İzmir ve Körfez birbirinden ayrılamayan iki sözcük, deniz, kıyılar ve körfez, İzmir'i İzmir yapan doğal varlıklar.
İzmir Körfezi, yarattığı etkiyle her dönemde farklı algılar yarattı. Yirmiüç yıl önce İzmir'e geldiğimde, İzmir Körfezi "pis koku" demekti, Büyük Kanal projesi, Ragıppaşa Dalyanı'nın sökülmesi gibi yıllardır yürütülen çalışmalarla kısmen temizlendi, eski pis kokusu yok artık. Ancak halen hiç kimse iç rahatlığı ile Körfez temiz, denize girebilirsiniz, körfezden çıkan deniz ürünlerini yiyebilirsiniz diyemiyor.
Körfezin temiz olması, İzmir'in denizle ilişkisini, sağlıklı yaşamını yakından ilgilendiriyor. Bunun için olsa gerek İzmir Körfezi ve Limanı Rehabilitasyon projesi hazırlandı, hani şu İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı arasında "ÇED" tartışması olan proje.

İzmir Körfezi bugünlerde yalnızca rehabilitasyon projesi ile değil, "İzmir Körfez Geçişi Projesi" ile de anılıyor. İlk kez eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'dan duymuştuk, İzmir'e başkan olmak için ortaya atığı 35 Çılgın Projeden birisiydi, bu kadar da olmaz derken, 25 Haziran'da ÇED halkın katılımı toplantısı yapıldı. Toplantı İzmir Ticaret Odası Meclis salonunda toplanınca, "ne alaka, proje İzmir Ticaret Odası'nın projesi midir?" diye soru ortaya attık. Ticaret Odası'nın projesi denmedi ama Oda'dan destek mesajları yayınlandı. Ticaret Odası'nın aksine Mimar Mühendis Odaları'ndan kaygı ve itirazlar dile getirildi.
Proje; Körfez üzerinde 12 km otoyol, 16 km raylı sistem tramvay olarak öngörülen kuzeyde 4.2 km ayaklar üzerinde köprü 800 metre yapay ada ve 1.8 km. batırma tüp geçişten oluşuyor, Kuzey Çevre yolu Çiğli Sasalı kavşağından başlayıp körfez ortalarına kadar köprü olarak, sonrası tünel olarak devam ediyor ve Yenikale'den Narlıdere'ye İzmir Çeşme otoyoluna bağlanan kavşakla sona eriyor.
Geçtiğimiz hafta Haber Ekspreste de yayınlandı,TMMOB Mimarlar Odası İzmir Şubesi'nin projeye ciddi itirazları var ( http://www.izmimod.org.tr/v2/haberler/606-izmir-korfez-gecisi-projesi ) Mimarlar Odası İzmir Şubesi'ne göre; "...Körfez geçişi köprü-tünel-ada projesi İzmir kent içi ulaşım sorunlarının çözümüne yönelik bir proje değil, bunun yanı sıra köprü ayakları ve yapay ada körfez dip akıntıları ve su sirkülasyonuna ciddi engel oluşturacak, bu şekilde körfezin deniz suyu temizliği süreci olumsuz etkilenecek, projeyle İzmir körfezi için yaşamsal bir çevre sorunu-felaketi yaratılmış olacak..." Mimarlar Odası, proje için harcanacak 3.5 milyar liralık kaynakla İzmir'in diğer ulaşım projelerinin tamamı gerçekleştirilebilir,kent içi ulaşım sorunları gelecek onyılları kapsayacak şekilde ve kalıcı olarak çözülebilir.
Mimarlar Odası'nın bu itirazları "istemezükçüler ne olacak" diye geçiştirilebilir mi? Geçiştirilemez, geçiştirilmemeli. Düşünün bir kere; bir yandan körfezin su sirkülasyonu ile temizlenmesi, derinleşmesiyle limana gemilerin rahatlıkla girişi sağlanmaya çalışılıyor, diğer yandan bunu imkansız kılacak lüzumsuz tüp geçiş, köprü projesi ortaya atılıyor. Sorarlar insana; siz gerçekten Körfezi körfez olarak kullanmak mı istiyorsunuz, yoksa uçuk kaçık projeler için deneme sahası olarak mı görüyorsunuz?

Geçtiğimiz günlerde bir yerel gazetenin manşetinde Körfez Geçiş Projesinin, Körfez ve Liman Rehabilitasyon Projesini destekleyeceği, ÇED olumlu belgesi verilmesini sağlayacağını yazdı. Mimarlar Odası öyle demiyor, "Körfez Geçiş Projesi uygulanırsa, körfezin rehabilitasyonunu unutun" diyor.

İzmir, Anadolu'nun en batısında, hinterlandında verimli tarım topraklarıyla, yüzyıllar boyunca Anadolu üzerinden gelen Uzak ve Ortadoğu bağlantılı uzun mesafe kervan ticaret yollarının son durağı, bir liman kenti. Liman kenti niteliği körfezi daha önemli kılıyor. Kısaca Körfez, İzmir'in bugünü ve geleceğine ilişkin hayatının ayrılamaz bir unsuru. İzmir, coğrafyasının verdiği olanaklarla, uygarlık birikimini yaratmış güçlü bir simge kenttir. İzmir'in simgelerinden olan Körfezi, tünel ve köprü çılgınlığını değil, körfez olarak yararlanmayı bekliyor.
Dipnot: "İstemezükçü" deyince, rahmetli Başkan Ahmet Piriştina aklıma geldi, Baro Yönetimi olarak yaptığımız ziyarette "istemezükçüler kendi çıkarları için bir şey istemiyorlar" demişti. Saygıyla anıyorum.