15 Temmuz darbe girişimi sonrası meydanlardaki 'demokrasi!' nöbeti sürüyor. Önceki gün de binlerce vatandaş CHP'nin çağrısıyla Taksim'de bir araya geldi. Birçok siyasi parti ve oluşumun katıldığı 'Cumhuriyet ve Demokrasi Mitingi'nde 'Ne darbe ne dikta!' mesajı verildi. Türk bayrağı ve Atatürk posterleri taşıyan vatandaşlar, 'Darbeye karşı omuz omuza', 'Yağma yok, Cumhuriyet var', 'Mustafa Kemal'in askerleriyiz', 'Türkiye laiktir laik kalacak', 'Darbeye geçit yok' şeklinde sloganlar attı.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, mitingde 10 maddelik bir Taksim Manifestosu da açıkladı. Bütün siyasal partilerin darbe girişimine karşı çıktığını belirten Kılıçdaroğlu, 'Hep birlikte ve her zaman ne darbe ne dikta yaşasın tam demokrasi demeliyiz. Direnme hakkı demokrasiyi korumanın meşru bir yolu olarak ortaya çıkmıştır. Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkesinin Türkiye için ne kadar yaşamsal olduğu bir kez daha kanıtlandı' dedi.
Kılıçdaroğlu güçler ayrılığı vurgusu da yaptı.

Kılıçdaroğlu'nun dikkat çektiği bir diğer konu ise Balyoz, Ergenekon ve Casusluk gibi davalarda mağdur edilen insanların itibar ve haklarının iadesi konusu idi. Hatırlarsınız Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk gibi davalar sonucu yüzlerce asker yıllarca hapis yatmış yapılan haksızlığı gururuna yediremeyen bazı askerler bu süreçte intihar etmiş birçoğu da rahatsızlanarak hayatını kaybetmişti.
Bu süreçte Ergenekon Davası kapsamında tutuklanarak 2 yıl hapis yatan dönemin Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ, 2006-2007 eğitim öğretim yılı Kara Harp Okulu açılışında bu günlere nasıl geldiğimizi de açıkça ortaya koyan bir konuşma yapmış, özetle şunları söylemişti:
1950'li yıllardan itibaren bazı marjinal grupların dinsel eğilimleri kullanarak sermaye biriktirip yatırımlara yöneldiğini, vakıflar kurarak eğitim ve öğretim alanında ve nihayette siyasal alanda etkin olmaya çalıştıklarını sıkça görmekteyiz. Diğer taraftan küreselleşmenin sosyal devlet olgusunun, devletlerin geniş kitleleri koruyan sosyal devlet vasfının giderek zayıflamasına neden olduğu da bir gerçektir. Bunun sonucunda toplumların cemaatleşmeye itildiği de bir diğer gerçektir. Giderek güçlenen bu cemaatler ekenomiyi yönlendirmeye, sosyopolitik yaşamı biçimlendirmeye, dine bağlı bir yaşam tarzı ortaya koyarak sosyal kimliklerini ortaya koymaya çalışmaktadırlar. Bu cemaatler ile tarikatlar devrime karşı hareketlerin odağı haline dönüşmektedirler...
...Türkiye üzerinde iç ve dış kaynaklı radikal değişim projelerinin olduğunu görmekteyiz. Bu kesimler, projeleri önünde en önemli engel olarak TSK'yı görüyorlar. Bunlar TSK'nın siyasete müdehale ettiğini söyleyerek TSK'nın özellikle milli güvenlik açısından, anayasal düzenin üç temel niteliği olan ulus devlet, üniter devlet ve laik devlete yapılan saldırılara kayıtsız kalmasını istiyorlar...'
 
Eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ bu konuşmasından kısa bir süre sonra Ergenekon Davası'nda yargılanarak cezaevine gönderildi. Balyoz, Askeri Casusluk gibi davalar nedeniyle daha birçok genaral ve subay yıllarca hapis yattı. Yüzlerce insanın hayatı altüst oldu. Sonuç; hepsi beraat etti. Yıllarca haksız yere hapislik yanlarına kâr kaldı. Ve geçtiğimiz hafta darbe girişimi sonrası yıllardır emek verdikleri TSK'dan bir mesaj aldılar: Acil göreve...

'Acil' koduyla göreve çağırılan Balyoz, Askeri Casusluk, Ergenekon gibi davalar sonucu 3-4 yıl cezaevinde yatan kurmay subaylar, 15 Temmuz gecesi yaşanan askeri darbe girişimi sonrasında çok sayıda general, amiral ve subayın tutuklanması ile boş kalan önemli görevlere tekrar getirildi. İşte o subaylardan bazıları... 

Kurmay Albay Bülent Olcay, Balyoz davası öncesine kadar geleceği en parlak subaylardan biri olarak gösteriliyordu. Balyoz kapsamında tutuklanarak Maltepe Cezaevi'ne konulan Olcay, 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Olcay, 4 yıl cezaevinde kaldıktan sonra Anayasa Mahkemesi'nin (AYM)  "hak ihlali" kararının ardından 18 Haziran 2014'te tahliye oldu. Yeniden yapılan yargılamada beraat eden Olcay, Sahil Güvenlik Komutanlığı'nda atıl bir görevdeydi.
Tümamiral Hakan Üstem'in askeri darbe girişimi nedeniyle görevden alınmasının ardından Sahil Güvenlik Komutanı oldu. Olcay, daha önce savaş filosu olan Muhrip Filotilla Komutanlığı da yapmıştı.

Deniz Kurmay Albay Önder Çelebi, Balyoz davası kapsamında 3 yıl cezaevinde yattı, 16 yıl hapis cezasına çarptırıldı. AYM'nin "hak ihlali" kararının ardından tahliye olan ve yeniden yargılama sonucu beraat eden Çelebi, Foça'da bulunan Amfibi Görev Grup Komutanlığı'na atandı. Darbeciler tarafından rehin alınan Tuğamiral Aydın Şirin'in yerine atanan Kurmay Albay Çelebi, denizden karaya çıkartma yapabilen eğitimli komandolardan sorumlu olacak.

Deniz Kurmay Albay Aykar Tekin, Balyoz'da 16 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 3.5 yıl hapis yatan, tahliye olduktan sonra beraat eden Tekin, Haziran 2014'te Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda göreve döndü. Atıl bir görevde bulunan Tekin, Aksaz'daki deniz üssünde Güney Görev Grup Komutanı olarak görevlendirildi. Tekin, Akdeniz ve Ege'de devriye gezen, tatbikatlara ve uluslararası görevlere katılacak firkateyn, hücumbot, korvet ve denizaltılardan sorumlu olacak. 

Kurmay Albay Cem Okyay, donanma'nın en büyük savaş gemilerinden olan TCG Gaziantep'in komutanlığını yaptıktan sonra Harekat Plan Şube Müdürü iken Balyoz soruşturması kapsamında tutuklandı. Maltepe Askeri Cezaevi'nde 3 yıl yattı. 16 yıl ceza alan Okyay, AYM'nin "hak ihlali" kararının ardından tahliye oldu. Yeniden yargılamada beraat etti ve Harp Akademileri'nde göreve başladı. Okyay, darbe girişiminin ardından Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın en önemli savaşa hazırlık birimi olan Harekât Başkanlığı Plan ve Teşkilat Daire Başkanlığı'nın başına getirildi. Okyay, deniz harekatlarının planlanması ve gemilerin seçilmesinde önemli söz sahibi olacak.

Deniz Kurmay Albay Yankı Bağcıoğlu, İstanbul Askeri Casusluk davası kapsamında 3 yıl hapis yattıktan sonra tahliye oldu ve beraat etti. Stratejist ve planlama uzmanı olan Bağcıoğlu, darbe girişiminin ardından Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda Harekat Başkanlığı'na atandı. Harekat ve savaşa hazırlık, gemilerin seçimi ve koordinesi, personelin yönlendirilmesi gibi önemli bir görevi üstlenen Bağcıoğlu görevine başladı.

Açıkça görülüyor ki 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştirenler ilk darbeyi orduya yapmışlar. Kumpas davalarla ordudaki Atatürkçü komutanlar tasfiye edilirken yerlerine darbeciler yerleştirilmiş. Tüm bu yaşananlardan sonra yapmamız gereken şey, geçmişten ders alıp demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti çizgisinden ayrılmadan Atatürk'ün çizdiği yolda yürümek. Çünkü bizi bir arada tutacak, karanlığa değil aydınlık günlere çıkaracak tek çıkar yol o.