Türkiye'nin farklı bölgelerinde önemli yatırımları bulunan İzmir merkezli Özgörkey Holding'in en tepesindeki isimler olan Murat Özgörkey ve kardeşi Selim Özgörkey'in, ilkokul yıllarından itibaren yaşadıkları otomobil tutkuları, üniversite eğitimi için ABD'ye gitmeleriyle bambaşka bir boyut kazandı. Türkiye'de kısıtlı sayıdaki dergilerden gördükleri otomobilleri, ABD'de rahatlıkla bulan kardeşler, otomotivle ilgili önemli bilgiler de edindi. Eğitimlerinin ardından döndükleri İzmir'de, ilk olarak Selim Özgörkey, hayalini kurduğu cipi, yeniden yaratmak için kolları sıvadı.

İKİ KARDEŞ EL ELE VERDİ



Ağabey Murat Özgörkey, ilk başlarda, “eskiyle uğraşmaya ne gerek var" diye yaklaştığı Selim Özgörkey'e, daha sonra destek verdi. İki kardeşin 2002 yılında başladıkları klasik otomobil serüvenleri, onları 13 yıl sonra çok önemli bir noktaya getirdi. Özgörkey kardeşler, dünyanın dört bir yanından topladıkları klasik otomobilleri, kendi fabrikalarında kurdukları atölyede, özel ekiple yeniden yarattı. Adeta otomotiv tarihinden örnekleri tek tek bulan kardeşler, hiç ummadıkları şekilde geliştirdikleri koleksiyonlarını, sergileme kararı alınca da, ulusal ve uluslararası boyutta klasik otomobil tutkunlarının ağırlanacağı KEY Museum'u kurdu. Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç'un da aralarında bulunduğu önemli konukların katılımıyla açılan müzede, 1886 yılında üretilen ilk otomobilden 1885 model ilk motosiklete kadar toplam 170 parça sergilenmeye başladı. Yaklaşık 7 bin metrekare alan üzerine kurulan müzede, 1880'li yıllardan başlayıp, 2011 yılına dek uzanan koleksiyonda BMW, MINI, Mercedes Benz, Cadillac, Ford ve Porsche markaların ilk otomobilleri yer aldı. Müzede ayrıca İkinci Dünya Savaşı öncesinde otomobilleri süsleyen yaklaşık iki bin de kaput amblemlerini de yine görmek mümkün. Müzede ayrıca, 2 bin 550 model otomobil, 1950'li yıllara ait benzin istasyonu, 1990'lı yıllardan 1960'lara kadar olan süreçteki benzin pompaları ve otomobil temalı eşarplar da yine sergilenmeye başlandı.

ABİM KOLLEKSİYONER RUHUNA SAHİP

Müzenin yaratıcılarından Selim Özgörkey, yıllarca otomobilleri dergilerden takip ettiklerini anlattı. Eski bir otomobili toplamak isteyince de serüvenin başladığını söyleyen Selim Özgörkey, “Eski bir aracı toplamak istedim. Ama ağabeyim, 'eskiyle uğraşmaya ne gerek var' tepkisini verdi. Ama ben istediğimi yaptım. Ardından ikinci biri aracı toplamak istediğimde ise bu kez ağabeyim bana destek verdi. Bu tutkunun, müzenin temelleri işte o zamana atıldı. Abim kolleksiyoner ruhu olan birisi. Klasik otomobilleri toplamaya başladıktan sonra, hızlı bir şekilde bu hale getirdik. Bunu da daha sonra, insanlarla açmak istedik. İzmir'de olmayan bir şeydi ve yapılması da söz konusu değildi. İlk olarak nerede yapalım diye düşündük. Ardından da, kent merkezinde böylesine büyük bir sergi alanı bulamayınca, burada yapılmasına karar verdik ve fabrikamızın içinde yaptık" dedi.

Müzelerinde 130 otomobilin yanı sıra 40 da motosiklet sergilediklerini söyleyen Selim Özgörkey, klasik otomobilleri nasıl topladıklarını, ne gibi işlemlerden geçirdiklerini ise, “Klasik otomobil bulup almanın değişik tarzları var. Biz, otomobili ya çok kötü durumda almaya çalışıyoruz ya da iyi durumda almaya çalışıyoruz. Restore ettiğimiz zaman baştan aşağıya fabrika gibi vidasından, somununa kadar söküp baştan aşağı yenileyip yapıyoruz. Uzunca bir süre 6 ay ile 1 sene arasında süren otomobiller var. Bunları bulmamız kolay olmuyor. Klasik otomobiller artık kolleksiyonerlerin elinde. Ya yüksek rakamlarda el değiştiriyor yada toplayan kişinin kolleksiyondan vazgeçip satılması için verdiği müzayededen alıyoruz. Zaman zaman müzayededen ya da piyasadan alıyoruz. Bizim istediklerimiz Türkiye'de kalmadı. ABD ya da Avrupa'dan otomobilleri bulup getirmeye çalışıyoruz" dedi.



"PARA KAZANMA AMACIMIZ YOK"

Müzeyi, nisan ayında, insanların sıcak havalardan dolayı genellikle dışarıda olmayı tercih ettikleri bir zamanda açtıklarını, buna rağmen ilginin büyük olduğunu söyleyen Murat Özgörkey de, “Eylül'den sonra okul dönemi açıldıktan sonra müzeyi gezmeye daha çok ilginin olacağını düşünüyoruz. Burada, otomotiv tarihinin başından, bu güne kadar birçok dönemini kapsıyor buradaki araçlar. Ziyaretçiler, otomotiv tarihiyle ilgili ciddi birikime sahip oluyorlar. Türkiye'de görmedikleri markasını dahi bilmedikleri bu otomobilleri burada görme imkanları var" dedi. Ciddi bir koleksiyon oluşturduktan sonra bunları kapalı kapılar arkasında tutmak istemediklerini de anlatan Murat Özgörkey, “Büyük çabalar sonrasında ciddi bir kolleksiyon yarattık. Bu koleksiyonu, kapalı kapılar ardından tutmanın faydası olmayacağını düşündük. Bunu Türk milletiyle paylaşmak istedik. Ancak elbette arabaları güzel bir şekilde sergilemek lazımdı. Bunun için de müze hazırladık. Müzenin, çok fazla bize bir ekonomik getirisi yok. Bunu zaten ekonomik getiri için değil, Türk insanıyla Türk kültürüyle paylaşmak istedik. Özel müzecilik zaten para getirsin diye yapılan bir şeyle değil. Koleksiyondaki her şey, dünyada Türkiye'de olmadığından çok değerleniyor. Klasik otomobil dünyada çok rağbet görüyor. Ciddi bir yatırım aracı. Türkiye'de bu bilinmiyor. Yeni koleksiyonlarımız var daha, onlarda açılacak. Müzeye koymadığımız otomobillerimiz var. Otomobiller hep yenileniyor. Her geçen gün insanlarımız, her geldiklerinde yeni kolleksiyonlar ya da otomobilleri görecekler" dedi.