Jülide Yurteri Şehitoğlu- İzmir'den çıkan güzel, renkli ve neşeli bir sanatçı Çilem Duman. Dijital ortamda satın alınacak ilk single albümü Ocak' ta çıkıyor. Sözü ve müziği kendisine ait, aranjörlüğünü Ali Tolga Demirtaş' ın yaptığı 'Ne Demek Lazım'ın ardından tüm beste ve sözlerinin kendisine ait olduğu albümü çıkacak. Müzik dendiğinde kalbinin kelebeğe dönüştüğünü söyleyen Çilem'in ilk sahne deneyimi 16 yaşında oluyor. Eğitimini ve sahne hayatını bir arada götüren Çilem Duman, şuan hem öğretmenlik yapıyor, hemde beste ve sahne çalışmalarını birlikte yürütüyor. Müziğin her evresinden farklı bir zevk aldığını aktaran Çilem, 7 dilde jazz da söylüyor sazda. Heyecanla single'ını ve albümünü bekliyoruz

-Müzik sizde ne zaman ve nasıl başladı?

Çok küçük yaşta başladı. Beş, altı yaşlarımdayken çok güzel taklit yapardım. Emel Sayın, Sezen Aksu taklitleri yapardım. Hareketli de bir çocuktum ve beni durduracak birşeyler lazımdı. Ailenin bilinçli olması ve yönlendirmesi çok önemli. Piyano ve mandalin dersleri almaya başladım.

-Kurslara mı gidiyordunuz?

Kurslara da gidiyordum, özel dersler de alıyordum. Aileden bağlama çalan var, halk müziğine sevdalı çok insan var. Dedem mesela, ağaçlardan kemençe yapar. Bir saatte bir bakmışsın kemençeyi yapıvermiş ve çalmaya başlamış bile.

-Müzik eğitiminize nasıl başladınız?

İlkokulda da devam etti bu süreç, yeteneklerim hayal gücümü yönlendirmeye başladı. Hayal ettim, her yorumcunun da anlattığı gibi bende birşeyleri mikrofon olarak kullanmaya başladım. Saç fırçalarını kullanıyordum. Eski sobalar vardı, onların boşluklarını piyano olarak hayal edip çalıyordum, ondan sonra annem piyano çalmak istediğimi gördü ve bana bir piyano aldı. Ortaeğitimde de sınava girdim.
Ben Sivaslıyım aslında, bazı sebeplerden ötürü İzmir' e göç ettik. Babam mali müşavir. Orada sanata bakış açısı beni zorlayacaktı. Ailem de İzmir' i bir sanat şehri olarak görüyordu. İzmir sanatın ve sanatçının doğduğu yer benim gözümde. Bende İzmir' de büyüdüm, İzmirli olmak farklı bir duygu. Işılay Saygın Güzel Sanatlar Lisesi'ne devam ettim, yan fülüt çalmaya başladım. 16, 17 yaşlarımda da sahneye çıkmaya başladım ve söylediğim şarkılar beğenilmeye başlandı. O zamanlarda da bir çok dilde şarkılar söylüyordum. Ben sopranoyum ve o dönem Whitney Houston, Celine Dion şarkılarını söylüyordum. Titanik'in şarkısı çok modaydı. Jazz, opera, Napoliten söylüyordum, okulla birlikte sahneleri de yürütmeye başladım.

-İlk programınızı nerede yapmıştınız?

Classis Otel'de yapmıştım, 1999 senesinde Silivri' de 7 yıldızlı bir oteldi. Golf bölümü vardı, birçok ünlü orada tatil yapıyordu. Ailemden Ruşen Özben, Yıldırım Gürses'in aranjörü ve çok iyi bir piyanisttir, bir çok solisti yetiştirmiş bir hocadır. Onu da gördükçe motive oluyordum ve beni de çok destekliyordu. Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Şan Bölümü'nü kazandım. Orada da bir kimlik daha ortaya çıkmaya başladı, eğitimci kimliği. Orada da bir müzisyen yetiştiriliyor ama eğitimci olmak adına bir müzisyen yetiştiriliyor. Orada doçent hocam Gülcihan Özkan ile gerçekten birebir sesle ilgili çalışmalar yapmaya başladık. Her hocama çok minnettarım, Gülcihan Hocam bana şan tekniğini oturtmamda çok yardımcı oldu. Sahnede şarkı söylemekle opera tarzında şarkı söylemenin farkını ortaya koydum. Tarzları beynimde ayırmaya başladım ve birçok tarzda müzik yapabilmeye başladım. Sahnede bir opera söylüyorum, bir türkü söylüyorum sonra jazz okuyorudum, herşeyi repertuvarıma eklemeye başladım ve böylece sahnede kendimi eğitiyordum. İzmir'de çok yerde sahne aldım, İzmir'in çok güzel yerlerinde sahne aldım. İzmir Hilton, Efes Oteli, Mario Plaza, La Cigale'de sahne aldım. Çeşme Altınyunus'ta Çeşme Sheraton'da sahneler alıyordum. Bodrum'a gitmeye başladım, bir baktım Antalya, bir baktım Bakü'ye kadar konserlere gidiyorum, bir yandan okuyorum, okulda resital veriyorum, resitalden çıkıyorum başka bir yere konser vermeye gidiyorum. Arada bir öğrenciye piyano ya da şan dersi veriyorum. Kendi öğrendiklerimi öğretmek de istiyorum ve bu duygu içimde çok yoğun. Çok az insanın yapabildiği birşey diye düşünüyorum sevdiğim iş müzik ve müzikte yol alıyorum. Öğretmekse öğretmek, yorumlamaksa yorumlamak, söylemekse söylemek, bestelemekse bestelemek...

-Besteleriniz de var, bestelerinizi verdiğiniz birileri oldu mu?

Bazı insanlar besteler besteler biriktirir ve sen söyle sen söyle diye dağıtmaya başlar bestelerini. Bir zaman sonra birilerine dinletirken o kişi ben bunu güzel okurum bunu bana versene demeye başlıyor. 2013 Mart ayında Zeliha Suna'nın albümünde bir bestem var, rüyalarda buluşuruz isimli sözü, müziği bana ait olan eseri verdim. Albüm TMC firmasından çıktı. Bu arada ben İzmir'den İstanbul'a gittim. Bir yerden sonra burası seni durduruyor.

-İstanbul'da nasıl karşılandınız?

'Nereden geldin' diyorlar, 'İzmir'den', 'Hımmm o zaman sen olursun, sen o zaman yaparsın' diyorlar. İnsanlar birbirine İzmir'de hep güleryüz gösteriyor, 'Merhaba, nasılsın' diyor. İzmir'de kendimi her zaman farklı bir cumhuriyette hissediyorum ve gittiğin yerde bu İzmirliliği yaşatmaya başlıyorsun. Müzik camiasında İzmir'den gelenlere ayrı bir güven var. Yeteneklerinize inanıyorlar. Biz İzmirliler İstanbul'da ayrıcalıklıyız, çok besteci, çok yorumcu var ve hepsi çok iyi yerlerdeler.

-TRT'de de bir proje yapmıştınız...

TRT'deki projem şöyle... Çocukluğumda hayaller kurduğumu söylemiştim. Çocukluğumda Barış Manço'nun 'Adam Olacak Çocuk' programını çok izlerdim. Orada bir Mine Ablamız vardı. Piyanoyu çalar, çocuklar çıkar şarkı söyler. Ben hep bunu hayal ettim. Yıllar geçti, sevgili Atila Atasoy çok değerli bir büyüğüm, bir gün sevgili Mine Mucur' a seni çok özel bir sesle tanıştıracağım demiş. Ben onların sahnesini izlemeye gititm ve birkaç şarkı da söyledim. Mine Mucur'a onun piyano çalarken şarkı söyleme hayalimden bahsettim ve ona sizinle bir Napolitan okuyalım mı dedim. Mine Mucur piyanoyu çalmaya bende eseri söylemeye bir başladık, ikimizin de  tüyleri diken diken oldu. Aradan bir ay geçti, TRT'nin 50. yılıydı bu sene, Mine Mucur bana dedi ki, 'Benim Altın Anten Beste Yarışmasında eserim ilk 10'a kaldı, senin yorumlamanı istiyorum.' Söz Yazarı Dr. Selma Çuhacı'ya ait, bestesi Mine Muçur'a ait, aranjörü Selim Çaldıran, Orkestra Şefi Metin Özülkü. Düşünebiliyor musun bir şarkı senin eline veriliyor ve senin ilk yorumunla çıkacak, müthiş bir heyecandı ve 21 Haziran'da canlı yayında yorumladım. Bu tarz projeler beni çok heyecanlandırıyor, kalbim müzik dendiğinde kelebeğe dönüşüyor pır pır pır atıyor.