30 ayda tamamlanan ve proje yürütücüsünün yanı sıra 1 araştırmacı ve burslu öğrenci ile 4 lisans öğrencisinin görev yaptığı çalışma, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi'nce kitap haline getirildi. Doç.Dr. Naci Önal, yapılan çalışmada derlemelerin Muğla Merkez dahil olmak üzere toplam 11 ilçede, 12 beldede, 398 köyden 138'inde ve 5 yaylada gerçekleştirildiğini belirtti. Muğla ve yöresine bağlı köylerin yaklaşık üçte birinin derleme amaçlı olarak tarandığını kaydeden Doç.Dr. Önal, "Özellikle köylerde ocak başında 1950'li 1960'lı yıllara kadar sözlü kültür ortamı canlı bir şekilde sürdürüldü. Ocak başlarında günün olayları yorumlanır, önceki kuşaklardan öğrenilmiş pek çok halk anlatısı paylaşılır, çeşitli oyunlar oynanarak hoşça vakit geçirilirdi. Okuma-yazma oranı artıp teknolojik gelişmeler hızlandıkça, ocak başlarının yerini televizyon başına toplanmalar almıştır. Şehir yaşamından, kırsala doğru yayılan teknolojik araçlar, halk anlatıları ihtiyacını bir gereksinim olmaktan çıkarmıştır" dedi.

Masalların tamamen kaybolmadan derlenmesi için görüntü ve ses kaydının yapıldığını belirten doç.Dr. Önal, "Derlemeler tamamladıktan sonra, masal anaları ve masal ataları tespit edilerek, her birinin masal anlatma yetenekleri ile özel insanlar oldukları görülmüştür. Ayrıca bu çalışmada, masal anlatıcılarının ve masal dinleyicilerinin öne çıkarıldığı, masal ortamının irdelendiği, masalın icra ediliş biçiminin üzerinde durulduğu 'performans yöntemi' uygulanmıştır" dedi.

Çalışmanın sonunda Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi'nce basılan kitaba da değinen Doç.Dr. Önal, birinci bölümün masal anlatıcılarına ayrıldığını söyledi. Doç.Dr. Önal, "Muğla'da yaşayan genel ve özel masal anlatıcıları olmak üzere toplam 17 kişiye ayrı ayrı anketler uygulandı. Bu anketlerde masal anlatan kişilerin kimlik bilgileri ve masal ortamları hakkında sorular yöneltildi ve cevaplar istatistiki olarak verildi" dedi. İkinci bölümde ise masal dinleyicileri üzerinde durulduğunu dile getiren doç.Dr. Naci Önal, "Genel anketler yanında, özel olarak masal anaları, ataları ve onların çocukları üzerinden ortam tespitleri yapıldı. Üçüncü bölümde, 17 masal anası ve masal atasının anlattığı tüm masallar incelendi. Olağanüstü, gerçekçi, hayvan ve fıkra-masal olarak bölümlenmiştir. 'Tın Tın Kabacık' adlı masal çocukların başlarından geçen olayları konu edindiği için, daha çok hanımlar tarafından, kahramanlık konulu 'Zümrüdü Anka' masalı ise erkekler tarafından anlatılmıştır. Dördüncü bölüm masal metinlerinden oluşmaktadır ve toplam 71 masal metni anlatıldığı şekliyle yazıya geçirilmiştir. Sonuç, kaynak kişiler, kaynakça, fotoğraflar ve bir harita ile çalışma tamamlandı. Eserin sonunda yer alan hareketli görüntülerde, 17 masal anası ve masal atasının anlattığı ikişer masal yer almaktadır" dedi.

Türk masallarının dünya masalları arasında hak ettiği yeri alması gerektiğini vurgulayan Doç.Dr. Önal, "Masallarımızın çizgi filmlerle, senaryolarla, bilimkurgu yapımlarla günün teknolojik araçları ile yeniden kullanıma veya tüketime sunulması ihtiyacı vardır. Gerek ekranlarda, gerek okul kitaplarında en çok işlenen ve Türk insanı tarafından bilinen masallar, yabancı kökenli masallardır. Türk masalları 1/5 oranında okutulmaktadır, bilinmektedir veya akla gelmektedir. Türkiye'de önce ders kitaplarımızda, ardından çocuk masal kitaplarında, ekranlarda ve tüm iletişim araçlarında Türk masallarını yukarıdaki oranı ters yüz edecek şekilde yeniden hazırlama ve hizmete sunma görevi ilgililerini beklemektedir" dedi.