Avusturya Arkeoloji Enstitüsü ve Efes Kazıları Başkanı Doç. Dr. Sabine Ladstaetter yaptığı açıklamada, Efes'in 1994'ten beri bu listeye girmeye çalıştığını anımsattı.

UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde olmanın Efes için önemli bir etiket olduğunu belirten Ladstaaetter, "Dünya Miras Listesi'nde olunca alanın daha kolay bir şekilde korunacağını, çalışmalar ve yapıların korunması için maddi kaynağın daha kolay bulunacağını düşünüyorum. Efes'te yeni projeler, antik kentin sunumu ve korunmasıyla ilgili en iyi uygulamaları yapmak istiyoruz" dedi.

Ladstaaetter, Efes Antik Kenti'nin artık UNESCO’nun koruması altında olduğunu belirterek, "Bu yüzden biz de burada yeni projelerden bahsedebiliriz. Dünyanın dört bir yanından gelecek bir çok uzman, projelerimizi gerçekleştirmemizde bize yardımcı olacak. Tabii ki ziyaretçi sayısında da artış yaşanacaktır. Çünkü Efes'in Dünya Miras Listesi'ne girmesi uluslararası basında genişçe yer aldı ve birçok insan burayı ziyaret etmek istiyor. Avusturya'da pek çok arkadaşım Efes'in Dünya Miras Listesi'nde olmamasına çok şaşırıyordu" diye konuştu.

"Devletler değişti, işbirliği bitmedi"

Ladstaaetter, 2015 yılının Efes kazılarının 120. yılı olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Şahsım ve Avusturya Cumhuriyeti, bize 120 yıldır Efes'te çalışma imkanı sunduğu için Türkiye Cumhuriyeti'ne minnettar. Kazıların ilk başladığı yılları göz önüne aldığımızda bu topraklarda Osmanlı İmparatorluğu, Avusturya'da da Avusturya-Macaristan İmparatorluğu dönemiydi. Tarih değişti, her iki ülkenin yönetim şekli değişti fakat arkeolojideki işbirliğimiz hiç bitmedi. Burası Avusturya için çok önemli çünkü burada öğrencilerimizi yetiştiriyoruz. Ayrıca ben burada son 10 yılda bazı şeyleri değiştirmeye çalıştım. Kazı ekibi olarak Türkiye ve Avrupa'nın diğer ülkeleriyle işbirliği içindeyiz. Bence bu, arkeolojinin küresel bir iş olduğunu göstermenin yolu, Efes de buna en güzel örnek."

Roma döneminde Efes'in 200 bin kişinin yaşadığı büyük bir şehir olduğunu aktaran Ladstaetter, 120 yılda farklı noktalardaki kazılarla beraber şimdiye kadar şehrin yüzde 20'sinin ortaya çıkarıldığını söyledi.

"Yeni rotalar belirlenmeli"

Efes'in her yıl 2 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırladığını vurgulayan Ladstaaetter, şöyle devam etti:

"Daha fazla ziyaretçinin gelmesi ve bu alanı görmesi için çalışıyoruz. Bütün ziyaretçiler, burayı ziyaretinde Kuretler Caddesi'ni kullanıyor. Bence bu sınırlı bir alan. Daha fazla turist çekebilmemiz için şimdiye kadar bilinmeyen diğer güzel anıtları da gösterebileceğimiz alternatif rotalar üretmemiz gerekiyor. Örneğin Serapis Tapınağı bu yapılardan biri. Bizim gelecekteki en büyük amacımız bu heyecan verici yapıyı ayağa kaldırıp, buraya ziyaretçi çekmek.

Ayrıca önümüzdeki süreçte Selçuk'taki Türk dönemi yerleşim kültürünü ortaya çıkarmak istiyoruz. Bu da 6. yüzyıl ile 14. yüzyıl arasındaki yapılar demek. Bugün Efes deyince akla ilk gelen Hellenistik ve Roma Dönemi. Efes'in geç yüzünü de göstermek istiyoruz. Çünkü Türk dönemi de Efes’in önemli bir parçası ve tümüyle bilinmeyen bir gerçek. Türk kültürünü, geleneklerini ziyaretçilere aktarıp gösterebileceğimiz bir çalışma içindeyiz."

Ladstaaetter, gelecekteki en büyük projelerinden birinin Serapis Tapınağı'nın ayağa kaldırılması olduğunu anlatarak, "Şu anda hala üçgen çatının durumunu tartışıyoruz. Bu, önümüzdeki yıl ana hedefimiz. Diğer önemli iş ise duvarların güçlendirilmesi. Çünkü bildiğiniz gibi Celsus Kütüphanesi ve Hadrian Tapınağı gibi bazı anıtlar gerçekten iyi korunmuş fakat daha pekçok kalıntının bunlar gibi korunmaya ihtiyacı var" ifadelerini kullandı.