Greenpeace Akdeniz İletişim Sorumlusu Gülçin Şahin Türkiye'nin birçok şehrinde yıllık partükül (kömür parçacığı) madde ortalamasının Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)'nün sağlık için geçilmemesini önerdiği kılavuz değerlerinin 3-4 kat üzerinde olduğunu söyledi.

Greenpeace Akdeniz İletişim Sorumlusu Gülçin Şahin Kömürlü Termik Santrallerin ülkemizde gerçekleşen trafik kazalarından iki kat fazla can aldığını ve  saç telinden ince partüküllerin (kömür tozu) ülkeden ülkeye hareket ederek ölümlere ve sağlık kaybına yol açtığını belirtti. Şahin, 'Partükül kirliliğinden dolayı bireyin ömrü 11 yıl, ozon gazına maruz kalanların ömrü 9 ay kısalıyor' dedi.

Kim bu sessiz katil?

Kömür. Özellikle termik santrallerde yakıldığı her an 'sessiz bir katil' gibi ömrümüzden çalan bir madde. 2013 yılında Dünya Sağlık Örgütü (WHO), hava kirliliğini kansere yol açan çevresel sebepler arasında birinci olarak ilan etti. Avrupa Sağlık ve Çevre Birliği'nin (HEAL) de 2013 tarihli raporunda da kömürlü termik santraller ortaya çıkan parçacık kirliliği nedeniyle hava kirliliğinin en büyük endüstriyel sebebi olduğunu açıklandı.  Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın verilerine göre ise Türkiye'de 64 ilde trafik ve endüstri nedeniyle yüksek hava kirliliği potansiyeli bulunuyor.

Manisa'da olan termik santral İstanbul'daki insanı nasıl öldürüyor?

Gözle görülemeyen parçacık maddeler (PM), santrallerden kaynaklanan toksik parçalar, ozon ve ağır metaller içinde insan sağlığını en fazla etkileyenlerdir. Parçacıklar, çaplarına göre PM 10  (çapı 10 mikrometreden küçük) veya PM 2.5 (çapı 2.5 mikrometreden küçük) olarak tanımlanır.  Saç telinden neredeyse 30 kat daha küçük olan, binlerce km yol alabilen ince partiküller (yani çapı 2.5 mikrometreden küçük olanlar) akciğerlere doğrudan etki edebildiği için havadaki toksik maddeler arasında en tehlikelisi. Havadaki parçacık maddenin azı bile zararlı. Türkiye'nin birçok şehrinde yıllık partikül madde ortalamaları Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)'nün sağlık için geçilmemesini önerdiği kılavuz değerlerin 3-4 kat üzerinde. İşte bu havada istediği gibi gezinebilecek yapıdaki partiküller sadece bir ilden bir ile değil, ülkelerden ülkelere yayılarak insan yaşamını tehdit ediyor.

Türkiye neden dünya sıralamasında 4. sırada?

İnşa edilmesi planlanan yaklaşık 80 kömürlü termik santral ile Türkiye, Avrupa çapında en fazla yeni santral planı olan ülke konumuna geldi. Bu planlar ile ülkemiz küresel ölçekte kirli enerji konusunda Çin, Hindistan ve Rusya'nın ardından dünyadaki en ciddi 4. kömür tehdidini oluşturuyor. Bunun da tek nedeni bu tesislerin vereceği zararlar araştırılmadan kuruluyor olması, ya da bile bile ihlal edilmesi.

Türkiye'de kömürlü termik santraller trafik kazalarından daha fazla can aldığı söyleniyor? Bu konudaki araştırmalar nelerdir?

Stuttgart Üniversitesi tarafından geliştirilen modele göre, sadece 2010'da çalışmakta olan 19 tane kömürlü termik santralden kaynaklanan hava kirliliğinden dolayı 7900 erken ölüm gerçekleşti. Santrallerden kaynaklı hava kirliliğine maruz kalan insanların hayatlarından toplamda yaklaşık 79.000 yıl çalınmış oldu. Bu sonuçlar, Türkiye'de kömürden kaynaklı ölümlerin, 2010 yılında trafik kazalarında yaşanan can kayıplarının neredeyse iki katı olduğunu ortaya koyuyor. Şu anda yapılması planlanan yaklaşık 80 santral projesi hayata geçerse, ömrümüzden 39.000 yaşam yılı daha çalınacak ve 4100 erken ölüm yaşanacak.

Dünyada kömürlü termik santraller insan sağlığını ne kadar etkiliyor?

Sadece Türkiye'de değil Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde de 2010 yılında işletmede olan 300 kömürlü termik santral, Avrupalıların hayatlarının tahmini olarak toplam 240.000 yıl kısalmasına neden oldu. AB'de 2010 yılında kömürlü termik santraller yüzünden en çok yaşamın çalındığı ülke ise Polonya oldu. Fakat, 2010 yılında kömürlü termik santrallerden kaynaklı 7900 erken ölüm ile Türkiye bütün AB ülkelerini geride bıraktı.

Yaşam yılı kaybı..

Kömür, yakın zamanda yaşadığımız Soma felaketinde de görüldüğü gibi yer altından çıkarılıp termik santrallerde yakılana kadar döngünün her aşamasında insanları öldürüyor. Örneğin, 2010 yılında Soma Termik Santrali'nden kaynaklı hava kirliliği 13.400 yaşam yılı kayboldu. Afşin-Elbistan ve Soma kömürlü termik santrali 2010 yılında Avrupa'nın en öldürücü santralleri oldular. Almanya'daki Stuttgart Üniversitesi ise hava kirliliğinden kaynaklanan ölüm sayısını erken ölümler sebebiyle kaybolan yıl sayısına dönüştürüyor. Sessiz Katil raporumuzda da kullanılan bu modele göre, parçacık kirliliğinden dolayı bireyin ömrü 11 yıl, ozon gazına maruz kalanların ömrü 9 ay kısalıyor. Gözle görülemeyen ince partiküller, havada binlerce kilometre yol alabildiklerinden dolayı kömürlü termik santrallerden çıkan emisyonların sağlık etkileri santral olmayan yerlerde de görülür. Örneğin, 2010 yılındaki 7900 erken ölümün %10'u İstanbul'da yaşayan ve taşınım ile diğer şehirlerdeki kömürlü santrallerin kirliliğine maruz kalan kişiler arasında gerçekleşti. 

Sizin talepleriniz neler?


Halk sağlığını ve temiz hava soluma hakkımızı korumak adına Sağlık Bakanı'nı acilen eyleme çağırıyor ve hava kirliliğine yol açan projelerin planlama, izin ve denetim süreçlerine karar verici kurumlardan birisi olarak dahil olmasını, Sağlık Etki Değerlendirme raporları ile özellikle kömürlü termik santrallerin sebep olduğu sağlık sorunlarını tespit etmesi ve bu sorunların önlenmesi için gerekli yaptırımları uygulamasını istiyoruz. Ayrıca işletmede olan ve planlanan kömürlü termik santrallerin yoğun olarak toplandığı bölgelerde kümülatif sağlık etkilerinin belirlenmesi ve gerekli ölçümler yapılıp, önlemler alınana kadar yeni projelere izin verilmemesi ve mevcut ve potansiyel hava kirliliğinin yarattığı sağlık sorunları ile mücadele için acil eylem planının oluşturulması gibi taleplerimiz var.

Kömürlü Termik Santrallerin sağlık etkileri rakamlara döküldüğünde nasıl bir sonuç çıkıyor ortaya?

Kömür yanınca havaya salınan partikül maddeler nefes alan herkesin kalp-damar, solunum sistemi hastalıkları, kalp krizi, felç, merkezi sinir sistemi hastalıkları, astım, akciğer kanseri, çocuklarda akut solunum sistemi enfeksiyonları ve ölüm riskini artırıyor. Sadece 2010'da, çalışmakta olan 19 tane kömürlü termik santralden kaynaklanan hava kirliliği 7900 erken ölüme yol açtı. Santrallerden kaynaklı hava kirliliğine maruz kalan insanların ömrü yaklaşık 10 yıl kısaldığından, toplamda yaklaşık 79.000 yaşam yıl çalındı. Modelleme sonuçları; 2010 yılında Türkiye'de kömürden kaynaklı ölümlerin, trafik kazalarında yaşanan can kayıplarının neredeyse 2 katı olduğunu gösteriyor. 2010 yılında kömürlü termik santrallerden kaynaklı erken ölüm sıralamasında ise Türkiye bütün AB ülkelerini geride bıraktı. Türkiye'yi AB ülkeleri sıralamasında Polonya, Almanya, Romanya, Bulgaristan ve Birleşik Krallık takip ediyor. Şu anda yapımı planlanan santraller hayata geçer ve 40 yıl boyunca çalışmaya devam ederlerse, ömrümüzden toplam 1,9 milyon yıl çalacaklar.  İzmir'de çalışan ve planlanmakta olan santraller hayata geçtikleri zaman 1980 yaşam yılı kaybına yol açacak.

Birazda  efasane gemi Rainbow Warrior'a dönmek istiyorum. 'Gemiye bin ve gemideki kısıtlı yerlerden biri senin olsun' kampanyanız var. Rainbow Warrior'da yerimizi nasıl alabiliriz?


Greenpeace'e internet ortamından da destek verebiliyorsunuz. Sizin paylaştığınız linke atıyorum beş arkadaşınızda imza verdi ve o beş arkadaşınızın  arkadaşları da linki tıkladı. İnternette linkinizin kaç defa tıklandığını tespit ediyoruz. Yani Greenpeace'e ne kadar emek verdiğinizi. Sonuç olarak da gemimizde yer almaya hak kazanmış oluyorsunuz.

Rainbow Warrior III' den önceki iki geminin akibeti nedir?

Greenpeace'in ilk Rainbow Warrior'ın (Gökkuşağı Savaşçısı) 1955'te yapılan eski bir trol teknesiydi. 1978 yılında, Greenpeace'in kullanımına uygun hale getirildikten sonra 10 ülkeden 24 mürettebatla yaptığı ilk seferdeki amacı balina katliamına dikkat çekmek oldu. İlk gemimizin Greenpeace'teki yaşamı 7 yıl sürdü. 1985 yılında, Fransız nükleer denemelerini protesto etmek gittiği Pasifik okyanusunda, Fransız ajanları Gökkuşağı Savaşçısı'nı limanda bombalayarak batırdı ve fotoğrafçı Fernando Pereira'nın ölümüne sebep oldu. İkinci Rainbow Warrior gemisi ise Greenpeace için ilk kez 1989 yılında denizlere açıldı. 20 yılı aşkın süre boyunca gemi, dünya okyanuslarındaki yasadışı kereste ticaretini durdurdu. Nükleer silah denemelerine, aşırı avlanmaya, balina avcılığına, savaşlara, küresel ısınmaya ve diğer çevre suçlarına karşı çıktı. 2011 yılında Bangladeş merkezli sivil toplum kuruluşu Friendship'e devredildi. Şu anda adalar arasında gezerek hastane gemisi olarak hizmet veriyor.

Peki şu an kullandığınız yaşayan efsane?

Rainbow Warrior III teknolojik bir başyapıt. Acil durumlarda helikopterlerin iniş yapabilmesi için bir pisti bile var. Tam bir aktivizm gemisi, mobil bir müze, aynen söylediğiniz gibi yaşayan bir efsane. Aliminyum üst yapısı, yakıt çelik gövdesi ve 55 metrelik boyuyla yeni nesil direk sistemine ve aynı boyuttaki direklere göre yelken desteği çok daha üstün olan A tipi yarı-otomatik çerçeveleri var. Birincil sürme gücünü yelkenlerinden alan gemi, gerektiğinde yalnızca 300kW enerjiyle saatte 11 deniz mili hıza ulaşan son sürüm sürdürülebilir elektrikli sürüş sistemine sahip.

Geminin atlattığı badireleri anlatır mısınız?

Rainbow Warrior, yaptığı destansı yolculuklar sırasında Amerika ve Fransa'nın nükleer denemelerine karşı çıktı, Rusya'nın balina avcısı donanmalarını engelledi, kömür ve palmiye yağı gemilerini durdurdu ve yardım faaliyetlerine olanak sağladı. Bu olağanüstü çalışmalar sırasında bombalandı, sıkıştırıldı, darbe aldı, işgal edildi ve pek çok kez alıkondu ama barış için yelken açmaktan hiçbir zaman vazgeçmedi.