. Bu yapıya tüm hemşerilerimizi davet ediyoruz. Biz 4,5 milyon İzmirliye hitap ediyoruz. Bizim üyelerimizi 4,5 milyon İzmirli oluşturuyor. Kadın olsun, genç olsun, erkek olsun, yaş almış olsun, emekli olsun bu şehri şehir yapan, bir arada yaşamamızı sağlayan bütünleştiren tüm toplumsal yapıyı oluşturan yurttaşlarımız bizim üyemiz. Tabi üyelik için İzmir Kent Konseyi'ne gelerek katılım formu doldurup üye olabilirler. Şu anda 7000'in üzerinde kayıtlı üyemiz var. Bu üyelerimiz çeşitli iş kollarında, çeşitli gruplardan, okullardan, STK'lardan, meslek örgütlerinden, kamu kuruluşlarından, sendika ve üniversite temsilcilerinden oluşuyor. Aynı zamanda Kent Konseyi bünyesinde çalışan çalışma gruplarımızda aktif olarak temsilci konumunda bulunan üyelerimiz var. Bunlar İzmir'in öncelik saptadığımız ve bu önceliklere göre oluşturduğumuz çalışma gruplarının üyeleri. Turizm, ulaşım, çevre, kültür sanat, Ar-Ge, tanıtım ve medya, yerelde kalkınma gibi İzmir'in önceliklerini saptadığımız çalışma gruplarımızın uzmanlığa dayalı üyeleri de var. Onlar kendi kurumlarından geliyor. Mesela turizm çalışma grubu TÜRSAB, Turizm İl Müdürlüğü, Rehberler Odası, Uluslararası Turizm Derneği yani turizmi ilgilendiren, iktisata sahip kişilerden oluşuyor. Ulaşım, çevre, Ar-Ge, kültür sanat, tanıtım ve medya, yerelde kalkınma da öyle.

İzmir Kent Konseyi'nin siyasetle ilgisi ne düzeyde? Siyasi partilerin İzmir Kent Konseyi'ne etkisi nasıl?


Kent konseyleri siyaset üstü yapılar. Elbette siyasi partilerin yönergemizde belirtilen ölçüde il temsilcilikleri de kurumsal olarak temsil edilir. Ancak biz asla kent konseyinde şu ya da bu siyasi partinin propagandasını yapmıyoruz. Herkesi bir araya getiriyoruz ve siyasi partilerden de görüş alıyoruz. Sürekli iletişim halindeyiz. Hiçbir siyasi parti farkı gözetmeksizin bunu yapıyoruz. Toplumsal duyarlılığa cevap veren siyasi partilerimize özellikle çalışıyoruz.

Meclislerde gördüğümüz kavga ve tartışma görüntüleri İzmir Kent Konseyi'nde de yaşanıyor mu?


Bizde olmuyor. Bizde olmamasının asıl sebebi ortak akla ve uzlaşıya sahip olmamız. Biz burada kentin ortak paydası için çalışıyoruz, uzlaşı içesinde kararlar alıyoruz. Kentin ana gündem maddelerini ilgilendiren konularda görüş bildiren, tavsiye niteliğinde raporlar hazırlayıp büyükşehire, belediye meclisine sunan bir yapıyız.

Meclislerde size benzer amaçlarla bir araya gelen yapılar olmasına rağmen bu tür görüntülerle karşılaşıyoruz?


Bunun iki sebebi var; Birincisi tabii ki siyasi rant, bir de toplumsal rant. Bu toplumsal rantla, siyasi rantın kesiştiği noktada çatışmalar ortaya çıkıyor. Dolayısıyla siyaset bir iktidar mücadelesi. İktidar mücadelesinin, hiyerarşinin olduğu, alt ve üst ilişkisi olduğu kurumlarda bu tür çıkar çatışması olması gayet doğal. Biz ise kentin ortak paydasında buluşuyoruz. Biz STK'sı, meslek örgütü, sendikasıyla, üniversitesiyle, muhtarıyla, İzmirliyle ortak paydada buluşan ve tek vücut olarak örgütlenen bir yapıyız.

Kadın güçlenmeli

Şu anda süren ya da planladığınız diğer projeleriniz nelerdir?

Kadın meclisimiz şu anda çeşitli akademiler oluşturdu. Kadının kendini güçlendirmesine, bilgiyle donanmasına gerçekten çok önem veriyoruz. Kadınlarımız bilgiyle donandıkça güçlenecek ve güçlendikçe örgütlenecek buna inanıyoruz. O yüzden yerel siyaset akademisiyle, kişisel gelişim akademisi, güzellik eğitimi atölyesiyle ve birçok akademik çalışmayla kadınlarımızın bilgiyle donanmasını sağlamaya çalışıyoruz. Türkiye'nin iki kadın tiyatrosundan birini kurduk, Farklı bir ses kadın tiyatrosu. Şu anda birçok yerde kadınlarımızın farkındalık yaratması, düştükleri dezavantajı ifade eden oyunlar oynuyorlar. Doğal afetlerde kadın projemiz var. Kadın katılımcıların doğal afetler öncesi kendileri ve ailelerini afete nasıl hazırlayacaklarını anlatıldığı ve afet sırasında, sonrasında nasıl davranacakları, profesyonel ekiplere nasıl katkı sağlayacaklarını ifade eden çeşitli eğitimlerle anlatıyoruz.
Görme engellilerimiz için 'Gördüğümü görüyor musun?' projesini başlattık. Bu projeyle görme engelli vatandaşlarımızın yaratıcı yazar olmasını, yazarlık alanında kendini geliştirmesini istiyoruz. Görme engelli vatandaşlarımız hayallerinin sınırı olmayan insanlar. Onların hayallerini biz gerçeğe dönüştürmek için buradan sertifikalı yaratıcı yazarlar çıkardık ve bu projemize devam edeceğiz. Yine görme engelli vatandaşlarımız için başlattığımız ama tüm vatandaşlarımızı da içine alarak genişleteceğimiz engelsiz ilaç projemize devam ediyoruz. Engelsiz ilaç projesiyle EDAK, ÇEKOP, Çağdaş Görmeyenler Derneği, Ege Üniversitesi ve İzmir Büyükşehir Belediyemizle birlikte görme engellilerimize yönelik sesli ilaç kutuları ürettik. Bu sesli ilaç kutularını eczanelere dağıtıyoruz. Bu eczanelerimizde ücretsiz olarak dağıtacağımız bu ilaç kutularını üzerlerini Brel Alfabesi'yle prospektüsü okuyabilecekleri ve hangi zamanda hangi dozda ilaç alması gerektiğini anlattığı sesli ilaç kutuları. Şu anda 850 sesli ilaç kutumuz var.
Yine gençlerimiz Genç İzmir Festivali (Gizfest) diye bir marka yarattı. Bu festival İzmir'de ilk defa bu kadar kapsamlı atölye, sergi, konser alanlarıyla devasa bir çalışma oldu. Bu festival İzmir'de gelenekselleşirse kültür, eğitim ve bilim olimpiyatlarına aday olabilecek türden bir etkinlik. O yüzden Gizfest'i yarattık, ileriye taşımak istiyoruz.
Yine Ar-Ge çalışmalarına önem veriyoruz. Bir elektromobil ürettik. Çevre dostu elektrikli bir araç üreterek TüBİTAK'a Formula G1 yarışlarına katıldık.
Gönüllü olimpiyatlarını gerçekleştirdik. Gençlerimizin sosyal ve fiziksel gelişimlerine katkı sunduk. Sporun birçok branşında faaliyet gösteren gönüllü birer sporcu olmalarına özen gösterdik.
Kent konseyi dragon kürek takımımız var. Su sporlarında çalışan. Dragon kürek takımı, diğer kürek takımları içerisinde engelli olan kürem takımı.
Azımsanmayacak potansiyeli yüksek çocuklar var. Üstün zekalı. Türkiye Üstün Zekalılar Vakfı ile şu anda çalışıyoruz. Çalışma sonunda bir Ar-Ge Kampüsü kuracağız. Dünya Bankası'ndan bir fon sağlayacağız sanırım. Önümüzdeki yıl somutlaştıracağız.
İlk playback tiyatrosunu kurduk. Çocuk playback tiyatro topluluğumuz ilk gösterisini gerçekleştirdi Kültürpark'ta.
Yine gönüllülerin eğitimi ve oryantasyonuna yönelik bir çalışma yapıyoruz. Geçmiş dönemlerde kent konseyinde gönüllü buraya gelir katılımcı formu doldurur üye olurdu. Fakat o üyelerimize ne ulaşılır ne de iletişim sağlanırdı. Şimdi biz gönüllü oryantasyon çalışmamızı başlattık. Her gelen gönüllümüze kurs veriyoruz. Bu eğitimlerle gönüllülük konusunda, iletişime dair birçok alanda eğitimler veriyoruz. Onların donanımlı bir şekilde kent konseyinde çalışmasını sağlıyoruz. Bunu ayrıca takip ediyoruz. Performansı dayalı bir çalışma düzeni oluşturuyoruz.
Yerel siyaset akademisinde tüm yıl eğitim programları düzenliyoruz. Kadınlar-gençler-engellilerle ilgili. Bu çalışmayı eylem planına dönüştürecek bir çalışma gerçekleştireceğiz.

Kurumlar arası iletişim


Bunca çok projeyi gerçekleştirirken sizi en çok zorlayan nedir?


Bunca çalışma yaparken beni en çok zorlayan şey kurumlar arasındaki koordinasyon sıkıntısı. Biz bir çalışmaya başlarken çeşitli kurumlarla temaslar kurup rahatlıkla çalışabiliyoruz. Fakat İzmir'de önemli bir sorun var. İzmir'de kurumlar arası işbirliği ve iletişim büyük bir problem. Ortak akıl ve uzlaşı kültürünün yaratılması gerek. İzmir'in buna ihtiyacı var. İzmir ortak akıl ve uzlaşıya dayalı bir yönetim anlayışını benimsemek zorunda. Ticaret odasıyla sanayi odasıyla esnaf sanatkarlar odasıyla üniversiteleriyle meslek örgütleriyle büyükşehir belediyesiyle ilçe belediyeleriyle kaymakamlıklarıyla valisiyle. Bu koordinasyonu sağlamak zorundayız. İşte bu noktada İzmir kent konseyi devreye girer. İzmir Kent Konseyi bir danışma meclisi. Ve biz diyoruz ki büyük bir projeye de imza atacak; halk meclisi. Biz halk meclisini kuracağız.

Katılın, birlikte yönetelim


Halk meclisi önemli bir proje. Bundan biraz daha bahsetmeniz mümkün müdür?


Dünyadan alınacak örnekleri var. 4,5 milyon İzmirlinin karar alma mekanizmasına katılmasının, birlikte yönetme idealini gerçekleştirmesini sağlamak istiyoruz. Sloganımız belli; 'Katılın, birlikte yönetelim'. Bu sloganla hareket edeceğiz. Ve diyoruz ki halk meclisinin içinde STK, meslek örgütlerinin, üniversitelerin, muhtarların, sendikaların, kamu kurum ve kuruluşlarının tüm temsilcileri yer alacak ve aynı zamanda direkt katılabilecek. Kadın-çocuk-engelli ve genç diye 4 meclisimiz var.
Yeni bir yönerge oluşturuyoruz. Bir genel meclis oluşturacağız. İzmir'in ana gündem maddesiyle toplanan ve buradan alınan kararları büyükşehir belediye meclisine gönderecek olan bir mekanizmaya kavuşacağız artık. Biz demokratik kitle örgütlerinin bir araya geldiği bir yapıyız. Seçilmişlerin ya da atanmışların olduğu değil kendi kurumlarından temsilci olarak gelebilen demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri aynı zamanda üniversite-meslek odalarıyla tam bir uzmanlık-ihtisasa dayalı bir mekanizma kuracağız yani. Kentin kaderini belirleyecek, eylem planı oluşturacak, stratejik ve sürdürülebilir kalkınma modelleri oluşturacak bir meclis oluşturmayı planlıyoruz. Ve bu meclisin içinde İzmirliler olacak. 4,5 milyon İzmirliyi bu mecliste hem bizler temsil edelim hem de onlar burada, bu mecliste kentle ilgili düşüncelerini ifade edebilsin.
Biz artık sokağa çıkıyoruz. Halkı dinliyoruz, esnafı dinliyoruz. Çiftçiyi dinliyoruz. Öğrenciyi, emekliyi dinliyoruz. Ve İzmir'in bu yönetim biçimiyle nasıl ideal bir yönetimle projeyle planla yönetilmesini halka soruyoruz bundan sonra. Bundan sonra böyle çalışacağız. Ve aldığımız öngörüleri genel kurulumuza sunup halk meclisinde aldığımız kararları büyükşehir belediye meclisine taşıyacağız.

30 ilçeye yayılmalıyız

İzmir Kent Konseyi kent merkezi dışında kalan ilçelerle ilişkisi nasıl?


Bizim hizmet alanımızı 30 ilçe oluşturuyor. Sürekli bir yere sıkışılmış. Alsancak ve Konak ekseninde giden bir anlayış. Biz diyoruz ki 30 ilçemizin 30'unda da etkin olacağız. Dün mesela Urla'da idik. Daha öncesinde Ödemiş'te idik. Tüm ilçelerin içinde olduğu, halka ve insana dokunan bir çalışma içerisinde olmayı amaçlıyoruz. Biz insanlarla temasa geçeceğiz. Onları doğrudan dinleyeceğiz. Bizim salonlarda çok fazla işimiz yok. İç yapımızla ilgili toplantıları yapalım salonlarda. Asıl işimiz sokakta. Halkı dinlemeli. Onunla birlikte hareket etmeliyiz. Eğer halka dokunmaz iseniz halka dönük hizmet yapmanız da mümkün olmaz.
Kent konseyinde başkanından üyesine kadar hepimiz halkın içinde olan insanlarız. Gönüllülük esasına göre davranıyoruz. Vapura-metroya-otobüse biniyoruz, esnafla görüşüyoruz, gevrek de yiyoruz. Nedir bu? Temas halindeyiz. Halkın içinde olan bir mekanizmayız.


İlçe belediyelerle sorunumuz var

Projelerinizin büyük çoğunluğunu İzmir Büyükşehir Belediye'siyle birlikte gerçekleştiriyorsunuz. İlçe belediyelerinde projelerinizi gerçekleştirmek için zorluklar mı yaşıyorsunuz?

İlçe kent konseyleri aldıkları kararları bazen ilçe genel kurullarında onaylatamıyorlar. Bunun nedeni belediyeler içinde demokratik katılım mekanizmasının yeterince sindirilememiş ve benimsenememiş olması. Bu da ne yazık ki İçişleri Bakanlığı'nın mevcut yönetmeliğinden kaynaklı. Bu yönetmelik artık ihtiyaca karşılık vermiyor. Bunun yerine kent konseyleri yasasının çıkması gerekiyor. Alınan kararlar meclise taşınmıyor. O zaman alınan o kararların da bir anlamı kalmıyor. Büyükşehir'de böyle sorun yok. Büyükşehir her ay aldığımız kararları uygulama noktasında istişare halinde soruyor. Ve aldığımız kararları uygulama noktasında çalışıyor. O yüzden şu anda aldığımız kararlar Büyükşehir'e taşınıyor. Valilikle de uyum içindeyiz. Aldığımız kararları tavsiye ve öneri halinde İzmir Valiliği ile de tartışıyoruz. Oluşturduğumuz yeni model işler hale geldi daha fazla. Yerelde güçlü olmak istiyorsanız demokratik kitle örgütlerinin gücüne de güveneceksiniz.


Kendi anayasamızı yazıyoruz

Ocak ayında görevi devraldınız. Bu zaman zarfında neler yaptınız?


Geçtiğimiz altı ay içerisinde belli bir noktaya geldik. Bu çalışmalar içerisinde öncelikle yapılanmaya özen gösterdik. Yönerge çalışmamızı başlattık. Bu çalışma, biz İçişleri Bakanlığı'nın yönetmeliğiyle kurulmuş yapılarız ve her kent konseyi kendi iç yönergesini belirleyerek, kendi iç anayasasını belirleyerek çalışmalarına devam eder. Bizim anayasamız, yani yönergemiz yeterli düzeyde değil. Bunun sebebi, 24 sayfalık ve 53 madde ile Türkiye'nin en uzun en bürokratik yönergesi olması. Bu biraz çeşitli hukuksal yanılgılardan meydana gelmiş. Biz de daha sivil ve daha esnek çalışabileceğimiz daha yetkili, etkili ve karar alma süreçlerine gerçekten katılabilen bir yönerge oluşturmalıyız. Bir yönerge çalışmamıza başladık. İşin uzmanlarından oluşan bir komisyon kurduk. O komisyon sorunsuz bir şekilde çalışıyor. Tabii ki bu yönerge çalışmamızı katılımcı bir şekilde hazırlamak istiyoruz. İlk etap çalışmamızı ilçe kent konseyleriyle, İzmir'de tüm ilçe kent konseylerini davet ettiğimiz bir toplantıda bir odak grup çalışması yaptık. Şimdi de ikinci etap çalışmalarımıza başlıyoruz. Bu çalışmalarla birlikte STK, meslek örgütleri, kamu kuruluşları, üniversite, muhtar gibi tüm odak gruplarını toparlayarak onlara oluşturduğumuz taslak yönergemizi sunacağız ve fikirlerini alacağız. Yönerge taslağımızı eylül ayına kadar bitirmek, genel kurulumuza sunmak istiyoruz. Bu çalışmamız kent konseyleri yasa tasarısının temelini oluşturan bir çalışma olacak. Biz örnek bir metin oluşturuyoruz şu an. Bu örnek metini ilerleyen zamanlarda yasa tasarısına kavuşturarak ve İzmir'den başlayarak tüm Türkiye'ye hakim olacak ve parlamentoya götüreceğimiz çok güzel çalışma yapmak istiyoruz. O yüzden siyesi parti temsilcileriyle özellikle görüşüyoruz.


Kale'ye çıkıyoruz

Samimi ve iyi insanların bulunmasına rağmen orayı gidip görmeyenler tarafından kötü lanse edilen İzmir'in bazı semtlerine de gidiyor musunuz, yoksa sizde o semtleri kötü olarak mı görüyorsunuz?

Hiç korkulacak noktası yok İzmir'in. Kadifekale dahil. Yürüyerek çıkıyoruz yürüyerek iniyoruz. Ben Agora'dan başlıyorum Anafartalar Caddesi'nden yukarıya doğru Basmane'den antik tiyatro ve Kadifekale'ye çıkıyorum. Çeşitli arkadaşlarımızla geziler yapıyoruz. İnsanlarla kucaklaşıyoruz. Selamün aleyküm diyoruz. Gidiyoruz bir kahvede çay içiyoruz birlikte. Oradan alışveriş yapıyoruz vesaire. Buna ihtiyacımız var. Neden ihtiyacımız var? Çünkü kültürel birlikteliğe ihtiyacımız var. İzmir'de çok farklı kültürler var. Bizim bir orada olmaya ihtiyacımız var. İletişim kurmalıyız birbirimizle. Hiçbirimizin birbirimizden farkı yok. Bugüne kadar hep korkutmuşlar. Yok efenim Kale'ye çıkılmaz. Niye çıkılmasın? Kale bizim kalemiz. Hepimizin kalesi. Birlikte gidelim birlikte değerlendirelim. Bugüne kadar toplumu böyle korkuttular. Buna ihtiyacımız yok. Bizim birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var. Ve bunu beraber sağlayacağız. Gitmediğin yer seni değildir. Buraları sahiplenmezsek gitmezsek başka odaklar gelirler. Buna müsaade etmeyeceğiz.
Bu ülke vatana ihanet edenleri de toplumu yanıltmaya çalışanları da çok gördü. Dış odakların bu kirli oyunlarını bozmak zorundayız. Bu yerelden başlar. Yereli sahiplenmeliyiz önce. Halkla bütünleşmek zorundayız. Hangi şehirden olursa olsun hepsi bizim hemşehrimiz. 4,5 milyon İzmirliyi davet ederken samimi şekilde söylüyorum.