Etikten siyasete pek çok alanda en çetin sorulara kafa yoran filozoflar, yani "bilgeliğe aşık olanlar" iş aşk hayatına gelince çoğumuz gibi "çuvallamış"... Andrew Shaffer'in yazdığı, NTV Yayınları'ndan çıkan "Aşkta Kaybeden Büyük Filozoflar" adlı kitapta, fikirlerine saygı duyulan, ancak romantik tercihlerinden kesinlikle uzak durmak gereken filozoflar yer alıyor. Shaffer, kitabın önsözünde şöyle diyor:
"Evlilik yıldönümünüzü unutmuş olabilirsiniz ama en azından karınızı boğmamış (Louis Althusser), metresinizi evlat edinmemiş (Jean Paul Sartre) veya ilişki yaşadınız diye başka bir ülkeye sürülmemişsinizdir (Seneca)...
Filozoflar aşık olsalar da olmasalar da aşka her daim eleştirel yaklaşmış, kibirli bir tutum almış ve tepeden bakmışlardır. Filozofların aşk kuramları nüfuz edilmesi olanaksız, tutumları çelişkili, cevabını aradıkları sorularsa her daim rahatsız edici olmuştur. Bu tür çelişkili davranışları onları iyi bir eş adayı olmaktan çıkarmıştır. Pek çok filozofun aşk oyununu reddetmiş olması hiç şaşırtıcı değildir. Eşi dünyanın dört bir yanında metresleri olduğunu fark etmeden önce trajik bir trafik kazasında hayatını kaybeden Albert Camus bunun iyi bir örneğidir. Henry Ward Beecher'ın eşi 10 çocuk birden büyütmekle meşgul olduğu için kendisinden boşanmayı düşünecek vakti bile bulamamıştır.
Bu kitap aşkta kaybeden binlerce dahiden birkaçını anlatıyor. Tarihin her evresinde büyük beyinlerle kırık kalpler elele gitti. Üstelik deha büyüdükçe acı ve başarısızlık da büyüdü. 'Aynı anda hem aşık hem de bilge olamazsın' diyen Bob Dylan, belki de bu gerçekliği kabul eden akil adamların en önde gelenidir..." Keyifli kitapta yer alan filozoflardan birkaçı şöyle...

Diogenes Kadın ve erkekler partner değiştirmeliydi

Diogenes yaşamı boyunca Yunan dünyasındaki tüm gelenek ve göreneklere karşı savaştı. Ona göre aşk, "Yapacak hiçbir şeyi olmayan erkeklerin işiydi". Diogenes, "İnsanlar tanrıların verdiği her türlü hediyeyi karmaşık hale getirir" diyerek evliliğin doğanın hediyesi olan cinselliği gereksiz yere karmaşıklaştırdığını iddia etmiştir. Kadınların erkeklerce "ortaklaşa sahip olunduğu" alternatif bir düzen önermiştir. Onun dünyasındaki kadınlar ve erkekler, tek eşli evliliklerle birbirine hapsolmak yerine serbest olacaklar ve istedikleri zaman seks partnerlerini değiştirebileceklerdi.

Immanuel Kant

Amacı üremek olmayan bütün cinsel birleşmeler ona göre ahlaksızlıktı

Alman filozof Immanuel Kant, çağdaşı Johann Friedrich Reichardt'a göre "Hem beden hem de zilin açısından tozdan bile daha kuru bir adamdı." Kant her gününü belirli bir takvime göre yaşadı, o kadar ki komşuları saatlerini, onun akşam yürüyüşlerine göre ayarlardı. Kant evlilik öncesi cinsel ilişkinin ahlaksızlık olduğunu düşünüyordu. Aslında amacı üremek olmayan bütün cinsel edimler ahlaksızdı. Üstelik cinsel arzu yanlış bir şeydi, çünkü insanı "bir nesneye" dönüştürüyordu. Kişi elde edilir edilmez arzu doyuma eriyor ve elde edilen bir kenara fırlatılıp atılıyordu. Cinsel arzu, ancak evlilikte hoş görülebilir, çünkü taraflar birbirlerini eşit derecede arzu nesnesine dönüştürürler. Kant evlilik öncesi seksi, cinsel kölelik olarak görüyordu. Kant evliliği tarafların "diğerinin cinselliğinin yaşam boyu mülkiyetine hak" kazandığı bir cinsel birleşme sözleşmesi olarak görüyordu. Uzun hayatı süresince Kant'a iki kadın ilgi duydu. Ancak Kant ikisiyle de ilgilenmedi. İleriki yıllarda yoksulluğunu evlenmeye kalkışmamasının ana nedeni olarak göstermiş ve şöyle demiştir: "Bir eşe ihtiyaç duyduğum anlarda hiçbir zaman ona bakacak kadar param olmadı." İşin aslı Kant günlük takvimini aksatacak hiçbir şeye karşı hoşgörülü değildi.

Aristoteles

Kadınların eksik yaratıklar olduğunu düşünüyordu

Kadın düşmanı görüşlerinden dolayı uzun yıllar epey eleştirildi. Yunan filozof, kadınların doğaları gereği eksik yaratıklar olduğuna inanıyordu. Aristoteles'e göre kadınlar doğanın bir garabeti, evcilleştirilmiş bir hayvandan biraz daha iyi durumda olan yaratıklardı. Aristoteles 37 yaşındayken hocası Hermias'ın evlatlık kızı 17 yaşındaki Pythias ile evlendi. Aristoteles'in romantik bir şekilde ifade ettiği gibi aralarındaki yaş farkı ideal evlilik için son derece uygundu. Tarihsel kayıtlar mutlu bir evlilik yaşadıklarını söylüyor. Pythias hayatını kaybetti, tek kızlarını büyütme görevi Aristoteles'e kaldı. Aristoteles daha sonra pey uygunsuz bir ada sahip olan Herpyllis ile evlendi. İlişkilerine dair pek detay bilinmiyor. Aristoteles öldüğünde ilk karısının yanına gömülmek istemişti. Hayatının sonuna kadar kadınlara çiftlik hayvanı gibi davrandı. Herpyllis'i evinin işlerini yöneten kahyaya bıraktı. Vasiyetine de açıkça şöyle yazdı: "Tekrar evlenmek isterse, değersiz birine verilsin."

Albert Camus

Sayısız sevgilileri için onlarca kitap yazmak gerekir

Cezayir asıllı Fransız filozof Albert Camus, Simone Hie ile 1934 yılında evlendi. Hie, morfin bağımlısıydı. Evlilikleri Camus'nün, morfin elde etmek için Hie'nin bir doktorla yattığını öğrenmesiyle bitti. Boşandıktan üç ay sonra matematikçi Francine Faure ile evlendi. Faure'ün kız kardeşi Camus'nün kulaklarının maymun kulakları gibi dışarı sarkık olduğunu düşünüyordu.
Hem Faure hem de Camus oldukça serbest takıldılar. Yayınlanmamış mektuplar Faure'ün aktris Maria Casares ile gizli bir ilişki yaşadığını, Camus'nün ise karısının arkasından sayısız kadınla birlikte olduğunu ortaya koyuyor. Camus'nün biyografisini yazan Olivier Todd, filozofun evlilik dışı ilişkileriyle ilgili şöyle diyor: "Albert Camus'nün aşk hayatıyla ilgili kitap yazmadım çünkü öyle bir kitap yazmak için bir telefon rehberi bile yetmezdi." Camus 1960 yılında 46 yaşında bir trafik kazasında hayatını kaybedene kadar ikinci eşiyle evli kaldı.