Türkiye'de şartlar çok çabuk değişiyor.
İzmir'in havası gibi...
Sabah günlük güneşlik. Öğlen mevzii sağanak yağışlı.
Akşamüzeri gökyüzü açık...
Ama piyasayı allak bullak eden haberler de oluyor. Amerika'da olan bir olaya 'Bana ne?' diyemiyoruz.
Ya da dünya borsalarındaki çalkantılara. Son yıllarda krizsiz gün geçirmedik gibi...
Bu kriz kimisinin işine geliyor.
Bu konuyu da birkaç kez ele almıştık.
Şimdi de 'Krizle' ilgili Başbakan Yardımcısı Ali Babacan konuştu...


Farkı azaltmış!

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2008 - 2009 krizi gelmeden önce Türkiye'nin bankacılık alanında yapısını sağlamlaştırdığını, borç stokunu ve bütçe açığını düşürdüğünü belirterek, 'Krizden en az etkilenen ülkelerden birisi olduk ve en hızlı çıkan Avrupa ülkesi olduk. Sonuçta baktığımızda krizden sonraki yüksek büyüme oranlarımız bizim gelişmiş ülkelerle aramızı kapattı, farkımızı azalttı' dedi.
Dünya Ekonomik Forumu'nun 'Bölgesel Kalkınma için Kaynakların Ortaya Çıkarılması' temalı özel toplantısının ikinci gün açılışında konuşan Babacan, Avrupa, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta Asya, Kafkaslar ve bu coğrafyanın tam merkezinde yer alan Türkiye olduğunu vurguladı.

Babacan, batıdan başlayıp doğuya doğru yolculuk yapıldığında, 2008-2009 yıllarında tüm dünyayı etkisi altına alan küresel krizin olumsuz etkilerinin Avrupa'da hala derin bir şekilde devam ettiğinin görüldüğünü söyledi. Avrupa'da her ne kadar bu yıl bir miktar toparlanma olsa da bu toparlanmanın zayıf, kırılgan ve ülkeden ülkeye çok değişen farklı hızlarda bir toparlanma olduğuna dikkati çekti.

Sorunları biliyor!

Kamu borcunun tarihi yüksek seviyelere çıktığını, işsizliğin yükseldiğini ve finans sektörüyle ilgili sorunların hala belli ölçüde de olsa devam ettiğini anımsatan Babacan, sorunların tam olarak geride kalmadığının görüldüğünü anlattı.
Bunları daha önce de duyduk mu? Duyduk!
Daha sonraları da duyacağız.
Çünkü politikacılar için hep konuşma malzemesi oluyor.
Önemli çareleri bulmak ve vizyon sahibi olarak geleceği görmek.

Maliye'ye yaradı

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) enerji piyasasında dağıttığı lisanslar, Maliye Bakanlığına gelir olarak döndü. EPDK, geçen yıl beklentileri yüzde 42 aşarak net 195 milyon 767 bin 758 liralık gelire ulaştı.

EPDK verilerine göre, kurum, geçen yıl gelir tahminlerini aştı. Kurumun 2013 bütçe gelirleri 137 milyon 290 bin lira tahmin edilirken, yılsonunda 195 milyon 247 bin liralık gelir seviyesi yakalandı. Böylece bütçe gerçekleşme oranı yüzde 142 oldu.

EPDK, geçen yıl en fazla geliri, yeni yatırım kararları ve devreye giren enerji yatırımları dolayısıyla malları kullanma veya faaliyette bulunma izninden sağladı. Kurum, bu kapsamda 174 milyon 834 bin 619 lira gelir elde etti. İzin gelirlerinin 72 milyon 330 bin 942 lirası petrol piyasası, 44 milyon 889 bin 688 lirası elektrik piyasası, 36 milyon 597 bin 479 lirası doğalgaz piyasası, 21 milyon 16 bin 509 lirası LPG lisanslarından sağlandı.

İleri mi, geri mi?

Petrol fiyatları Ortadoğu'daki savaşa rağmen düşüyor. Ama Türkiye'de bu konuyu anlatmak için 'Mehter Marşı' örneğini vermek lazım.
İki ileri bir geri. Zamlar için diyorum.
Hatta 9 ileri bir geri desek de olur.

Petrol rafinerileri vuruldu

Amerika öncülüğündeki koalisyona bağlı savaş uçakları pazar günü IŞİD'in Türk sınırı yakınındaki petrol rafinerilerine hava saldırıları düzenledi.
Uçaklar bir gün önce de aynı bölgede Kobani kentini kuşatan IŞİD militanlarını vurmuştu.
Amerika öncülüğündeki koalisyon, IŞİD'in Irak ve Suriye'de ele geçirdikleri petrol kuyularından çıkan petrolleri arıtıp satarak milyonlarca dolar gelir sağlamasını önlemek için geçen hafta da benzer rafinerilere hava saldırıları düzenlemişti.
IŞİD tehdidi nedeniyle Kobani'den kaçan binlerce Kürt  Türkiye'ye sığınıyor.
Hava saldırılarına Amerika'nın yanı sıra Suudi Arabistan, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri Hava Kuvvetleri de katılıyor.
İngiliz Savunma Bakanlığı, Kıbrıs'tan kalkan uçakların hedef belirleme aşamasında olduğunu bu nedenle henüz saldırı düzenlenmediğini belirtti.


Petrol için!

Koalisyonda yer alan İngiltere, Danimarka ve Belçika da IŞİD'e karşı Irak'ta hava saldırılarına katılacaklarını ancak Suriye'ye girmeyeceklerini açıklamış bulunuyor.
Aslında bu savaşa ve bombalara 'petrol savaşları' demek daha yerinde olur.