Değerli okurlarım, Cuma günü yaşadığımız döviz krizi, acilen birtakım ciddi önlemlerin alınmasını gerektiriyor. Sıkıntı da burada başlıyor. Devletler, bu tür krizlerin yol açtığı kur artışlarını dengeleyebilmek için merkez bankalarında ciddi miktar döviz rezervleri bulundururlar. Döviz fiyatlarındaki ani artış karşısında, piyasaya artışı dengeleyecek miktarda döviz salarlar. Böylelikle döviz fiyatlarındaki artış dengelenmiş olur.

Merkez bankalarının özerk kurumlar olarak düzenlenmesinin esas mantığı da budur. Siyasiler popülist politikalar çerçevesinde bu rezervleri amaçları dışında kullanma isteğinde olabilirler. Bu durum ise krizlere karşı devletlerin hazırlıksız kalması anlamına gelir.

Yaşadığımız son döviz krizinin bizlere öğrettiği en önemli şeylerden biri merkez bankalarının özerk kurumlar olmaları gerektiğidir. Birçok ekonomiste göre bugün, krize karşı acil bir çözüm bulunamamasının esas nedeni Merkez Bankası döviz rezervlerinin bir etki sağlayamayacak kadar düşük seviyelerde olmasıdır.

Diğer taraftan, Türkiye'de ekonominin, ekonomiden anlayan bir ekip tarafından yönetilmediği endişesi, piyasalarda güven sarsıcı bir faktöre dönüşmüş gibi durmaktadır. ABD, bu iç olumsuz faktörlerin varlığıyla beraber düşünüldüğünde, ekonomimize "operasyon yapabilecek" bir aktör konumuna gelebilmiştir. Oysa doğru yönetilen bir merkez bankası ve iyi bir ekonomi ekibi ve ekonomi ekibiyle eşgüdümlü bir şekilde planlanacak dış politika krizin bu boyutta yaşanmasını engelleyebilirdi. Ancak hepsinden önemlisi bir "üretim ekonomisi" olmayı başarabilmekti.

Pazar günkü bir gazete haberi, Türkiye'nin üretim bağlamındaki gerilemesini açıkça ortaya koydu. Türkiye'nin en büyük sanayi üretim alanı olan OSTİM ile ilgili bir haberdi bu. OSTİM'de binden fazla üretim tesisinden geriye sadece Çin'den makine parçası ithal edip satan firmalar kalmıştı. Kapanan işyerleri ise otoparklara dönüştürülmüştü ("Üretim Merkeziydi, Otopark Oldu", Birgün, 12.08.2018).

Oysa krizler kalıcı bir şekilde ancak otoparkların üretim tesisleri haline getirilmesiyle ve ithal ürün satışının yerini yerli imalatın almasıyla atlatılabilirdi...